Analiz: Manchester City 2-1 Chelsea

Premier Lig’deki şampiyonluk yarışında Liverpool ile arasındaki farkı kapatmaya çalışan Manchester City, Pep Guardiola’nın kariyerindeki en düşük topla oynama oranıyla tamamladığı maçta Chelsea’yi 2-1 yendi.  Transfer yasağına rağmen yarışmacı kimliğini sürdüren Chelsea’nin altı maçlık galibiyet serisi bu karşılaşmayla beraber son bulurken, City de Liverpool mağlubiyeti sonrası moral buldu.

Ortalama pozisyonlar

Her iki takımın da 4-3-3 dizilişiyle oynadığı maçta Manchester City’de Fernandinho son aylarda görmeye alıştığımız şekilde stoperde görev yaptı. 6 Ekim’de oynanan Wolverhampton maçından bu yana ilk 11’de oynamayan Otamendi’nin yedek kulübesinde yer aldığı mücadelede Liverpool maçında sürpriz bir şekilde kadroda yer almayan Mendy de ilk 11’de oynadı. Rodri’yi savunma önünde tek pivot olarak kullanan Guardiola’nın orta saha ikilisindeki tercihi ise David Silva-Kevin De Bruyne oldu. 

Savunma önünde Jorginho ile oynayan Chelsea’de bu oyuncunun yanına zaman zaman Kovacic de kayarken, Chelsea de rakibi gibi maçın bölümünde sahaya 4-3-3 şeklinde yayıldı.

Manchester Cityli oyuncular maç boyunca Chelsea’nin savunmadan rahat bir şekilde çıkmasını önlemek için Jorginho’ya top aldırmamaya çalışırken İtalya Milli Takımı’nın formasını giyen Brezilyalı oyuncu birçok pozisyonda Cityli oyuncuların yakın savunmasıyla karşılaştı.

Chelsea ise Jorginho’nun rahat top alamadığı durumlarda orta sahadan Kovacic’i de savunmanın önüne kaydırarak pas alternatiflerini +1 arttırdı ve problemi ortadan kaldırmayı denedi.

90 dakika boyunca sahada kaldığı maçta 92 pas denemesinde 89 isabet sağlayan Kovacic karşılaşmanın en fazla isabetli pas yapan oyuncusu olmayı başarırken, Hırvat oyuncunun topla buluştuğu noktalar ve pas grafikleri şu şekilde oluştu.

Top Chelsea’ye geçtiğinde sahaya zaman zaman 4-4-2 şeklinde yayılan City, her zaman olduğu gibi yine hatlar arasındaki mesafeyi çok kısa tuttu.

Topla oynama

Guardiola yönetiminde Premier Lig’de ilk defa topa sahip olma konusunda yüzde 50’nin altında kalan Manchester City karşılaşmayı yüzde 48’lik topa sahip olma oranıyla tamamladı. Özellikle 15-30 ve 75-90’ıncı dakikalar arasındaki bölümde topa sahip olma konusunda rakibine büyük üstünlük kuran Chelsea’nin Frank Lampard ile yakaladığı bu istatistik dikkat çekti. Londra ekibi 45 saniyenin üzerindeki topa sahip olma sekanslarında da rakibine 12’ye 8’lik üstünlük kurmayı başardı.

Rakibine oranla topa daha az sahip olmasına rağmen daha fazla atak girişiminde bulunan Manchester City, bu atakların birçoğunu kanatlardan geliştirdi. Chelsea ise çizgiye oranla merkezi daha fazla kullanmasına rağmen bu bölgede yeterince üretken olmayı başaramazken, bu bölgeden gerçekleştirdiği 25 hücum girişiminin sadece 1 tanesini şutla sonuçlandırabildi. David Silva-Kevin De Bruyne ikilisiyle Kante-Kovacic ikilisiyle oynayan rakibine oranla merkezde çok daha üretken olan City ise bu bölgeden yaptığı 17 akının 4’ünü şutla bitirdi.

Kovacic’in derin pasına hareketlenen Kante savunma arkasına yaptığı koşuyla takımını öne geçiriyor.

Topu Manchester City’den alarak Ada’da çok uzun bir süredir görülmeyen bir başarıya imza atan Chelsea’nin en güçlü pas bağlantısı Kovacic-Jorginho arasında gerçekleşti. İki orta saha oyuncusunun yanı sıra Kepa-Tomori-Zouma üçlüsünün oluşturduğu üçgen de bu başarıda önemli bir rol oynadı.

Maç boyunca buluştuğu topları genellikle önündeki ikiliyle oynayan Kepa, pres nedeniyle zorlandığında ise Abraham’a uzun oynamayı tercih etti. İspanyol kaleci karşılaşmayı 48/44 pas isabetiyle tamamladı.

Kepa’nın yüksek pas yüzdesine rağmen Chelsea savunması zaman zaman birçok tercih hatası yaparken, boştaki oyuncuyu bulmakta zorlandı.

Manchester City’nin ön alan presinde rakibine oranla sayısal üstünlüğü bulunmasına rağmen uzun vurmayı tercih eden Chelseali oyuncuların bu tercihleri her defasında topun rakip takımın kontrolüne geçmesine neden oldu.

City’nin presi karşısında birçok kez uzun vurmayı tercih eden ve top yaparak çıkma konusunda ısrarcı olmayan Chelsea, bu konuda daha ısrarcı olsaydı daha üretken bir futbol sergileyebilirdi.

Bu konuda rakibine oranla daha kararlı olan Manchester Cityli oyuncular savunmadan topla çıkma konusunda ısrarcı olurken, Stones performansıyla kilit rol oynadı. Maçı 97’si başarılı 100 aksiyonla tamamlayan İngiliz futbolcu 73/72 pas isabetiyle oynadı ve 90 dakikanın en iyisi oldu.

St0nes’un bu güven veren oyunu Manchester City’nin pas bağlantılarına da yansıdı. Guardiola’nın takımının en güçlü pas bağlantısını Stones-Cancelo ikilisi oluştururken, onu Fernandinho-Stones bağlantısı takip etti.

Sezon başında Juventus’tan transfer edilen Cancelo maç boyunca yaptığı 5 başarılı dribblingle De Bruyne ve Mahrez ile beraber takımının en fazla başarılı dribbling yapan ismi oldu.

City’nin iki beki Mendy ve Cancelo’nun toplam 6 başarılı dribblingine karşılık, Chelsea’nin iki beki Emerson ve Azpilicueta’nın sadece 1 dribbling de kalması da fark yaratan unsurlardan biri oldu. Lampard’ın takımı özellikle üçüncü bölgede topla mesafef kat eden oyuncu eksikliğini fazlasıyla hissetti.

Maçı beş başarılı dribbling ve bir golle tamamlayan De Bruyne sıklıkla Chelsea’nin savunma ve orta saha hattı arasında konumlanarak kendisine avantaj sağladı.

Mahrez

Maçın Instat Index puanı en yüksek oyuncusu ise Mahrez oldu. Cezayirli oyuncu karşılaşmayı 69’u başarılı 99 aksiyonla tamamladı. Üçüncü bölgede 16 başarılı pas yapan ve ceza sahasına attığı 4 pasla bu alanda De Bruyne ile beraber takımının en iyisi olan Mahrez maçı 403 index puanıyla tamamladı.

 

Sadece 1 faul

Maç boyunca dikkat çeken bir diğer ayrıntı da Manchester City’nin maçı kendi yarı sahasında sadece bir faul yaparak tamamlaması oldu.