Nettie Honeyball | “İngiliz Oyunu”nda ilk kadin

Geçtiğimiz ay Netflix’te yayınlanan The English Game dizisinde ilk kez “profesyonel” olan erkek futbolcular Fergus Sutter ve Jimmy Love’un hikayesi anlatılmıştı. Peki bu “İngiliz Oyunu”nda kadınları temsil eden ilk oyuncu kim? Kadın futbolunu ortaya çıkaran tarihsel arka planda neler var? Kadınların futbol oynaması toplumda ve basında nasıl yankı buldu? Nettie Honeyball ve kadınlar tarafından ilk kez oynanan futbolun hikayesi.

 

Nettie Honeyball

Nettie Honeyball olarak bilinen bu isim FIFA’ya göre ilk kadın futbolcu. 19. yüzyılın sonlarına doğru popülerleşen futbolu kadınların da oynayabileceğini düşünen Honeyball, bu düşüncesini belirtmek için toplumsal düşünceyi en iyi yayan basın organı gazetelere bir ilan verir. Bildirisinde bir “kadın futbol kulübü” kurmak istediğinden bahseder.

 

İlk maçın afişi

Sanayi Devrimi sürecinde ilk kez ortaya çıkan feminist düşünceyi savunan yazarlardan biri olan Lady Florence Dixie ile görüşerek düşüncesini destekletmek ister. Lady Florence Dixie, Queensburry Marquis’in en küçük kızıdır. Britanya’da güçlü ve soylu bir aileye sahip olan Dixie, kurulacak futbol kulübüne “kızların bu oyuna kalpleri ve ruhlarıyla” destek olmak için başkan olur.

 

Lady Florence Dixie

Elbette ki Dixie bu oyunun sadece erkekler için olmadığını da düşünür ve Honeyball’ı destekler. Aslında Honeyball, Dixie gibi soylu bir aileyi arkasına alarak kulübün türlü zorluklarla karşılaşmasını da engellemek ister. Bu ikili 1895 yılında “British Ladies Football Club” isimli, Honeyball’ın takım kaptanı, Dixie’nin başkan olduğu bir kulüp kurarlar.

Nettie Honeyball 1895 Şubat ayında Daily Sketch’e verdiği röportajda kulübü neden kurduğundan şöyle bahseder: “Kulübü geçen yılın sonlarında kadınların, erkeklerin hayal ettikleri gibi “süslü ve yararsız” canlılar olmadıklarını kanıtlamak amacıyla kurdum. İtiraf etmeliyim ki cinsiyetlerin bölündüğü tüm konularda mahkumiyetlerin özgürleştirilmesinin yanında kadınların ülke yönetiminde, Parlamento içinde olmasını dört gözle bekliyorum.” Ancak Nettie Honeyball’ın parlamentoda temsil edilmek için 1918 yılına kadar beklemesi gerekiyordu. Bir bildiri yayınlayarak dönemin şartlarında ikinci sınıf birer varlık ve toplumsal rolü anne olmaktan başka bir şey olmadığı düşünülen kadınlar için “kadın futbol kulübü” kuran Nettie Honeyball ve Florence Dixie’nin toplumun farkındalığını artırarak Birleşik Krallık’ta seçme ve seçilme hakkına giden yolda ön ayak oldukları görülmektedir.

Kulübe alt-orta sınıf ailelerden futbol oynamak isteyen yaklaşık 30 kadar kadın katılır. Sırada saha içinde takım olarak ne giyileceğine karar verilmesi vardır. Ortadoks üniformalar ve renkler formaların temelini oluşturuyordu. Ancak kadınların işlemesine ve zevkine bırakıldığı da görülmüştür. Siyah bluzların üzerinde beyaz ince işlemelerle bu formalar süslenmiştir. Formaların alt kısımları genel olarak geniş bir şekilde yapılmıştır. Renk tonu aynı kalmak şartıyla kadınlara kendi formalarını kendilerinin işlemesine izin veriliyordu. Manchester Guardian o dönemki formaları şöyle bildiriyor: “Kostümleri büyük ilgi gördü. Bir veya iki adet kısa etek, futbolcuların golf pantolonu tarzı kıyafetine eklendi. Kimse bu kadar kadın futbolunun ilgi çekeceğini düşünmüyordu.” Zaten fabrikalarda çalışan kadınlardan oluşan futbolcular kendi formalarını böylece kendileri üretiyordu.

 

British Ladies Footbal Club

Londra’nın kuzeyinde yer alan bu kulüp ilk maçına 23 Mart 1895’te çıkar. Londra’nın güneyinden bir takımla bir tür derbiye çıkarlar. Daily Sketch maçı şöyle analiz ediyor: “İlk dakikalarda ortada futbol anlamında bir şey yoktu. Sadece sahada amaçsızca koşan kadınlar bulunuyordu. Bir futbolcu için 4 temel özellik vardır: Hız, yetenek, karar alma, cesaret. O gün iki takımda da bu özellikleri gösteren futbolcu yoktu. Ancak “British Ladies” rakibinden bu konularda biraz daha iyiydi. Böylece karşılaşmayı 7-1 gibi farklı bir skorla kazandılar. Sahada futbol olmadığını iddia eden bu gazeteye Sportsman gazetesinde kadınlara destek veren şu ifadeler yer almıştır: ” Doğru. Genç erkekler daha fazla koşup daha fazla sert müdahalede bulunacaklardır. Ancak kadınların oyunun bilgisinde erkeklerden geri kalır bir yanı yok. Birtakım yaşlı erkek insanların kadın futbolunu aşağılayan makaleleri yayınlaması daha fazla genç kadının futbolunun içine girmesini sağlayacağını umuyorum.” Bir erkek kuruluşu olan British Medical Journal ise bu maçı kınayan bir yazı yayınlar. Yazıda şu ifadelere yer verilir: Hiçbir şekilde kadınların ortak alanlarda olmasını onaylayamıyoruz. Bu olay, toplumumuzda şiddet yaratabilir.” Görüldüğü üzere bugün yaşlısı genci, kadını erkeği ile eğlenerek izlediğimiz futbol; 19. yüzyıl sonlarında kadınlar oynamasın diye şiddet olarak tanımlanabiliyordu. Nettie Honeyball ve Florence Dixie’nin ne kadar büyük bir iş yaptığını da böylece daha iyi anlayabiliriz.

Ardından Kuzey ve Güney takımları arasında Brighton’da ikinci bir maç oynandı. Maçın gelirleri yerel tıbbi kuruluşlarına bağışlandı. Kulüp başkanı Florence Dixie aslında tıp eğitimli bir kişi olması, maç gelirlerinin tıbbi bir kuruluşa bağışlanmasında önemli bir faktör olmuştur. Bu maçı da ilk maç gibi British Ladies 8-3 kazandı.

Diğer iki karşılaşmanın çok fazla ilgi görmesi bilet fiyatlarını £100’a kadar çıkardı. Pahalı da olsa biletler; karşılaşmayı, çoğunluğu kadın 5000 kişinin üzerinde kişi izledi. Karşılaşma 3-3 sonuçlandı. Diğer 2 maçta olduğu gibi kuzey takımının sol kanat oyuncusu Daisy Allen maçın yıldızıydı. Öyle ki bu kadın The Bury Times’a göre sadece 11 yaşındaydı.

Dördüncü karşılaşma ilk kez Güney takımının 5-2′ lik üstünlüğüyle bitmişti. Aston Gate, Bristol’de oynanan bu karşılaşmada yine öne çıkan isim 11 yaşındaki Daisy Allen’dı. Ancak bu sefer oyunuyla değil kendinden yaşça büyük kadınlara liderlik yapmasıyla. Onları, yenilmemek için cesaretlendiriyordu. Futbolun yeni nesil kadınlara neler kattığını ve ilerde hakları için savaşarak ülke yönetiminde temsil edilmelerinin önünü açmalarını sağlayan bir yapı oluşturduğunu bu örnekte rahatlıkla görüyoruz. Futbol, hakları için savaşan kadınlar yaratmıştı. Elbette ki toplumdaki yerini kaybetmek istemeyen erkekler tarafından kadınların ortak alanlarda futbol oynaması istenmeyecekti.

Beşinci ve raporlanan son karşılaşmaya ilgi yoğundu. Giderek popülerleşen bu kadın futbolu maçını 11 binin üzerinde seyirci izledi. Artan ilgiyle beraber ünlü stadyum St. James’s Park’ta oynanmıştı karşılaşma. Maçı “British Ladies Football Club” 4-3 kazandı.

Karşılaşmalardan sonra Lady Florence, Britanya içerisinde kadın futbolunun popülerleşmesini sağlamak ve ülkedeki kadınlara farkındalık yaratmak için “British Ladies” kulübünü İskoçya ve İrlanda sınırlarında gezdirdiği ek olarak söyleniyor.

20. yüzyılın başlarında Britanya dünyanın her tarafında savaştaydı. Erkeklerin savaşlarda olmasından dolayı üretim azalmıştı. Üretimin azalmasının istenmemesinden dolayı yasal düzenlemelerle kadınların fabrikada çalışmasına izin verildi. Böylece fabrikalarda çalışan kadın oranı 19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarında artış gösterdi. Genellikle çalışıp evlerini geçindirmek zorunda olan kulüpteki kadınlar da mecburen futbol oynamayı bırakırlar ve böylece kulüp dağılır.

Kulübün dağılmasının ardından birçok ufak çapta futbol organizasyonları olmuştur. Ancak sonrasında 1921 yılında İngiltere Futbol Birliği, kadınların futbol oynamaya müsait bir yapıları olmadığını ileri sürerek 50 yıl boyunca yasaklamıştır. Bugünlerde kadın futbolunda maaş ödemelerinin erkeklere oranla çok çok az olması tartışılıyor. Sonuç olarak futbolun oynanmaya başlamasından bugüne Nettie Honeyball olsun, Megan Rapinoe olsun türlü zorluklarla karşılaşmıştır. Tüm futbolu seven kişilere düşen ise kadın, erkek ayrımı yapmadan futbol topunu en uygun şartlarda çevirtmek için çabalamaktır.

Nettie Honeyball ve Florence Dixie’nin, kadınların ikinci sınıf insan oldukları düşünülen dönemde futbol kulübü kurarak attığı bu cesur girişim tarih sayfalarında kendisine yer bulmuştur.

Yazar: Nazım Emre Gömleksiz

Kaynaklar: spartacus-educational.com, bbc.co.uk, Secret History Of Womens Football, gzt.com