Premier Lig’in 22.haftasında Arsenal, Selhurst Park’da puan tablosunda kendinden bir basamak üstte bulunan Crystal Palace’a konuk oldu. İlk yarıda Aubameyang’ın attığı golle öne geçen Arsenal’a ikici yarıda Crystal Palace, Jordan Ayew ile karşılık vererek iki takım da sahadan 1 puanla ayrıldı. Maçın 67.dakikasında kırmızı kart gören Aubameyang, Palace deplasmanında takımını 10 kişi bıraktı.
İlk 11’ler
Palace maça 4-5-1 gibi bir formasyonla başladı. Ortalama pozisyonlara bakıldığında Palace açısında sahaya yayılış simetrisinin sola kaydığını görmemiz mümkün. Bunun başlıca nedeni ise menajer Roy Hodgson’ın Zaha’yı daha efektif kullanma isteği olarak okunabilir. Bu maç özelinde bakıldığında Palace’taki eksikler de göze çarptı. Genellikle 11’de olan 5 isim (Milivojevic, Van Aanholt, Townsend, Sakho ve Schlupp) sakatlıkları ve cezaları nedeniyle maç kadrosunda yer almadılar. Hodgson, stoperde Sakho yerine Cahill, sol bekte Van Aanholt yerine Riedewald, orta sahada Milivojevic yerine McCarthy, sağ kanatta Townsend yerine de Meyer’e şans verdi.
Arsenal cephesinde ise menajer Mikel Arteta, takımını Mancherster United ve Chelsea maçlarında olduğu gibi 4-2-3-1 dizilişi ile sahaya sürdü. United maçı 11’ini bozmayan Arteta, dörtlü hücum hattını yine Aubameyang, Mesut, Pepe ve Lacazette’den oluşturdu. Arkalarında ise iki tutucu orta saha olan Torreira ve Xhaka yer aldı.
Başlangıç planları ve genel oyun kurguları
Crystal Palace, maça her ne kadar 4-2-3-1 formasyonu ile başlasa da top kendilerine geçtiğinde Zaha’yı en uca atıp onun boşalttığı sol kulvarı da McCarthy’e vererek 4-4-2 gibi bir diziliş gösterdi. Hodgson’ın buradaki temel amacı hücum geçişlerinde direkt oyun ile çabuk oyuncuları olan Ayew ve Zaha ile topu buluşturmaktı. Nitekim ilk yarı Arsenal buna neredeyse hiç izin vermedi. Ayrıca sahaya çıkan ilk 11’in temposuz yapısı da bu plana pek olanak sağlamadı. Kanatlara atılan diyagonel paslardan ve dolayısıyla kontra arayışlarından sonuç alamayan Roy Hodgson, takımın fiziksel ortalamasını göz önünde bulundurarak duran toplardan gol aramayı hedefledi. Duran toplarda rakip ceza sahasına fazla oyuncu ile giden Palace golü de bu şekilde buldu. Hodgson, zaman zaman da 3. bölge baskısını arttırarak Arsenal savunma oyuncularının oyun kurulumundaki hatalarından faydalanmak istedi. Ancak bu plan, pozisyon olarak geri dönmedi.
Yukarıdaki sekansta olduğu gibi maçın büyük bir kısmında da Palace’ın, Arsenal sağ kanadını işlemeye çalıştığını gördük. Buradaki amaç Zaha’nın daha etkin kullanılmasıydı. Ancak bu plan çok da etkili olamadı.
Burada Palace’ın topsuz oyunda rakibi ikinci bölgede karşılayıp 4-5-1 gibi sahaya yayıldığını görüyoruz. Nitekim Roy Hodgson’ın temel savunma planlarından biri de merkezi kalabalık tutarak hem Lacazette’nin derinde topla buluşmasını engellemek hem de Mesut’un pas opsiyonlarını kapamak üzerineydi.
Bu sekansta Palace oyuncularının üçüncü bölge baskısında doğru eşleşerek rakibi uzun oynamak zorunda bıraktığını görüyoruz. Hodgson’ın ana hücum planlarından biri de ön alandaki baskıyı arttırmaktı. Bu düşüncesindeki temel etken Arsenal savunma oyuncularının topla çıkarken yaptıkları basit hatalar. Nitekim maç içerisinde bu tip basit pas hataları görmek mümkün.
Crystal Palace fizik ortalaması yüksek bir takım olarak göze çarpıyor. Bu avantajlarını Arsenal karşısında, neredeyse bütün duran toplarda göstermeye çalıştılar. Üstte yer alan iki görselde de orta sahada kullanılan bir duran topta kaleci hariç bütün Palace oyuncularının Arsenal yarı sahasında konumlandığını görüyoruz. Bu duran toplarda oyuncuların sahaya yayılışına baktığımızda defansif emniyeti sağlama almak ve sekenleri toplamak için duran topu kullanan oyuncu da dahil olmak üzere dört oyuncunun daha geride konumlandığını görüyoruz. Ancak Palace, bu yüksek toplarla maç sırasında pozisyon yaratmayı başaramadı.
Bu görsel, Palace’ın golünden hemen önce kullanılan duran topu gösteriyor. Palace o ana kadar kazanmış olduğu neredeyse bütün duran topları uzun kullanmış ve sonuç alamamıştı. Ancak bu duran topta görüldüğü paslaşarak kullanılıyor ve Meyer’in içeri gönderdiği topta Ayew golü atıyor.
Arsenal ise maça United ve Chelsea maçlarında olduğu gibi dörtlü bir hücum hattı ile sahada yer aldı. Arteta, özellikle United ve Chelsea maçlarında sağ bek Maitland-Niles’ı Torreira’nın yanına çekerek ona sahte bek rolü vermiş ve böylece hücumu beşlemişti. Ancak bu maçta Niles bu rolde kullanılmadı. Arteta’nın bu tercihinin temel nedeni Zaha’nın hücum geçişlerindeki efektif rolü olabilir. Arteta göreve geldiği günden beri Mesut’un yükselen performansının ana belirleyicisi, Lacazette’nin sahte dokuz olarak kullanımıydı. Bu kullanıma uygun olarak Lacazette derine gelerek topla buluşuyor ve onunla eşleşen oyuncuyu da beraberinde getiriyordu. Böylece onun açmış olduğu alanlara Aubameyang ve Nicolas Pepe kolaylıkla katedebiliyorlardı. Lacazette’nin derine gelerek oluşturduğu pas opsiyonlarını ise Mesut Özil büyük bir ustalıkla işliyordu. Nitekim bu maçta da benzer senaryoyu izledik. Arsenal golü bulana kadar bu kurguyu denedi ve golü de bu kurgu üzerinden buldu.
Arsenal topsuz oyunda rakibi karşılarken zaman zaman sahaya 4-2-2-2 şeklinde sahaya yayıldı. İlk ikili hatta Lacazette ve Mesut ikinci hatta Pepe ve Aubameyeang ve üçüncü hatta da Xhaka ve Torreira yer aldı.
Arsenal hücumda sayısal üstünlüğü arttırmak için özellikle ilk 20 dakikada farklı girişimlerde bulundu. Hücum dörtlüsüne bir oyuncu daha ekleyerek sayısal üstünlüğü yakalamak isteyen Arteta, savunmadan oyun kurarken Kolasinac’ı ileri göndererek hem oyun boyunun genişlemesini sağladı hem de Aubameyang’ın daha çok içe sokulmasına imkan verdi. Kolasinac’tan boşalan sol beki de merkezden gelen Xhaka doldurdu. Torreira ise merkezdeki tek oyuncu olarak kaldı. Böylece Arsenal sahaya 4-1-5 gibi yayıldı ve Arteta’nın arzulamış olduğu hücum hattı nicelik bakımından arttırılmış oldu.
Arteta’nın ana hücum varyasyonlarından biri Lacazette’nin sahte dokuz rolü kapsamında kullanımıydı. Özellikle ilk yarıda Lacazette, derine gelerek topla buluşuyor ve bağlantı oyununu şekillediriyordu. Onun açmış olduğu alanlara ise özellikle Aubameyang ve Pepe koşular atarak etkili olmaya çalıştılar maç boyunca. Yukarıdaki görsellerde Lacazette’nin bağlantı oyuncusu olarak topla buluştuğu anları görüyoruz.
Nitekim Arsenal’ın bulmuş olduğu gol de Lacazette’nin bu kullanımı sayesinde geldi. Derine gelerek topla buluşan Lacazette, kendisinin açmış olduğu alana Aubameyang’ın attığı koşuyu görerek onu topla buluşturdu. Bu tür koşuları çok seven Aubameyang da topu ağlara gönderdi.
Mesut Özil’in etkisizliği
Arteta’nın göreve geldiği günden beri yükselen formuyla dikkat çeken Mesut, Palace maçındaki performansı ile hayal kırıklığı yarattı. 71 dakika sahada kalan yıldız oyuncu hiç anahtar pas atamazken rakip ceza sahasına gönderdiği üç pasın yalnızca birinde başarı sağlayabildi. Ayrıca girmiş olduğu 8 ikili mücadelenin 6’sından yenik ayrıldı.
İstatistikler
İstatistiklere baktığımızda Crystal Palace’ın ikili mücadele başarı oranlarında Arsenal’e üstünlük sağladığını görüyoruz. Palace %57 başarı oranı yakalarken Arsenal %43’te kalmış.
Topla oynama oranlarına baktığımızda ise kırmızı kartın da etkisiyle ilk yarı ve ikinci yarı arasında büyük bir farkın olduğunu gözlemliyoruz. Arsenal ilk yarı %67 topa sahipken ikinci yarı 10 kişi kalmasıyla birlikte bu oran %43’e düşmüş. Arsenal maçın ilk 15 dakikalık bölümünde %81 oranında topa sahip olduğunu görüyoruz.
Pas oranlarında ise Palace, 382 pas girişiminin 291’ini başarıyla gerçekleştirirken Arsenal, 529 pasın 428’inde başarı sağladı. Anahtar pas girişimlerinde de Arsenal’in üstünlüğü var. Arsenal, 11 anahtar pas girişiminde 5 isabet sağlarken Palace, 5 denemenin 2’sinde başarı sağlamış durumda.
Maçın adamı
Instat Index verilerine göre maçın yıldızı Yunan stoper Sokratis oldu. Sokratis’in istatistiklerine baktığımızda ikili mücadelelerdeki başarısı hayli etkileyici. 10 kez girdiği ikili mücadelenin 8’ini kazanan Sokratis ayrıca 4 hava topunun 4’ünü de kazanarak takımını savunmada en çok rahatlatan isim oldu. Sokratis toplu aksiyonlarda ise 91 girişimin 83’ünde başarılı oldu. Ayrıcak %92 pas başarı isabeti ile oynayan Sokratis, oyun kurulumunda da hatasıza yakın oynadı.
Sonuç
Arsenal bu beraberlikle birlikte ilk 6 hedefi doğrultusunda büyük bir yara almış oldu. Ancak Arsenal’ın gelecek haftalarda puan tablosunda daha üst basamaklara çıkacağını düşünüyorum. Arteta sonrası her ne kadar sahada olumlu sinyaller veren bir takım görüntüsü verseler de Arsenal’in saha içi birtakım sorunları devam ediyor. Bunların başında ise bu maçta da görmüş olduğumuz, oyun kurulumundaki basit hatalar ve hücum çeşitliliklerinin sınırlı olması geliyor.
Palace takımı ise her ne kadar eksik kadro ile maça çıksalar da kendi sahalarında ne kadar tehlikeli bir takım olduklarını bir kez daha gösterdiler. Sezonun geri kalanında Palace’ın düşme hattının üstünde ve orta bloğu oluşturan bir takım olacağını düşünüyorum.