Birbiri ile komşu olmayan ya da aralarında siyasi veya tarihi bir rekabet bulunan ülkeler (ya da bu ülkelerde forma giyen azınlık futbolcular) arasındaki mücadele daima ilgi çekici olmuştur. Birbiri ile savaş meydanlarında yenişemeyen, birbirlerine karşı hâkimiyet sağlayamayan ülkelerin bu mücadelelerini spor müsabakalarına taşımaları da çokça vuku bulmuştur. Bu yazı serisinin ilkinde Falkland Savaşı’nda İngilizlere kaybeden Arjantinli futbolcuların 86’daki motivasyonundan bahsetmiştik. Bu yazıdaki kahramanlarımızdan birisi yine Arjantin ancak bu versiyonda rekabet sportif sınırlar içerisinde kalıyor. Hikâyenin diğer kahramanı ise tabii ki belalıları Almanya…
Hikâyemizdeki ilk karşılaşma 1958 Dünya Kupası’na dayanıyor. Bir önceki Dünya Kupası’nda “Sihirli” Macarları mucizevi bir biçimde yenerek kupayı kazanan Almanya, 1958’e daha yüksek bir özgüvenle katılmıştı. 1 numaralı grupta Arjantin, Kuzey İrlanda ve Çekoslovakya ile yer alan Almanya’da son şampiyon olarak beklentiler yüksekti. Arjantin de son (1957) Copa Amerika şampiyonu olarak geldiği turnuvada kupanın peşindeydi. Ancak Copa Amerika sonrası takımın önemli oyuncularından Humberto Maschio, Antonio Angelillo ve Omar Sivori İtalya Ligi’ne transfer olmuşlardı ve milli takıma davet edilmemişlerdi. İsveç 58’ İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra üçüncü turnuvaydı ancak Arjantin Brezilya 50’ ve İsviçre 54’e katılmamıştı. Avrupa’da futbolun nasıl bir şekil aldığından, oyunun ne kadar hızlandığından o günün şartları dahilinde haberdar değillerdi. Grubun açılış maçı Arjantin ile Almanya arasında oynandı. Dakikalar henüz 2’yi gösterdiğinde Omar Corbatta’nın golüyle Arjantin 1-0 öne geçiyordu. Yarım saat sonra Helmut Rahn eşitliği sağladı. Uwe Seeler’in 40.dakikada kaydettiği golle Almanlar soyunma odasına 2-1 önde girdiler. Helmut Rahn’ın bir gol daha kaydettiği maç 3-1 Almanların lehine sonuçlandı. Arjantin açısından belki de tarihinin en kötü Dünya Kupası olarak hafızalara kazınan turnuvada diğer grup maçlarında Kuzey İrlanda’yı 3-1 yenen Arjantin Çekoslovakya’ya 6-1 kaybetti. Çeyrek finalde Yugoslavya’yı 1-0 geçen Almanlar yarı finalde ev sahibine kaybederek üçüncülük maçında Fransa ile karşı karşıya geldi. 6-3’lük Fransa galibiyeti Almanya için turnuva dördüncülüğü anlamına geliyordu.
1986-MEKSİKA
Dünya futbolu çok sayıda iyi, çoktan bir miktar az kadar da çok iyi futbolcu görmüştür. Maç kazandıran, takımını taşıyan, şampiyonluk kazandıran çok futbolcu olsa da bunlardan çok çok azı ‘özel’ olabilmiştir. Bu en özellerden birisi de –kimileri için en özeli- hiç şüphesiz Diego Armando Maradona’dır. Kaptan olarak geldiği turnuvada takımının en büyük umuduydu Maradona. Grupta çıktıkları ilk maçta Güney Kore’ye 2 gol atan Maradona turnuvaya güzel bir başlangıç yapıyordu. İkinci maçta son şampiyon İtalya ile berabere kalan Arjantin Bulgaristan’ı da 2-0 ile geçerek grubu lider tamamladı. Son 16’da Uruguay’ı 1-0 geçen Tangocular çeyrek finalde İngilizlerin rakibi oldular. Dünya kupaları tarihinin en unutulmaz maçlarından birine sahne olan oyunda, Maradona, biri “Tanrı’nın Eli”, biri de FIFA tarafından dünya kupaları tarihinin en güzel golü seçilen golüyle İngilizleri evine yollarken Arjantin de yarı finalde Belçika ile karşı karşıya geldi. Maradona’nın iki golü Arjantin için final anlamına geliyordu.
Finalin diğer takımı Batı Almanya ise son 16’da Fas’ı, çeyrek finalde ev sahibi Meksika’yı geçerek yarı finalde Fransa ile karşılaştı. Brehme ve Völler’in golleriyle 2-0’lık skorla finaldeydi. 23 ve 55. dakikalarda gelen gollerle 2-0 geriye düşen Almanya 74’te Rummenige, 80’de Völler ile skora denge getirse de 83’te sahneye çıkan Burruchaga kupayı Arjantin’e getirdi. Bu maç hala Arjantin’in Dünya Kupaları tarihinde Almanya’ya karşı aldığı ilk ve tek galibiyet olma özelliğini koruyor.
1990-İTALYA
En güzel turnuvalardan biri olarak hatırlanan turnuvada Batı Almanya; Yugoslavya, Kolombiya ve Birleşik Arap Emirlikleri ile karılaştığı gruplardan Kolombiya beraberliği ile beş puanla lider olarak son 16’da Hollanda ile karşı karşıya geldi. Maça 20’li dakikalarda Rijkaard ve Völler arasında yaşanan damga vurdu. Völler’e yaptığı faul sonrası uslu durmayan Rijkaard önce Völler’i oyundan attırdı sonra Völler’e ulaştırdığı tükürüğüyle kendi de oyundan atıldı. Klinsmann ve Brehme’nin gollerine karşı Koeman’ın penaltısı yetersiz kalırken Almanya yarı finale yükselen taraf oldu. Yarı finalde İngiltere’yi eleyen Almanya finalde 86’nın rövanşı için Arjantin’in karşısındaydı.
Finalin diğer ismi Arjantin ise Kamerun, Romanya ve Sovyetler Birliği ile yer aldığı B Grubu’na Kamerun yenilgisi ile başlayarak herkesi şaşırtmıştı. Son yarım saate girildiğinde Caniggia yapılan faul sonrasında Kana-Biyik’ın gördüğü kırmızı kart Arjantinlileri ümitlendirse de çok geçmeden Omam-Biyik’in attığı enteresan golle Kamerun öne geçen taraf oldu. Son dakikada Caniggia’nın maruz kaldığı çelmeler silsilesinde son darbeyi vuran Benjamin Massing’in de kırmızı kart görmesiyle Kamerun maçı 9 kişi ve 1-0 galip tamamlıyordu. Grubun ikinci maçında Sovyetler Birliği’ni 2-0 ile geçen Arjnatin son maçta Romanya karşısındaydı. 1-1 sona eren karşılaşmanın ardından Arjantin 4 takımlı gruptan ancak 3. olarak çıkabilmişti. Son 16’da rakip Brezilya olmuştu. Maça Brezilya oldukça hızlı başlarken hem direkler hem de Goygcochea gole izin vermiyordu. İlk yarı açık ara Brezilya üstünlüğü ile geçilse de iki taraf da gol bulamadı ve ilk yarı 0-0 sona erdi. İkinci yarıya iyi başlayan tarafa yine Brezilya idi ancak kalede adeta bir rüyayı yaşayan Goycochea vardı ve gol yemeye hiç niyeti yoktu. Hem River Plate hem de milli takımda arkasında beklediği Pumpido grubun ikinci maçında sakatlanmış ve yerini ona bırakmıştı. Eline geçen bu fırsatı kaçırmaya hiç niyeti yoktu Goycochea’nın. Eldivenlerin de maçın da hakkını veriyordu ve direkler de hala onun tarafındaydı. Bitime 10 dakika kala Maradona’nın Brezilya savunmasını yararak taşıdığı topta Taffarel ile karşı karşıya kalan Caniggia topu ağlarla buluştururken Brezilya’yı evine yolluyordu.
Çeyrek finalde karşılarındaki rakip Yugoslavya’ydı. Ancak Arjantin hiç iyi sinyaller vermiyordu. Grubun ilk maçında ciddiye almadıkları Kamerun’a yenildiler. İkinci maçta zayıf rakip Sovyetler karşısında rahat kazandılar. Son maçta Romanya karşısında da üstün oynayan taraf değillerdi. Brezilya maçının kahramanı ise kaleci Goycochea’ydı. Yugoslavya maçı da Arjantin açısından oldukça sıkıntılı başladı. Sağlı sollu ataklarla rakibini yoran taraf Yugoslavya’ydı. İlk yarım saatin sonunda 10 kişi kalan Yugoslavya maç boyu oyuna ortaklığını sürdürse de normal süre 0-0 sona erdi. Uzatmalarda Arjantin’in iptal edilen golü dışında pek bir şey yaşanmayınca penaltılara geçildi. Serrizuela’nın penaltısı sessizliği bozdu. Yugoslavya için topun başına gelen isim Stojkovic’ti. Direkler bir kez daha iş başındaydı. Stojkovic penaltıdan yararlanamadı. İkini penaltıları Burruchaga ve Prosinecki karşılıklı gole çevirdiler. Arjantin adına penaltıdan yaralanamayan Maradona büyük bir hayal kırıklığı yaşarken Yugoslavlar Savicevic ile avantajı ele geçirdiler. Dördüncü penaltıda Troglio’nun da topu direğe nişanlamasından sonra Yugoslavya büyük bir avantaja sahipti ancak topun başına gelen Brnovic kaleci Goycochea’yı geçemedi. Dezotti Arjantin adına son penaltıyı gole çevirdi. Hadzibegic’in kullandığı son penaltıyı da çıkaran Goycochea Arjantin’i Napoli’ye, yarı finale taşıyan isim oldu.
Yarı finalde Arjantin’in rakibi ev sahibi İtalya’ydı. Maça ev sahipliği yapacak stadyum ise Napoli’nin San Paolo’suydu. Maradona Napoli taraftarlarına çağrıda bulundu: “Yılın 364 günü size arkasını dönen İtalya’yı değil, her zaman yanınızda olan Maradona’yı destekleyin.”
Bu çağrı fanatik ve İtalya karşıtı bir kısım Napoli taraftarlarında karşılık bulsa da ev sahibi, ev sahipliği avantajını kaybetmemişti. A Grubu’nu lider tamamlayan İtalya’da Schillaci rüzgarı esiyordu ve turnuvanın hiç şüphesiz en dikkat çeken isimlerinden biri de o olmuştu. Baggio ile yakaladıkları uyum baş döndürüyordu. A Grubu’nu gol yemeden üçte üç ile tamamlayan Gök mavililer son 16’da Uruguay’ı 2-0, çeyrek finalde de İrlanda Cumhuriyeti’ni de 1-0 ile geçerek gelmişti yarı finale…
Yarı finale de oldukça iyi başlayan İtalyanlar Schillaci ile öne geçti. Son yarım saate girildikten az bir zaman sonra İtalya kalecisi Zenga ile savunma arasında yaşanan anlaşmazlıktan faydalanan Caniggia topu ağlarla buluşturdu. Maçın sonucunu bir kez daha penaltılar belirleyecekti. Karşılıklı gole çevrilen üçer penaltıdan sonra Donadoni Goycochea’yı geçemedi. Maradona Arjantin adına dördüncü penaltıyı gole çevirirken Serena da Donadoni’nin kaderini paylaşıyordu. Ev sahibini dışarda bırakan Arjantin finalde Almanya ile karşılaşacaktı.
Arjantin finale en önemli yıldızlarından biri olan Caniggia olmadan çıkacaktı. İtalya maçında gördüğü sarı kartla cezalı duruma düşen Caniggia, finalde tribündeydi. Maç oldukça sıkıcı geçiyordu. Almanya birkaç cılız fırsattan yararlanamamıştı. Turnuvanın başından beri topu orta sahadan ileri taşımakta güçlük çeken Arjantin ise Caniggia’nın yokluğunda oldukça zor durumdaydı. Oyun bu seyirde devam ederken 65. dakikada oyundan atılan Pedro Monzon Dünya Kupası tarihinde finalde kırmızı kart gören ilk futbolcu olarak Arjantin’i 10 kişi bıraktı. Arjantin artık bir an önce penaltılara geçmek istiyor gibiydi. Bitime beş dakika çalan düdük bütün olanları bozmuştu. Batı Almanya’da penaltı noktasına gelen Brehme, turnuvanın Arjantin adına kurtarıcısı olan Goycochea’yı geçerken Arjantin adına umutlar tükenmişti. Batı Almanya, Batı Almanya olarak katıldığı son turnuvada kupaya uzanırken, finalde akıllarda kalan en net görüntü seremoni yapılırken göz yaşlarını tutamayan Maradona oldu.
2006-ALMANYA
2002 Dünya Kupası’nda finalde Brezilya’ya kaybeden Almanya, 2004’te gruptan çıkamayarak kadrodaki yaşlanmanın vardığı tehlikeli noktayı ilan etmişti. Ev sahipliği yapılacak turnuvadan önce yine de umutlulardı çünkü Almanlar gerçek bir turnuva takımıydı.
Ev sahibi olarak, Ekvador, Kosta Rika ve Polonya ile A Grubu’nda yer alan Almanya, turnuvanın açılış maçında Kosta Rika ile karşı karşıya geldi. Defanstan seken topu takip eden Lahm, sağlı sollu hamlelerle ceza sahasına girerken sağ ayağıyla yaptığı vuruş Dünya Kupaları tarihinin en güzel açılış gollerinden birini kaydetti. Grupta üçte üç yaparak son 16’ya kalan Almanya İsveç’i 2-0’la geçerek çeyrek finale kaldı.
Eşleşmenin diğer ekibi Arjantin C Grubu’nu Hollanda’nın önünde lider tamamladı. Son 16’da Meksika’yı eleyen Arjantin turnuvalardaki kadim belalısı Almanya’nın rakibi oldu.
Berlin’de oynanan maçın 90 dakikası Klose ve Ayala’nın karşılıklı golleriyle 1-1 sona erdi. Uzatmalar da aynı skorla geçilince kazananı penaltılar belirlerdi. Penaltıları 4-2 kazanan Almanya bir kez daha üst turdaydı ancak ev sahibinin yolculuğu da burada sonlanacaktı. Müstakbel şampiyon İtalya uzatmalarda kaydettiği iki golle finale kalan taraf oldu.
2010- GÜNEY AFRİKA
Afrika’da düzenlenen ilk Dünya Kupası olması hasebiyle oldukça ilgi çeken 2010, şarkısıyla, vuvuzelasıyla unutulmaz bir Dünya Kupası olacaktı. B Grubu’nu 9 puanla lider tamamlayan Arjantin, son 16’da Meksika ile karşı karşıya geldi. Turnuva öncesi açık favorilerden biri olarak görülen Arjantin, son 16’da Meksika’yı da geride bırakırken çeyrek finalde rakip uzatmalı belalıları Almanya’ydı.
Euro 2008’de finale kadar oynadıkları futbol ile takdir toplayan Almanya, Dünya Kupası’nda Gana, Sırbistan ve Avustralya ile aynı grupta yer aldı. İlk maçta Avustralya’yı rahat geçen Almanlar, ikinci maçta Sırbistan’a kaybetseler de oynadıkları futbol ilgi çekiciydi. Oldukça gençleşen kadrosuyla sahanın her yerinde baskı yapan, topu kazandığında da bütün elementleriyle rakip kaleye yönelen oyun heyecan vericiydi. Grubun son maçında Gana’ya karşı aranan gol, altın çocuk Mesut’tan gelmişti. Altı puanla bir üst tura çıkan Almanya, son 16’da İngiltere’yi 4-1 ile geçti. Geçti geçmesine ama maçtaki bir pozisyon uzun süre tartışmalara konu oldu. Klose ve Podolski ile 2-0 öne geçen Almanya’ya karşı İngilizler, skoru 2-1’e getirmişti. Yayın üzerinde topu Almanya kalesine gönderen Lampard’ın topu çizgiyi şüpheye mahal vermeyecek şekilde çizgiyi geçmesine rağmen, hakem golü vermedi. İngilizler itiraz ederken Neuer topu alıp oyunu başlatmıştı. İtirazlar devam ederken pozisyonun tekrarı stadyumun ekranlarında dönerken, İngiliz futbolcular Uruguaylı hakeme ekranı işaret ediyordu. Kafasını kaldırıp ekrana bakan hakem, pozisyonu net bir biçimde görse de kararında bir değişikliğe gitmedi. Maçı 4-1 kaybeden İngilizler hakeme tepkiliyken, Almanlar 1966’nın rövanşı olarak görüyorlardı.
Çeyrek finalde Arjantin ile Almanya karşı karşıya geldi. Maça erken bir gol ile başlayan Almanya, ikinci yarı üzerine gelen Arjantin’ini kontralarla 4-0 mağlup etti. Bu yenilgi Arjantin’in 1974’ten beri yaşadığı en büyük hezimetti. Yarı finalde İspanya ile karşılaşan Almanya, 2008’in rövanşını almayı umsa da Puyol Almanları Uruguay maçına yollarken, takımını finale taşıdı.
2014- BREZİLYA
Futbol ülkesi Brezilya’da yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının büyük tepkileri altında başladı 2014 Dünya Kupası. Arjantin grubunu yine dokuz puanla lider tamamlayarak çıktı bir üst tura. Sırasıyla İsviçre ve Belçika’yı geçen Arjantin, yarı finalde Hollanda’yı penaltılarla geçmişti. Çeyrek finalde son dakikada kaleci değiştirerek Kosta Rika’yı eleyen müzmin penaltı mağduru Hollandalılar, bir turnuvaya daha penaltılarla veda ederken, Arjantin en büyük rakiplerinden biri olan Brezilya’da finaldeydi.
Almanya; Gana, ABD ve Portekiz’in bulunduğu G grubunu Gana beraberliği ve iki galibiyetle lider tamamladı. Son 16’da Cezayir karşısında zorlanan Almanya, çeyrek finalde Fransa’yı eleyerek yarı finalde ev sahibi Brezilya’nın rakibi oldu. Dünya Kupası coşkusuyla yanıp tutuşan Brezilya’nın evinde Dünya Kupası şampiyonu olma hayalleri kabusa dönüştü. Kimse ne olduğunu anlamadan skor ilk yarım saatte 5-0’a geldi. İkinci yarıda da Brezilya için hiçbir umut yoktu. Almanya final biletini 7-1 ile aldı.
İki sevdalı bu sefer finalde karşı karşıya geldi. Arjantin için hem uzun yıllardır kurdukları düşleri gerçek olabilir hem de Messi Dünya Kupası kazanarak herkesi susturabilirdi. Bu final Almanya için de ciddi bir önem arz ediyordu. Euro 2000 hezimetinden sonra başlattıkları “Altyapı Projesi” kendini oyun olarak ispatlamışken bir de Dünya Kupası hiç fena olmazdı. Finale damgasını vuran ne Messi ne herhangi bir Alman oldu. Finalin kilit adamı tartışmasız Higuain’di. Onun yanında uzatmalarda skoru 1-0’a getirip Dünya Kupası’nı Almanya’ya getiren Götze ancak yan rol olabilirdi. Arjantin, Maradona’dan bu yana hayalini kurduğu başarıyı elde edemezken, Almanya’nın kadrosunda Klose dışındaki bütün futbolcular Altyapı Projesi’nden geçmiş futbolculardı.
2018’de Almanya’nın elenmesiyle Arjantinliler bu sefer “O sene bu sene” dedilerse de yolculukları pek uzun sürmedi…