Ukrayna’nın yetiştirdiği en özel futbolculardan Andriy Shevchenko antrenörlüğe geçiş sürecini, modern futbolun gerekliliklerini, yeni mesleğinde edindiği tecrübeleri anlattı ve Ukrayna Milli Takımı ile 2018 ve Euro 2020 elemeleri sürecinde yaşadıklarını paylaştı.
Euro 2016’da Mykhaylo Formenko’nun yardımcısıydınız. İlk antrenörlük görevinize nasıl yaklaşmıştınız?
Antrenör olarak ilk tecrübemdi. Turnuvadan kısa bir süre önce ekibe katılmıştım. Teknik ekipte olmak ve sizinle rekabet halinde olan o insanlardan bir şeyler öğrenmek iyi bir tecrübeydi.
Formenko tutucu bir antrenördü. Euro 2016’dan sonra takımı kurarken işe nereden başladınız?
Bu takım benim fikirlerim ve görüşlerimle oynuyor. Başlarken oyuncuların bugün oynadığımız gibi oynayacak yönde gelişmelerini amaçlamıştık. Topa sahip olmayı, oynun kontrol etmeyi, oyun kurmayı ve göze hoş gelen bir futbol oynamayı deniyoruz. Bu üç senede Ukrayna’lı futbolcular gelişimlerini sürdürmeye devam ediyor. Milli takımdaki zihniyeti değiştirdik, görüyorsunuz gerçekten gelişme kaydettik ve oyuncuların sahip olduğu tüm teknik kaliteyi sahaya yansıtmalarını sağladık. Ukrayna’nın müthiş bir orta sahası ve çok iyi bir savunma hattı var, savunma oyuncularımız iyi savunma yapıyor ama aynı zamanda geriden oyun da kurabiliyorlar. Ukrayna’nın temeli işte budur. Bunun yanında taktik sistemimizi de geliştirdim. Oyuncuların kalitesinin farkındaydık, öyle olunca oyunu da onların yeteneklerini kullanabileceğimiz yönde geliştirdik.
Sizi en çok etkileyen antrenör kim?
Valeriy Lobanovskyi. Modern futbolun tarihini değiştiren antenörlerden biri. Benim kariyerimde de çok özel bir yeri olan biri, sadece antrenör olarak değil. Lobanovskyi beni yetenekli bir oyuncudan gerçek bir futbolcuya dönüştürdü. Bana çok büyük bir güven ve muazzam bir eğitim verdi. Futbol kariyerime yön veren odur.
Onun felsefesi SSCB ve Ukrayna’daki futbolu nasıl değiştirdi?
Lobanovskyi’nin felsefesini kısaca açıklamak mümkün değil. Bilimsel veriler üzerine antrenman yöntemleri inşa eden ilk antrenörlerden biriydi. Onu bu kadar özel kılan da bu. Aynı zamanda müthiş bir psikologdu. Oyuncuların zihinleri üzerinde kusursuz bir çalışma yapardı, bu da onlara güven ve inanç verirdi. Lobanovskyi “kazananlar” ve onlardan oluşan “kazanan takımlar” yarattı.
Sizde iz bırakan diğer antrenörler kim?
Son 20 yıla bakarsak Jose Mourinho en başarılı antrenörlerden biri. Herkesin farklı bir tarzı vardır ama Jose felsefesinde istikrarlı ve yöntemlerinde kararlılık gösteriyor. Modern futbolda Pep Guardiola’yı, Jurgen Klopp’u, Mauricio Pochettino’yu, hatta Diego Simeone’yi beğeniyorum. Geçmiş yıllara bakarsak Johan Cruyff inanılmazdı, Marcelo Lippi. Ben kendi görüşümü ve kendi tarzımı geliştirdim. Tabii ki futbolcu olarak bir sürü tecrübe edindim ve tüm bu saydığımız isimlerin bana antrenörlük açısından kattığı çok şey var, ama gerçekten kendime özgü, bana ait bir vizyon geliştirmek istiyorum.
Bugün modern antrenörün başarılı olmak için en çok neye ihtiyacı var?
Geçmişten çok da farklı değil aslında. Başarı tamamen sonuçlara bağlı, ama bugün artık sadece kazanmak başarılı olmak için yeterli değil. Modern futbol göze hoş gelen ve dengeli bir oyun talep ediyor ki bunun için çok sayıda farklı özelliklerinizin olması lazım. Sadece kontraatak yapmak değil mesele; modern takımların nasıl baskı yapacaklarını, geçiş oyununu nasıl uygulayacaklarını, oyunu nasıl dengede tutup, topu nasıl geri kazanacaklarını iyi anlamış olması gerekiyor. Sadece kazanmak yetmiyor artık. Bugün taraflar sizden onları heyecanlandıran, göze hoş gelen bir oyun sergilemenizi bekliyor.
Lobanovskyi bir keresinde “Antrenör olmak için futbolculuğunuzu unutmanız gerekir,” demişti. Sizin antrenörlüğe geçişiniz nasıl oldu?
Biliyorsunuz eski bir futbolcu için en zoru başlangıç. Futbolcuk kariyeriniz bittikten hemen sonra ara vermeden antrenörlük kariyerine başlarsanız oynama fikrinden vazgeçmeniz oldukça zor. Futbolu bıraktıktan sonra kendime antrenörlüğe geçiş süreci için yeteri kadar zaman tanıdım, o yüzden o kadar da zor olmadı benim için. Antrenörlük diplomalarını aldıktan sonra da yardımcı antrenör olarak başladım. Geçiş süreci oldukça kolaydı benim için. Artık kendimi futbolcu olarak hayal edemiyorum. Antrenörlük benim tam zamanlı işim ve artık bir antrenör gibi düşünüyorum.
Hırvatistan ve İzlanda’yla aynı grupta olduğunuz 2018 Dünya Kupası elemelerinden neler öğrendiniz?
Oyuncularım hakkında çok şey öğrendim. Her şeyden önce doğru yolda gidiyorduk. Tüm istatistikler, sayılar, performansımız bize bunu gösteriyor. Eksik kaldığımız yönlerimiz vardı; mesela bitiricilik bunlardan biri. Yeterince şans yarattık, pozisyona girdik ama bunları gole çeviremedik. Savunmamızla orta sahamız arasında da biraz daha denge olması gerekiyordu. Ukrayna’nın milli takım kariyerine daha yeni başlamış çok sayıda genç oyuncusu var. Bu onların ilk eleme tecrübeleriydi. Hırvatistan karşısında son maça çıkarken doğrudan Dünya Kupası’na katılma ya da play-off’lara kalma şansımız vardı. Çok zorlu bir gruptu ama elemeler boyunca genç oyunlarımızın edindiği tecrübe kendine güvenlerini ve inançlarını inşa etmede çok büyük katkı sağladı. Bu doğru yolda olduğumuzun da göstergesiydi. Elemelerden sonra sadece birkaç noktada değişikliğe gittik ve takım çok büyük ilerleme kaydetti.
Antrenör olarak kendiniz hakkında neler öğrendiniz?
Fikirlerim önemlidir ama bazen hayal kırıklığına kapılmamak lazım. Tabelada yazanlar her zaman sahada ne olup bittiğini yansıtmıyor. Her zaman doğru yolda ilerlediğimize inandım; ters giden maçlarda, zor durumlarda kaldığımızda bile. Takımın gelişmesi adına her zaman çok çalışıyoruz. Bu işe ayırdığınız tüm bu vaktin, kendinizi tamamiyle işinize adamanızın karşılığıdır bunlar. Evet yeteneğinizin olması gerekir ama başarı ve daha birçok şey ancak çok çalışmayla gelir. Modern dünyada artık yeni fikirlere açık olmanız gerekiyor ama bu süreçte çok çalışmanız lazım. Ben buna inanıyorum.
Hücum gücünüzdeki eksikliğiniz üzerine eğilmeyi başarabildiniz mi?
Sanırım bugün pozisyon yaratma ve skor bulma arasındaki denge açısından çok daha dengeli bir takımız. Tabii savunma açısından da. Ukrayna bugün çok daha sağlam ve takım olarak bir bütün gözüküyor. Genç oyuncular takımın lideri konumuna geldiler. Bazıları kulüplerinde müthiş bir gelişme kaydettiler, İngiltere’de oynuyorlar, İtalya’da oynuyorlar. Tabii ki bu durum onların kendine güvenlerini artırıyor.
Haziranda Ukrayna U-20 Dünya Kupası’nı kazandı…
Ukrayna için çok büyük bir şans. Açıkçası bu genç jenerasyon gelecekte milli takıma gerçekten çok büyük katkı verecek. Dört gözle bu gençleri bekliyoruz. U-20 zaferi ülkemiz için çok büyük bir başarıydı.
Genel olarak bakarsak futboldaki klasik dokuz numara yok mu oluyor?
Modern futbol artık oyunculardan çok daha fazla şey talep ediyor, özellikle orta sahalar ve kanat oyuncuları için. Tabii bu sahada tek forvet ya da çift forvetle oynamanıza da bağlı. Benim için artık sahada ikinci forvete yer yok. Oyun artık ilerideki bir forvet ve arkasında ya da kanatlarda konumlandıracağınız oyuncularla oynanıyor. Modern oyunda sadece bir pozisyonun gerekliliklerini yerine getiremezsiniz, yetmez. Bir oyuncunun kendi pozisyonu dışında diğer birkaç pozisyon hakkında da bilgisinin ve ciddi anlamda taktik becerisinin olması gerekiyor. Futbol bugün artık yüksek kalitede bir satranç oyunu, özellikle de Şampiyonlar Ligi ya da Dünya Kupası gibi büyük organizasyonlarda. Modern oyuncunun oyun sırasındaki taktik değişiklikleri algılayabilmesi lazım. Bu da oyunculardan ciddi bir zeka düzeyi talep ediyor.
Sizin oyunculuk günlerinizden farklı olarak oyundaki en büyük değişiklik taktiksel esneklik diyebilir miyiz?
Hayır, bu evrimin sadece teknikle ilgisi yok. Zihninizle uğraşmanız ve onu geliştirmeniz lazım. Oyunun sizden talepleri değişti. Bugün sahada zekanız çok daha önemli hale geldi. Tabii ki teknik ve fizikalite hala çok önemli ama zeka – sahadaki durumları okuyabilmek ve anlayabilmek; antrenör sahada oyun değişikliğine giderken farklı pozisyonları, farklı taktik safhalarını anlayabilmek çok kritik.
Çok sayıda farklı diziliş de kullandınız…
Maç sırasında istediğimde birkaç farklı dizilişe geçebiliyoruz ama oyun sistemimizi asla bozmadan. Asıl olan bu. Oyuncuların oyunun yapısını ve nasıl geliştiğini anlamaları çok önemli. Saha içinde hücum ve orta sahada dönüşümlü olarak oynayabiliriz. Artık oyuncularımın şuan sahip oldukları zihin yapısıyla maç esnasında kolaylıkla pozisyon değişikliklerini yapabildiğini fark ettim. Takım olarak ilerleme yolundayız. Gittikçe daha iyiye gidiyoruz çünkü birbirimizi anlamaya başlıyoruz, pozisyonları ve saha içindeki rotasyonu daha iyi kavramaya başladık.
Oleksandr Zinchenko’nun nitelikleri ve Ukrayna’ya ne kattığı hakkında neler söylersiniz?
Onun en büyük kalitesi teknik kabiliyeti ve zihin yapısı. Zinchenko farklı pozisyonlarda oynayabilir ve zekası sayesinde maç sırasında rahatlıkla pozisyon değiştirebilir, City’de oynarken de hatta bizde oynarken de. Hatta bizde daha çok diyebilirim. Onu farklı pozisyonlarda değerlendirebiliriz, pozisyon geçişlerini çok hızlı şekilde yapabiliyor. Hemen o pozisyona uyum sağlıyor, o an orada ne yapması gerektiğini anlıyor.
Son olarak Ukrayna Euro 2020’ye katılabilecek mi?
Hedefimiz bu. Elemeleri geçmek ve bizi bekleyen Ukrayna’lı futbolseverlerle göze hoş gelen maçlar seyrettirmek.
Bu röportaj Samindra Kunti tarafından gerçekleştirilmiş ve World Soccer dergisinin Ekim sayısında yayımlanmıştır.