“Bir kitabı birçok farklı şekilde okuyabileceğiniz gibi bir futbol maçını da farklı şekillerde ve farklı amaçlarla izleyebilirsiniz. Mesela zevk için izleyebilirsiniz ya da oyunu daha iyi anlamayı denemek için.
En kolayı ve en yaygın olanı, topun nerede olduğuna bakarak maçı izlemektir. Böyle yaparak topla alakalı hiçbir aksiyonu kaçırmamayı garantilerim (goller, şutlar, çalımlar, paslar vs). Sonuca bakarak da o aksiyonun iyi ya da kötü olduğunu değerlendirebilirim. Bir pas adresine ulaştıysa iyidir, topu kaybettirdiyse kötü. Ben bunu 1.seviye izleme olarak adlandırıyorum. Futbol izlemenin en temel formu.
Bir antrenör olarak 1.seviye izlemeyle ilgili problem şu; toplu aksiyonlardan başka bir şeyi değiştirme ya da geliştirme imkanınız olmuyor. En büyük futbol efsanelerinden birinin de söylediği gibi:
“Çoğu durumda topun nereye gideceğine karar veren, topa sahip olan oyuncu değildir. Topsuz oyunculardır. Bir sonraki pası onların koşu aksiyonları belirler.” Johan Cruyff
Bu yüzden antrenör bir yere bakacaksa bu topun olmadığı yerdir. Çünkü o an topa sahip olan oyuncunun hangi seçeneklere sahip olacağını diğer oyuncuların hareketlenmeleri ve aldıkları pozisyonlar belirler. İşte futbolu böyle uzaktan bir perspektifle izlediğim hale 2.seviye izleme diyorum. Bunu layıkıyla yapan çok insan yok. Bunu yapmak bilhassa zor olduğundan değil, insanlar buna alışık olmadıklarından. Onlar sürekli 1.seviye izleme yapıyor ve alışkanlıkları gereği dikkatleri topa kayıyor.
2.seviye izleme yaptığımda, toplu aksiyonlara kıyasla gelişim ve değişimi değerlendirebileceğim daha fazla şey olur. Topun oynandığı yerden uzaktaki pozisyon alışların ve hareketlenmelerin doğru pas opsiyonları yaratıp yaratmadığını görebilirim. Sonucun aynı zamanda hem topa sahip olan oyuncuya (kararının icrasıyla), hem de sahadaki diğer tüm oyuncuların pozisyonları ve hareketlerine (seçenek yaratarak) bağlı olduğunu bilirim.
1.seviye ile kıyaslandığında bu çok daha üstün bir futbol izleme şeklidir, çünkü topsuz oyuncuların hareketlerini geliştirerek topa sahip olan oyuncunun seçeneklerini artırmasına yardım edebilirim. Ama profesyonel bir antrenörün oyunu nasıl izlediğini tanımlayacağımız seviye bu değildir.
3.seviye olarak adlandırdığım izleme, çok talepkardır ve çok sayıda pratik yapmayı gerektirir. Belki de hiçbir zaman mükemmelleştirilemeyecektir, çünkü çok sayıda opsiyon var. Burada maçı yine 2.seviyedeki gibi daha geniş bir açıdan izlersiniz ama bu sefer oyuncuların pozisyon alışlarını varsayımsal olarak gözünüzde canlandırırsınız. Eylemlere bakmak yerine konumlanmalara bakmaya başlarsınız. Oyuncular nerede konumlanmalı? Öyle mi pozisyon almışlar? Öyle değilse neden farklı pozisyonlardalar? Doğru yerde olmaları için onlara nasıl yardım edebilirim? İşte bunu yaptığımda antrenörlük faaliyetlerine başlayabilirim. Ve bunu yaptığımda, topa sahip olan oyuncumun kararlarını ve uygulamasını eğitmeye başlayabilirim.
İnsanların çoğu 3.seviye izlemeye asla ulaşamaz. Bir kere yaptığınızda, umarım asla eskisi gibi bakamazsınız. Ve futboldaki çoğu geleneği sorgulamaya başlarsınız. Antrenör neden sahayı gözlemleyebileceği en kötü konumda oturur? En önemli kararları alacak kişinin bu kararlarını dayandıracağı bilgilere ihtiyacı vardır. Elde edebileceği en iyi bilgiye. Futbol antrenörünü bir rugby hocasıyla kıyaslayın. Rugby hocası tribünlerde yukarıda oturur, sahaya hakim kuşbakışı bir görüntüye sahiptir, ama futbol antrenörü kuşbakışı görüşle hiç alakası olmadan taç çizgisinin kenarında durur. Bu neden böyle ve neden hala böyle olmaya devam ediyor? Ve en önemli soru.
Bunu kim değiştirecek?”
Bu yazı, antrenör Jonas Eidevall tarafından LinkedIn profilinde yayınlanmıştır. Yazının orijinal metni için tıklayınız.
Ç.n: 2018 Dünya Kupası’nda oynanan maçların kuşbakışı görüntüleri ve yazıda bahsi geçen izleme seviyelerini test etmek için tavsiye ederim.