La Liga’nın 13.haftasında Atletico Madrid ile Barcelona, Wanda Metropolitana’da karşı karşıya geldi. Diego Costa ve Dembele’nin karşılıklı golleriyle maç 1-1 sona erdi.
Atletico Madrid alıştığımız üzere 4-4-2 dizilişiyle sahada yer aldı. Hücumda Koke ve Lemar’ın merkeze yakın oynamasıyla orta sahada üstünlük kurmaya çalıştılar. Filipe Luis ve Arias’ın bindirmeleriyle hücumda genişliği sağlayıp, ortalarla şans üretmeye çalıştılar. Ancak, duran toplar dışında önemli bir şans yaratamadılar.
Savunmada ise karşı baskı ve derin savunma ile Barcelona’nın üretken olmasını engellemeye çalıştılar. Godin ve Gimenez gibi Atletico Madrid sisteminin temel iki taşı yoktu ancak, Savic-Lucas ikilisi gayet iyi bir maç çıkarttılar.
Barcelona geçen sezon onlara yenilmezlik serisi getirten 4-4-2 ile sahada yer aldı. Valverde, Barcelona geleneği olan 4-3-3 sisteminden bir kez daha vazgeçti. Barcelona her zaman olduğu gibi topa daha çok sahip oldu. Top kaybından sonra yapılan karşı baskı ile Atletico Madrid’in çıkmasını engelledi. Bu sayede atak sürekliliği kazanmış oldu.
Hücumda ise Barcelona kötü bir maç çıkarttı. Sadece 2 isabetli şut çekebildi. Atletico’nun derin savunmasının kilidini aşmakta çok zorlandılar. Hücum organizasyonun dışına çıktılar. Messi’nin driplinglerine bağlı kaldılar.
Şutla bitirilen ataklar da Atletico Madrid 3 hücum (%5), Barcelona 8 hücum (%10) ile çok etkisiz kaldılar. Beklentilerin çok altında bir maç oldu.
Problem yaratma
Atletico Madrid rakibine problem yaratarak oynadı. Bu oyun kimse için sürpriz değil. Ancak, Atletico Madrid savunma safhasında mesafeleri çok kısaltan bir takım. Hatlar arası mesafeler 20-25 metreye kadar düşüyor. Böyle bir savunmaya karşı her takım çok zorlanır. Barcelona’da farklı değildi.
Atletico Madrid 34 başarılı top keserken, Barcelona 16 top kesebildi. Pas aralarına bakacak olursak Atletico Madrid 53 pas arası yaparken, Barcelona 36 pas arası yapabildi. Bu rakamlar Atletico Madrid’in derin savunmayı ne kadar etkili yapabildiğini gösteriyor.
Çözüm
Barcelona geleneğinde sahada problem yaratan takımlara karşı çözüm bulmak var. Atletico Madrid sürekli problemler yaratan bir takım. Barcelona’da ise bu problemin çözümü var. Topu hızlı çevirerek, sağdan-sola, soldan-sağa sürekli topu gezdirerek bu çözümü bulabiliyorsunuz. Atletico Madrid’in de Barcelona karşısında sürekli zorlanmasının sebebi de bu.
Bu maçta Barcelona topu iyi kullanmadı. Oyunları kompakt bir takımı açabilmek için yeterli düzeyde değildi. Valverde döneminin en büyük eksilerinden bir düşük tempo bir kez daha görüldü. Son 15 dakika pas temposu yükseldi, Barcelona hızlı çözüm aramaya başladı ve Dembele ile eşitliği sağladılar. Bu düşük tempoda Barcelona zorlanıyor. Ne zaman pas temposu artıp, pas opsiyonları artınca Barcelona çok etkili olabiliyor. Örnek olarak El Clasico’nun ilk 30 dakikası ve son 15 dakika bu farkı çok iyi gösteriyor.
Barcelona topu iyi kullanamasa da sürekli topa sahip olarak ve karşı baskı yaparak Atletico Madrid’i çıkartmadı. Yedikleri golde köşe vuruşunda markaj hatası sonrası oldu. Akan oyunda Atletico Madrid’e karşı iyi savunma yaptılar.
Özellikle ilk yarıda karşı baskının etkisini görebiliriz. İkinci yarıda ise Barcelona topa daha çok sahip oldu. Böylelikle rakibine zaman ve alan bırakmadı.
Maçın oyuncusu
Messi maç boyunca sürekli rakibin kilidini açmak için çabaladı. Anahtar pasları, driplingleri ile sürekli tehdit oldu. Dembele’nin golünde de dripling ile rakip savunmayı üzerine çekip Dembele’ye alan yaratı ve golü attırdı.
Sonuç
Maç izleyenler için kötü diyebileceğimiz seviyedeydi. İki takımda en iyi performanslarını ortaya koyamadı. Maç sonucunda Barcelona zirveyi Sevilla’ya bıraktı. Sevilla ne kadar dayanır tam bilemiyorum ancak şampiyonluk yarışı Barcelona ile Atletico Madrid arasında geçecek gibi gözüküyor.
Barcelona için iyi bir oyun değildi ona rağmen alınan bir puan bir kazanç olarak görülebilir. Atletico Madrid ise 3 puanı alması gereken bir maçı kaybetti. Atletico Madrid savunması hiç olmadığı kadar kırılgan bir dönemden geçiyor.