Fenerbahçe 10. haftada liderlik için çıktığı Kayserispor deplasmanında 3 puan bırakarak önemli bir fırsatı tepmiş oldu. Kayserispor da yeni teknik direktörü ile birlikte ligdeki ilk galibiyetini almış oldu. Ben de maçla ilgili dikkatimi çeken noktalara vurgu yapmaya gayret edeceğim.
Ortalama pozisyonlar
Fenerbahçe 1. bölgede hücum hazırlığı yaparken iki stoperin arasına Gustavo gelip top alıyor. Bekler de öne çıkıyor. Görselde de buna benzer bir görüntü çıkmış, üçlü savunma, dörtlü orta saha ve önde üç oyuncu. Fenerbahçe’nin geçen hafta 5-1 kazandığı Konyaspor maçında yine benzer ortalama topla buluşma noktaları -takım olarak daha geride ortalama topla buluşmalar- karşımıza çıkmıştı. Gustavo geride, Emre-Ozan yarı sahanın önünde.
Kayserispor ise oyunu kendi yarı sahasında kabul etti. Sadece 3 oyuncunun ortalama topla buluştuğu nokta rakip yarı sahada. Burada Adebayor’un nasıl bir merkez rolü üstlendiği, link olduğuna dikkat çekmem gerekiyor. Toplam 89 aksiyon ile Kayserispor’un en fazla aksiyonu olan oyuncusu oldu. Uzun süredir bir “santrafor”un bu role bu kadar soyunduğunu görmemiştim.
Fenerbahçe’nin ön alan baskısının da etkisi ile Abdennour ve Poulain [27. dakikada yerini Levent’e bıraktı] derinde topla buluştular. Pas boy ortalamaları 20 metre oldu bu karşılaşmada, 236 isabetli pasta 26 uzun pas attılar. Bir karşılaştırma yapabilmek adına Fenerbahçe’nin rakamlarına bakmak gerekirse, pas ortalama boyu 16.9 metre, 462 isabetli pasta [neredeyse iki katı] uzun pas sayısı sadece 17. [Uzun pas, veri sağlayıcımız InStat’ın 40 metreden uzun pas için kullanılan tabir].
Fenerbahçe maça bu sene genelde yaptığı gibi topa sahip olup doğru zamanlarda patlama yapmayı bekleyen bir hüviyet ile sahadaydı. Hem topa sahip olma sayısı [106] hem de topa sahip olma ortalama süresi [18”] olarak Kayserispor’a göre önde olunan noktalar olsa da 3. bölgeye 59 kere giren Fenerbahçe 1/3’ü kadar sayıda [20] ceza sahasına giriş yapabilmiş. Sahada gördüğümüz üretkenlik problemi verilere de yansımış denebilir. Kayserispor ise 22 kere girdiği 3. bölgeye neredeyse yarısı kadar [10] Fenerbahçe ceza sahasına girmiş.
Verileri bir süreliğine bırakıp saha içine bakacak olursak savunma çizgisini yine orta sahaya yakın kuırdu Fenerbahçe. Zanka ve Serdar dönüşümlü olarak özellikle Adebayor’a önde basmaya gayret etti.
Rodriguez ve Moses Vedat ile aynı hizada içeride konumlanıp ön tarafı göbeğe yakın üçleyip kanattan beklerin katılmasını, duruma göre Moses ve Rodrigues’in kenarlara desteğe gelerek çoğunluğu sağlaması üzerine bir işleyişi var Fenerbahçe’nin. Bu noktada her zaman değindiğim gibi topsuz hareketlilik, bunun sonucunda oluşacak pas trafiği, doğru tercihler ve topun yönünün hızlı değiştirilmesi gibi aksiyonlarla rakibi nispeten daha hazırlıksız, dengesiz yakalamak mümkün. Fenerbahçe bunların bir kısmını istediği gibi yapamadı. Buna rağmen skoru bulabilecek fırsatlar da yakaladı aslında.
İlk önemli girşimi 8. dakikada Moses’ın ceza sahasına gönderdiği etkili topla yaşadı Fenerbahçe.
Moses’ın sakatlıktan sonra iyi döndüğünü düşünüyorum. İlk 45 dakikada etkili işler yaptı, temposu yüksekti, iştahı iyiydi. Savunma anlayışı da belli oranda olan bir oyuncu, birkaç defa bekine çok doğru şekilde yardıma geldi. 17. dakikada 40 metrelik bir yüksek tempo koşu ile savunmasına yardımı benim için birşeyler ifade ediyor. Özellikle ilk 30 dakikada da takımın genel aksiyon ortalamasının üzerinde, toplamda 26 aksiyonu oldu. Malum, bir şutu direkten döndü. Ceza sahasına attığı toplarda isabet sağlayamaması eksi tarafı oldu mutlaka. Ancak bu son senesinde Fenerbahçe ondan maksimum verimi almaya gayret etmesi gerektiğini düşünüyorum. 45-60 arası etkili olamadı, hoca devre arasında 60’larda çıkartacağını söylemiş bile olabileceğini düşündüm, henüz 90 dakika devam edecek noktada değil gibi gözüküyor.
Aşağıdaki kanat hücümu girişimi öncesinde orta alana yaklaşıp top alıyor ve Ozan-Isla ile birlikte sağ kanattan iyi bir deneme geliyor. Ancak maçta Fenerbahçe’nin bulup değerlendiremediği pozisyonlar dışında bu şekilde iyi sonlanamayan ya da hiç sonlanmayan pozisyonar sıkça yaşandı. Tercih hataları, fazla motivasyon sonucun belirlenmesinde etkili oldu diye düşünüyorum.
Benzer bir pozisyon daha;
Önemsiz gibi gözükebilen kritik karar anları;
Tercih hataları, oyun bilgisi eksikliği, basit oynamayı unutmak, fazla konsantrasyon. Hepsinden biraz.
✅ Arkadaşı koşuyu gösteriyor
✅ 3V2 bulunmuş
❌ 3 savunmacının arasındaki oyuncuya havadan top
[@KlipDraw ile hazırlandı] pic.twitter.com/JdhsdQQFNz
— İvan Kile (@IvanKile)
Fenerbahçe’nin 1. bölgede ısrarla ayağa pas yaparak çıkmaya çalışması taraftarın bir kısmını tedirgin etse de [ki bu sebepten yenilen goller oldu] sezonun genelinde Fenerbahçe’ye artı getirecek etkenlerden olacağını düşünüyorum. Özellikle orta alanda Gustavo’nun yer alması stoperler ve kaleci Altay için çok büyük bir rahatlık. Aynı şekilde bekler önde konumlanıyor, gerekli hareketlilik ve pas açıları olduğu sürece rakibi öne çıkartmak anlamında çok etkisi olacak, özellikle kapanan rakiplere karşı. Juan Carlos Osorio’nun dediği gibi “rakibin yüksek baskısı sizin düşmanınız değil, tam tersi dostunuz olmalı”. Bunu fırsata çevirmek, bir oyun anlayışı geliştirmiş, baskın oyun oynamak isteyen, oyunu domine eden her takım için bir fırsat haline gelebilir, gelmeli. Teknik ekip bunun planlarını yapıyor olmalı. Benzer şekilde Guardiola da “geride pas yaparsın, çünkü rakip bunu görünce bir noktada sana gelir ve işte arkada boş alan senindir.” der. Rakibi çağırmak gerek, çağırmak gerek ki rakip takımın takım boyu uzasın, arada boşluklar oluşabilsin ve iyi çalışmış olan takım bu boşluklardan maksimum derecede yararlanabilrsin.
Büyük olasılıkla geriden oyun kurarken rakip baskı yapsa dahi sayısal üstünlük topa sahip olan takımda olacak. Bu avantajı kaybetmemek, hatta kullanmak gerekiyor.
Tabi aynı durum -tehlike- Fenerbahçe 3. bölge baskısını yaparken de geçerli mutlaka. Bu savunma ve hücum geçişlerini iyi yapan, bsakıdan kurtulabilen, baskı kurabilen takımlar fark yaratacaklar. Aslında tüm mesele biraz bununla alakalı. Fenerbahçe’nin elinde bulunan oyuncu grubu bu anlayışı kesinlikle uygulayabilecek, üzerinde çalışılmaya değer bir ekip.
İlk yarıda akıllarda kalan en önemli pozisyon belki de Rodrigues’in ceza sahası ön çizgisinden rakip ile 5V3 kalmışken yapmış olduğu şut tercihi. Genel oyuncu profili olarak kalteli atak sonlandırmakta problemleri olan bir oyuncu olduğu söylenebilir, o pozisyonda da pas vermeli miydi diye pozisyon geçtikten sonra düşünülebilir mutlaka, ancak kendine gerekli şut açısını yaratmıştı, daha yeni benzer bir gol de atmışken bir oyuncunun bu hakkını kullanması çok da yadırganmamalı. Gol olsaydı hiç birimiz ne 5V3’ü ne de pas opsiyonlarını konuşmuyor olacaktık. Daha iyi bir vuruş beklentisi anlaşılabilir tabi.
İlk yarıda Kayserispor’un da iki kere çok ciddi şekilde gol şansı bulduğunu da belirtmem lazım.
İkinci yarıya da istediği gibi başlayamadı Fenerbahçe, ceza sahasına girmekte ilk yarı başında olduğu gibi zorlandı. 57. dakikada Kayserispor’un golü geldi. Yazılarımı takip edenler bilir, çok bariz, basit bir hata olmadıkça yenilen gollerin takım olarak yenidiği konusunda son derece ısrarlıyımdır. Fenerbahçe taraftarı’nın zaten bir şekilde “mimli” olan Hasan Ali’ye yüklendiğini gördüm. Peki bu pozisyonda Hasan Ali ne yapmalıydı? Çizgi halinde yakalanmış bir savunma hattı, Emre ve Gustavo pozisyon gereği devre dışı kalmış. Zanka genel olarak beğenmeme rağmen ilk transferi sırasında edindiğim izlenimlere paralel olarak sert bir müdahale yapamadı, gerekirse sarı kart alınabilecek pozisyondu bana kalırsa, zira son adam olarak kendisinin geçilmesi 3. bölgeye henüz girecek rakip için ciddi tehlike olabilirdi, savunma önde yakalanmışken geniş alan bulabilirdi Kayserispor, öyle de oldu. Hasan da Umut’un erken koşuya başlayıp öncelik aldığını fark etti ve çizgiyi bozmamayı tercih etti. Bu kadar açık alanda koşu üstünlüğünü alan rakip karşısında Hasan’dan ne beklendiği önemli, aksi durumda afaki tartışmalar sürer gider.
Golden sonra Fenerbahçeli oyuncuların özellikle 3. bölgede birbirleriyle olan mesafeleri arttığını gördüm. ilk yarıda özellikle sağ kanattaki 2’li 3’lü oyunlar yerini daha geniş, kopuk kopuk bir oyuna bıraktı. Fenerbahçe’nin oyununu güçlü buluyorum, ancak şampiyonluk kovalayacaklarsa bu senaryolar üzerinde çalışmak gerektiğini düşünüyorum. Belki skor bulamasa da ilk yarıda özgüvenli bir oyun vardı, yenilen golden sonra sanki bir panik havası başladı. İstek konusunda bir eksiklik olduğunu düşünmesem de işin psikolojik tarafının da etkili olduğunu düşünüyorum. Ersun Yanal’ın Deniz’i oyuna almasındaki amacın ceza sahasına orta yapmak olması bu durumu daha da körüklemiş olabilir.
Gelelim yapılan ortalar konusuna. Öncelikle evet, yapılan bazı araştırmalarda dünya futbolunda havadan yapılan uzun ortalarda bir azalma söz konusu. Ancak bu hiç yapılmayacak anlamına gelmiyor mutlaka. Fenerbahçe, Kayserispor karşısında toplam 26 orta yapmış. Bunlardan 9’u [%35] isabetli.
Burada önemli bir nokta var; Fenerbahçe ilk 60 dakikada toplam 9 orta yaparken – ki bu makul bir sayı sayılabilir-, golü yedikten sonraki 30 dakikada tam 17 [%65] orta yapmış. 17 ortaya tek tek baktım, 14 tanesi hiç bir amaç olmadan, tamamen ceza sahasına top atmak üzerine kurulu bir yaklaşımla kullanılmış. Bu “kör” ortalardan birinden dönen topta Gustavo şut denedi ve direğe takıldı.
Deniz 64. dakikada oyuna girdikten sonra bu 17 ortanın 6’sını kullanmış, 2 isabet bulmuş. Ceza sahasına yüksek orta ne zaman yapılabilir, aşağıdaki pozisyonda olduğu gibi, Vedat, Ozan, Zanka ve Serdar gibi 4 kalıplı oyuncu bir de birebir eşleşmişlerse topu o bölgeye aktarmak mantıklı olabilir, nitekim pozisyon Zanka’nın altıpastan kaleciye takılması ile önemli bir hücuma dönüşmüş oluyor.
Maçın sonunda xG gol beklentilerine bakıldığında ise Kayserispor’un 0.54, Fenerbahçe’nin ise 3.11 olduğunu belirtmem gerek.
Oyuncu bazında ise bu gol beklentisini oluşturan iki oyuncu Vedat ve Rodrigues oldu. Vedat 0.77, Rodrigues ise 0.80.
Merak edip Vedat’ın kimlerden pas aldığına bakmak istedim; en çok Ozan’dan [7] pas almış. Sonra da Zanka, Hasan ve Rodrigues’den [5], yani iki sol koridor oyuncusundan almış olmasına rağmen toplam 65 aksiyonun 38’ini [%58] sol tarafta yapmış olan Emre’den hiç pas alamamış olması şaşırtıcı oldu.
Sonuç olarak Fenerbahçe bu yenilgi ile önemli bir yara aldı. Hem deplasmanda galip gelip liderlikten oldu, hem de psikolojik olarak deplasmanda kazanıyorum mesajı verememiş oldu.
Kayserispor ise ilk galibiyetini alarak yeni bir sayfa açmanın planlarını yapmaya başlamış oldu.