Nostalji Analiz | Fenerbahçe 1-0 Benfica

Koronavirüs salgını nedeniyle futbol tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de durma noktasına gelirken, futbolsuz geçen bugünlerde geçtiğimiz yıllarda oynanan ve Türk futbol tarihi adına büyük önem taşıyan bazı maçların analizini yapmak istedik. Fenerbahçe’nin UEFA Avrupa Ligi yarı finalinde Benfica’yı konuk ettiği ve sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrıldığı 90 dakikayı analiz edeceğiz.

İlk 11’ler

Fenerbahçe’de geri dörtlünün 2012-2013 sezonunun devre arasında Ziegler’in takıma katılmasının ardından takımın standartı olduğunu söyleyebileceğimiz Gökhan-Yobo-Egemen-Ziegler şeklinde olduğunu görüyoruz. Bu ikilinin hemen önünde takıma sezon başında katılan Mehmet Topal-Meireles ikilisi oynarken, bu ikilinin önünde ise Alex’in takımdan ayrılmasının ardından bu mevkide görev yapmaya başlayan Cristian Baroni yer alıyor.

Emre Belözoğlu’nun sezona Atletico Madrid’de başladığı ve bu takımla UEFA Avrupa Ligi maçı oynadığı için Fenerahçe’nin UEFA kadrosunda yer alamadığını belirtmekte de fayda var. Sarı-lacivertli takımın ileri üçlüsü ise Kuyt-Webo-Sow’dan oluşuyor.

4-2-3-1 oynayan Fenerbahçe’nin karşısına daha çok 4-3-3 şeklinde çıkan Benfica’nın kalesinde ise daha sonra Osmanlıspor formasıyla ligimizde de boy gösterecek olan Arthur yer alıyor. Stoper ikilisini Garay ve Jardel’in oluşturduğu Portekiz temsilcisinin üçlü orta sahasını ise bir sonraki sezon Chelsea’ye transfer olacak Matic, o sezon ilk defa sahne alan genç Ricardo Gomes ve Arjantin futbolunun yetiştirdiği önemli yetenekler arasında yer alan Pablo Aimar oluşturuyor.

Benfica’nın ileri üçlüsü ise Salvio, Ola John ve bu maçtan yaklaşık iki ay sonra Fenerbahçe’nin adeta kapısından dönen Cardozo’dan oluşuyor.

İlk 15 dakika

Fenerbahçe’nin maçta gole gitme konusundaki ana planlarından birinin Webo’nun, Jardel-Garay ikilisinin arkasına yaptığı koşuları değerlendirmek olduğunu görüyoruz. Maçın henüz 3’üncü dakikasının ilk saniyelerinde Mehmet Topal’ın kendi yarı sahasında kazandığı topla doğrudan Webo’yu koşturmasıyla bunu henüz maçın başından itibaren anlayabiliyoruz.

Webo ve Sow’un savunma arkasına yaptığı koşularla poziyon arayan Fenerbahçe, henüz 5. dakikada önemli bir gol fırsatı yakalıyor ama aslen bir defansif orta saha olmasına rağmen Fenerbahçe kariyerinin bu bölümünde daha çok 10 numara gibi oynayan Cristian, bu pozisyonda topu Webo’ya ya da Sow’a aktaramıyor. Brezilyalı oyuncu, maçı da duran toplar dışında ceza sahasına isabetli pas atamadan ve kullandığı penaltı dışında ceza sahasında topla buluşamadan tamamlamıştı.

Baroni’nin topla buluşma bölgeleri ve şutlarını yukarıdaki grafikte görüyoruz.

 

2’inci dakikada yaşanan pozisyonun bir benzerini 7’inci dakikada da görüyoruz. Kendi yarı sahasında topu kazanan Gökhan, doğrudan ileride top bekleyen Webo’ya doğru uzun oynuyor. Kamerunlu oyuncunun top kendisinin uzağına düşmesine rağmen kaleciye yaptığı ısrarlı pres Fenerbahçe’ye taç atışı kazandırıyor. Taç atışı sırasında Garay’ın yanından bir koşu daha yapacak olan Webo, takımının korner direğinin hemen yanından bir taç atışı daha kazanmasını sağlayacak ve Fenerbahçe, Meireles’in ortasıyla ilk defa rakip kaleye kalabalık gittiği bir atak gerçekleştirecek.

Mehmet Topal’ın kendi yarı sahasında kaybettiği top Cardozo’nun önüne düşerken, Paraguaylı oyuncu doğrudan kaleye yönelmeyi düşünse de Yobo tehlikeyi önleyen isim oluyor. Maç boyunca rakiplerinden 4 top çalan Nijeryalı futbolcu, 3 kez de rakip atakları uzaklaştırmayı başardı ve takımının rövanş öncesinde avantajlı bir skor elde etmesinde önemli rol oynadı.

Maç boyunca dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise her iki takımın da geriden oyun kurmak gibi bir çabasının olmamasıydı. İki takımın kalecileri de gerek autları gerekse kendilerine atılan geri pasları savunma oyuncularına aktarmak yerine doğrudan uzun vurmayı tercih etti.

Maç boyunca 34 pas yapan Volkan’ın paslarının 27’sini uzun toplar oluşturdu.

 

Fenerbahçe’de Volkan’ın uzun paslarının adresi genellikle Kuyt olurken, Benfica kalecisi Arthur ise genelde Cardozo’ya doğru oynadı. Volkan’ın maç boyunca boyunca yaptığı 34 pasın 27’sinin uzun paslar olduğunu görüyoruz. Arthur ise 33 pasla tamamladığı maçta 29 uzun top attı.

Portekiz’de oynanan rövanş karşılaşmasında Benfica’ya turu getiren gol, Salvio’nun ceza sahasının sağından kullandığı uzun taç atışının ardından arka direkte topla buluşan Cardozo’nun vuruşuyla gelmişti. Jorge Jesus’un takımının Kadıköy’de oynanan ilk maçta da benzer senaryoyu denediğini görüyoruz.

Cardozo’nun Benfica’ya turu getiren golü

İlk maçta başarıya ulaşmayan bu girişim ikinci maçta Benfica’nın turu almasını sağlayan golü beraberinde getiriyor. Golle sonuçlanan pozisyonda ceza sahasında beş oyuncu bulunduran Benfica, ceza sahasının dışında da sekenleri toplamak için iki oyuncu bulundurmuştu.

Kuyt merkeze kaydı

Fenerbahçe’de Sow’un maçın ilk 10 dakikalık bölümünün ardından sıklıkla Webo’nun yanında ikinci golcü gibi konumlandığını gördük. Aykut Kocaman’ın takımı iki çizgide iki bekini tek bırakırken, Sow en uçta Webo’nun yanına, Kuyt ise orta sahanın direncini yüksek tutmak adına genellikle merkeze kaydı.

15-30 arası

Maçın başından itibaren Webo’nun savunma arkasına yaptığı koşularla gole gitmeye çalışan Fenerbahçe, bu arzusunun ödülünü 16’ıncı dakikada aldı ve gole bir hayli yaklaştı. Gökhan Gönül’ün Benfica yarı sahasında kazandığı topu bekletmeden Kamerunlu takım arkadaşına göndermesiyle Benfica savunmasını hazırlıksız yakalayan Fenerbahçe önemli bir gol şansı buldu ama Sow’un vuruşu dışarı çıktı.

Maçın ilk dakikalarında savunma arkasına hareketlenen Sow ve Webo’ya istediği pası aktaramayan Cristian, bu pozisyonda da pası uygun durumdaki Sow’a atmak yerine çizgideki Kuyt’a oynuyor. Hollandalı oyuncunun ortasıyla gole yaklaşan Fenerbahçe’de Sow’un kafası direğe takılıyor.

Maç boyunca Benfica ceza sahasında üç defa topla buluşan Sow, bu üç pozisyonu da şutla sonlandırmayı başardı ancak bu pozisyonda direkten dönen şutun yanı sıra çektiği diğer iki şut da kaleyi bulmadı.

Sow’un topla buluşma bölgeleri ve şutlarını yukarıdaki grafikte görüyoruz.

 

Oyuna genişliği iki beki üzerinden veren, Sow’u Webo’nun yanına, Kuyt’ı ise merkeze çeken Fenerbahçe’de Cristian’ın ceza sahasına yolladığı uzun top kalecide kalıyor.

Fenerbahçe’de Sow’un genellikle Webo’nun yanında konumlanmasından dolayı solda Ziegler tek kalırken, bu fırsatları iyi değerlendiren Benfica, sağ beki Maxi Pereira’yı birçok kez hücuma yollayıp bu oyuncuyla rahat orta imkanı buldu.

 

Maxi Pereira’nın ilk yarım saatlik bölümdeki topla buluşma noktaları. Uruguaylı oyuncunun Fenerbahçe yarı sahasında ve ceza sahası çevresinde birçok kez topla buluştuğunu görüyoruz.

30-45 arası

Sow’un önde kalmasıyla beraber Fenerbahçe’nin sol kanat savunması bir hayli aksadı ve bunu değerlendiren sağ bek Maxi Pereira, 15-30. dakikalar arasında Fenerbahçe ceza sahasına iki top gönderdi. Bu bindirmeler karşısında zor anlar yaşayan Fenerbahçe’deyse teknik direktör Aykut Kocaman’ın bu duruma karşı hamlesi gecikmedi ve Kuyt’ı sol kanata çekti.

Maxi Pereira’nın, Kuyt’un sağ çizgiye geçtiği 34’üncü dakikadan ilk yarının sonuna dek topla buluştuğu bölgeler

Kısa bir süreliğine de olsa Sow ve Kuyt’ın kanatlarını değiştiren Kocaman bu hamlesiyle Sow’u, Maxi’ye nispeten hücum yönü daha sınırlı olan ve daha fazla savunmada kalmayı tercih eden Melgarejo’nun olduğu bölgeye yollarken, Senegalli oyuncunun önde kalarak neden olduğu savunma zaafı da böylece minimize edilmiş oldu.

İlk yarının son dakikalarında Sow ve Kuyt tekrar kendi mevkilerine dönerken, Hollandalı oyuncunun Gökhan’a çıkardığı pas penaltıyla sonuçlandı.

45-60 arası

İlk yarının sonunda kaçan penaltının da etkisiyle ikinci yarıya gol bulmak için oldukça agresif bir baskıyla başlayan Fenerbahçe, ikinci yarının ilk beş dakikasında rakip kaleye ikisi kaleyi bulan, biri ise direkten dönen üç şut gönderdi.

Ofsayt’ın ardından kazanılan duran topla uzun çıkan Benfica, savunmanın bir anlık konsantrasyon kaybıyla gol fırsatı bulsa da maçın tek golüne de imza atan Egemen Korkmaz, tehlikeyi uzaklaştırmayı başarıyor.

Maç boyunca dördü ceza sahasında olmak üzere yedi Benfica atağını uzaklaştıran Egemen, bu istatistikte takımının en iyisi olmayı başardı.

60-75 arası

Fenerbahçe’nin 60 ile 75’inci dakikalar arasında topla buluşma noktaları. Aykut Kocaman’ın takımının golün geldiği bu bölümde her iki çizgiyi de etkin bir şekilde kullandığını görüyoruz.

Bu bölümde Meireles’in yerine Salih’in oyuna girdiği Fenerbahçe’de hücumların yoğunluğu çizgilere kayarken, sarı-lacivertli takımın golü bulduğu köşe vuruşu öncesi gerçekleşen atak da sağ çizgiden kullanılan bir taç atışıyla başlıyor.

Fenerbahçe’de bu bölümde Meireles’in oyundan çıkmasının ardından Mehmet Topal’ın yanına kayan isim Cristian olurken, Salih ise Brezilyalı oyuncunun yerine ofansif orta saha olarak görev yaptı. Cristian merkeze kaydığı 64. dakikanın ardından orta sahada iki top kazandı.

75-90 arası

90 dakika boyunca sahada adeta basmadık yer bırakmayan Kuyt, maçın son bölümünde de savunmadaki mücadelesiyle takımının direncinin yukarıda kalmasında önemli rol oynadı. Maç boyunca dört top çalan Kuyt, Gökhan (7) ve Meireles’in (5) ardından sahanın en iyisi oldu.

Not: Veriler whoscored.com sitesinden alınmıştır.