Galatasaray, sezonun ikinci yarısının ilk maçında evinde Ankaragücü’nü 6-0 ‘lık farklı skorla geçti. Galatasaray, bu galibiyetle puanını 32’ye çıkarttı ve ikinci sıradaki yerini korudu.
Goller, Sinan (2), Onyekuru (3) ve Ndiaye’den geldi.
Ankaragücü ise 20 puanda kaldı ve aldığı bu ağır mağlubiyet ile özellikle son dönemlerdeki sıkıntılarına tuz biber ekledi.
Ortalama pozisyonlar
Galatasaray, maça 4-3-3 dizilişi ile başladı. Ön libero olarak Fernando, önlerinde Ndiaye sol iç, Belhanda ise sağ iç olarak oynadı. Ortalama pozisyonlarda 2. yarının etkisiyle Ndiaye daha geride gibi duruyor ancak onun Belhanda ile benzer oynadığını söyleyelim. Tabi ki Ndiaye’nin savunma, Belhanda’nın da hücum görevlerinin bir tık fazla olduğunu iletmemiz lazım. Belhanda da bir devre arası röportajında bundan bahsetmişti, bu arkadaş 10 numara bölgesinde oynamıyor, tekrar vurgulayayım.
Savunmada yeni transfer Marcao ile Maicon (Mariano, Maicon, Marcao, kasten mi seçiyorsunuz be kardeşim!. ), ileri uçta ise Sinan Gümüş kendine ilk 11’de yer buldu.
Ankaragücü ise 4231 formasyonu ile başladı oyuna. Takımın iyice geride kaldığını görüyoruz pozisyon haritasından. Özellikle takımın en golcü ismi El Kabir’i bir hayli aradılar bu maçta. Üretkenlik anlamında neredeyse hiçbir şey üretemedikleri bir maç oldu.
Galatasaray maça bir hayli hızlı başladı. Ndiaye’nin presi ile kazanılan topla henüz ilk dakikada gelen gol, hem takımı, hem taraftarı rahatlattı. Takımın enerjisinin ilk dakikadan itibaren çok yüksek olduğunu, fiziksel gücün iyi seviyede gözüktüğünü söyleyelim, ayrıca hücum preste de bir hayli etkiliydiler.
Maçın seyrini değiştiren an olduğu için ilk golü görüntülü analiz edelim hemen;
Golün hazırlık anında, arkadan gelen Fernando ile birlikte hızlı hücuma çıkmış 5 Galatasaray’lı oyuncuyu (Onyekuru,Ndiaye,Belhanda,Sinan,Feghouli) görüyoruz.
Pozisyonun devamında kanat bekleri Linnes ve Mariano’nun katılmasıyla 7 kişi olunmuş, Fernando ise burada gözükmüyor ama hemen hakemin arkasında. Yani oyun içinde toplam 8 kişi var. Mariano’nun pasıyla Feghouli’nin ortası, ardından kalabalık olmanın avantajıyla bulunan gol.
Burada Ankaragücü’nün defansta az adamla kaldığını söyleyemeyiz, zira içeride 7 kişiler kaleci hariç. Ama Galatasaray öyle bir gelmiş ki, geride iki stoper kalmış sadece.
Maçı, golle başlaması iyi denk geldi diye özetleyemeyeceğimiz bir başlangıç hırsı içeriyor bu gol. Bu anlamda önemli, takım istek olarak çok iyi başladı, gayet net.
Şimdi oyun içerisindeki bazı istatistiklere bakalım;
Topla oynama ve şut sayıları
Topa sahip olma oranlarında Galatasaray’ın % 61’e %39’lık üstünlüğü var.
Galatasaray’ın 22 şutunun 11’i kaleyi bulmuş ki bunlardan 6’sı gol oldu. Buna karşın Ankaragücü sadece 8 şut atabilmiş ve bunların 2’si isabetli olmuş durumda. Şut mesafeleri ortalamalarından Galatasaray’ın iyice kaleye yaklaştığını (14,6 m), Ankaragücü’nün ise şansını uzaktan (21.6 m) denediğini söyleyebiliriz.
Galatasaray’ın maç boyu hiç korner kullanmamış olması maçın en garip istatistiği bence. 20 küsur korner kullanıp da gol atılamayan maçları düşündüğümüzde hafif bir tebessüm oluşuyor haliyle.
Atak yönleri
Atak haritasından Galatasaray’ın maç boyu kanatları nasıl aktif kullandığını görebiliyoruz. İki kanattan da eşit sayıda atak girişimi olmuş ancak Belhanda-Feghouli-Mariano üçlüsünün oynadığı sağ kanattaki hücum verimliliği çok daha iyi. Sağda 35 denemenin 9’u başarılı olmuş, solda ise 36’da 5. Teknik kapasitesi ve oyun aklı yüksek bu üç oyuncu özellikle tek top oyununu çok hızlı ve efektif oynayabiliyor. Birbirleriyle de çok iyi anlaşıyorlar ve en önemlisi topu ayağa hızlı oynuyorlar. Bu maçta Mariano ve Feghouli’nin 1’er asist yaptığını da ekleyelim.
Örnek olarak 32.dakikadaki saha dizilişine bakalım. Galatasaray rakip sahada 8 kişi yine. Sadece Maicon ve Marcao yok. Ankaragücü ise 9 kişi ile savunmaya yerleşmiş, dizilişleri de gayet iyi durumda. Sağda Mariano, Belhanda ve Feghouli ‘nin oluşturduğu 3’lü hat yetenek seviyesi olarak ligin standartlarının çok üstünde. Belhanda, Feghouli’nin iyice yakınına girerek rakibin 1’e 2 yakalanmasını sağlamış ve Mariano’nun arkaya attığı top ile hücumda aksiyona geçilmiş.
Pozisyonun devamında Belhanda ile verkaçlarla içeriye giren Feghouli’nin net bir gol vuruş fırsatı yakaladığını görüyoruz.
Bu maçta gözükmese de bu 3’lüden oluşan kanadın defansif anlamda handikaplarının olabileceğini söyleyelim ancak Fatih Terim’in Belhanda ve Feghouli’yi bırakmak istememesinin ardında bu teknik kabiliyet yatıyor açıkçası. Son Sivasspor maçında atmış olduğum “Oyun Zekası” başlığını bu arkadaşlar dolduruyordu. Onyekuru ve Rodrigues’in bu konudaki eksikliklerine de ayrıca vurgu yapmıştım. Rodrigues gitti, Onyekuru ise sezonun 2.yarısına gayet iyi başladı. Attığı goller de ona özgüven katacaktır.
İlk yarının tamamen Galatasaray’ın üstünlüğüyle geçtiğini söyleyebiliriz. Henüz 26.dadikada skorun 3-0’a gelmesi tek taraflı oyunun devam etmesini sağladı. Özellikle kanat organizasyonları çok etkili oldu Galatasaray’ın.
Takımın sahaya nasıl yayıldığını, birbirlerine yakın oynadıklarını bu görüntü üzerinden görelim. Sinan yerine pas oyununa katkı yapacak, nerede durması gerektiğini bilen bir striker ile her şey çok değişecektir. Bu anın devamında sağ kanattan üretilen gol pozisyonunu yukarıda anlatmıştım.
İkinci yarı
Galatasaray maça ikinci yarı da çok iyi başladı ve hemen pozisyonlar üretti. Ancak 4.gol için 15 dakika beklemeleri gerekti. 60. dakikada Onyekuru ile gelen gol, bu sefer de Fernando’nun kaptığı top ile çıkılan hızlı hücumla oldu.
Galatasaray bu pozisyonda da hücumda 5 kişi olmayı başardı, ancak Ankaragücü geride az adamla yakalandı.
Özellikle Badou Ndiaye bence maçın en iyi adamıydı. Bitmek bilmeyen bir enerji koydu sahaya ve son dakikalarda attığı şık gol de onun bu oyununa çok yakıştı.
Ankaragücü ise maç boyunca istediklerini sahaya yansıtamayan, ileride El Kabir’in yokluğunu hisseden, teknik direktör–futbolcu uyumu olmayan bir takımdı. Maalesef onlar için bu maçla ilgili söylenebilecek çok bir şey yok.
Marcao
Yeni transfer Marcao’nun istatistiklerine, karşılaştırma için daha iyi fikir vermesi adına Maicon’un istatistikleriyle birlikte Instat Index verileriyle yakından bakalım;
Marcao ve Maicon’un %94’e %93 başarı oranıyla gayet iyi pas yüzdelerine sahip olduklarını görüyoruz. Marcao’nun sol ayaklı olması özellikle defanstan çıkışların daha dengeli yapılabilmesini sağlayacaktır. Stoperde sol ayaklı birinin olması meselesinin Fatih Terim için ciddi bir kriter olduğunu biliyoruz.
Marcao, Maicon’a göre 7 daha fazla ikili mücadeleye girmiş, buna rağmen başarı yüzdeleri neredeyse aynı (%78’e %82).
Hava topu ve yerden kayarak top alma (tackle) sayılarında ise çok ciddi bir fark var. Marcao, hava topu mücadelelerinde gayet başarılı olmuş ve 10 mücadelenin 7’sinden başarılı ayrılmış. Maicon ise sadece 2’de 1.
Marcao ’nun tackle sayısı 0, adam yere yatmadan maçı tamamlamış neredeyse. Maicon’un 7 müdahalesinin 6’sı başarılı.
Tabi ki bu verilerle yorum yapmak çok doğru değil. Elimizde sadece bir, o da neredeyse tamamının rakip sahada oynandığı maç var. Ancak Marcao için ilk izlenimler pozitif. Kendine güvenli ve soğukkanlı gözüktü. Topla 2 dripling denemesi oldu, hava toplarında iyidi, ayağı düzgün. Ancak pozisyon bilgisi olarak bize fikir verecek bir maç olmadı açıkçası.
Son söz
Galatasaray’ın yine bir hayli çalkantılı bir transfer dönemi geçirdiği bu günlerde sezonun ikinci yarısına galibiyet alarak moralli girmesi çok önemliydi. Üstelik bunu 6-0 ‘lık bir skorla yaptılar. Fatih Terim’in 1 maç sonra takımının başına dönmesi de şüphesiz takımı pozitif etkileyecektir.
İlk yarının son maç yazısına aşağıdaki paragrafı eklemiştim;
“Bu dönemdeki hatalardan çok iyi ders çıkartılması gerekiyor. Başta yönetim, ardından Fatih Terim ve ekibi, sağlık ve fizyoterapist ekibi, psikolojik performans danışmanları, herkesin şapkayı önüne koyup hatalardan ders çıkartabilmeleri için güzel bir yeni yıl ara dönemi bulunuyor. Umarım iyi çıktılar üretebilirler.”
Bir maçta tabi ki net yorum yapabilmek güç ancak özellikle fizik gücü olarak takımın ileriye gitmiş olduğu görülüyor. 15-20 gün içerisinde fizik gücünün daha da ileriye gideceğini düşünüyorum ki bunu maç sonu röportajında Hasan Şaş da söyledi zaten. İtalyan kondisyoner Alberto Bartali’nin katkısını gözlemlemeye devam edeceğiz. Geri kalan maddeler için ise biraz zamana ihtiyaç var.
Kısaca transfer konusuna da değinelim. Ozan Kabak’ın ayrılışı ve özellikle Serdar Aziz’in kadro dışı bırakılmasının ciddi yankıları oldu biliyorsunuz. Defansa Marcao ve Semih takviyeleri yapıldı. Ancak Gomis ve Eren’in yerine doldurulması gereken santrafor (striker) mevkisi hala boş. Buraya iki transfer yapılması gerektiğini milyon birinci kez tekrar yazalım. Takımın şampiyonluk yarışında çehresini değiştirecek arkadaşlar aranıyor…
Gelelim Ankaragücü’ne. Oynadıkları son 7 lig maçında sadece 1 puan alabildiler. Yönetim ve maddi konularda oldukça sıkıntılı bir süreçten geçiyorlar. Hocalarını iki kere değiştirdikleri gibi şimdi de maddi nedenlerden ötürü eldeki futbolcuların sözleşmelerini tek taraflı fesh etme tehdidiyle karşı karşıyalar. Ciddi anlamda tepe taklak olacaklar gibi duruyor ancak umarım ligteki tek başkent takımı bu sıkıntılı dönemi atlatabilir.