Aslında Liverpool için sezon son derece kötü başlamıştı.6 sezondur takımın başında olan Gérard Houllier görevden ayrılmış, Houllier’in geldiği yıldan beri her sezon takımın en golcü ismi olan Michael Owen ise takımdan ayrılarak yeteneklerini bir sezonluğuna Madrid’e taşımıştı.
Takımın başına Valencia ile 3 senede 3 kupa kazanan genç teknik adam Rafael Benítez getirilmiş, Fernando Morientes, Xabi Alonso, Djibril Cissé ve bir kaç isim daha £40.000.000 civarında bir para verilerek kadroya eklenmişti.
Sezon 10 Ağustos’daki Şampiyonlar Ligi eleme maçıyla başlayacaktı ve rakip Avusturya’nın son şampiyonu Grazer AK’di.Kağıt üzerinde kolay bir rakip gibi gözüken Grazer AK ilk maçta bu beklentileri yerine getirmiş ve Liverpool Gerrard’ın 2 golüyle sahadan galip ayrılmıştı, 2 hafta sonra oynanan rövanşta ise Grazer AK, Anfield Road’ta Mario Tokić’in enfes golüyle maçı 1-0 galip tamamlasada yoluna UEFA Kupası’nda devam etmek zordunda kalacak, Liverpool için ise İstanbul’da bitecek peri masalı başlayacaktı.
Grup kuralarının çekilmesinin ardından Liverpool, Monaco, Bayer Leverkusen ve şu anda o günlerini mumla arayan Valerón’lu Tristán’lı Deportivo La Coruna A Grubu’nda yer aldı.
Zorlu geçen grup aşamasında, Liverpool son maçın 80 ve 86. dakikalarında attığı 2 gol ile Olympiacos’u 3-1 mağlup etmiş ve güç belada olsa adını son 16 takım arasına adına yazdırmış ve rakibi Alman temsilcisi Bayer Leverkusen olmuştu.
İlk maç 22 Şubat’ta Anfield Road’da oynandı, maçın son dakikalarına 2-0 Liverpool üstünlüğüyle girilmişti ve herkes maçın bu şekilde biteceğini düşünüyordu, ancak önce 90+2. dakikada Hamann’ın frikik golüyle farkı üçe çıkarttı Liverpool, bir dakika sonra ise Dudek’in hatası sonucu França’nın golüne engel olamadı ve maç 3-1 sona erdi, Alman ekibi ise Leverkusen‘e bu son dakika golünün vermiş olduğu az da olsa bir umutla dönüyordu.Ancak rövanştada aynı tarifeyi uygulayan Liverpool sahadan yine 3-1 lik galibiyetle ayrılıyor ve adını çeyrek finale yazdırıyordu.
Çeyrek finalde nispeten daha zor bir kura çeken Liverpool, İtalyan devi Juventus ile eşleşmişti ve yine ilk maçı Anfield Road’da oynayacaktı.İlk maça etkili başlayan Liverpool 10 ve 25. dakikada Sami Hyypiä ve Luis Garcia’nın golleriyle 2-0 öne geçmiş, 63. Dakikada ise Cannavaro’nun attığı golle maç 2-1 son bulmuştu.13 Nisan’daki rövanşta ise Stadio delle Alpi’de Juventus’a yemeden atacağı tek gol yetiyordu ancak bu golü bir türlü bulamayan Juventus Devler Ligi’ne bu aşamada veda ederken Liverpool’un İstanbul hedefine sadece bir adım kalıyordu ve bu kez rakip bir başka İngiliz devi Chelsea’ydi.
Mourinho önderliğindeki Chelsea ilk maçta Liverpool’u evinde ağırlayacaktı ve Liverpool’un bu ilk maçtaki amacı evine avantajlı bir skorla dönmekti, Stamford Bridge’deki ilk maç başladığı gibi biterken Liverpool Londra’dan istediğini alarak dönüyordu.3 Mayıs’ta oynanan rövanşta ise Liverpool bu sezon son kez Şampiyonlar Ligi formasıyla Anfield Road’a çıkıyordu.Maça hızlı başlayan Liverpool henüz 4. Dakikada girdiği pozisyonda golü buldu ve öne geçti,Baros’un Cech’le karşı karşıya kalmasının ardından yaşanan pozisyonda top Luis Garcia’nın önünde kaldı ve Luis Garcia’nın boş kaleye yolladığı topa Gallas müdahele etti ve topu çıkardı ancak hakem topun çizgiyi geçtiğine hükmetti ve golü verdi, kalan dakikalarda başka gol olmayınca Liverpool maçı 1-0 kazanarak İstanbul’un yolunu tutarken Abramovich ise bu kupayı kazanmak için 7 sene daha beklemek zorunda kalacaktı.
Liverpool bu galibiyetle birlikte Avrupa’nın bir numaralı kupasında 6. kez finale çıkıyordu ki, bundan önceki çıktıkları son final maalesef futboldan çok Heysel Faciası ile hatırlanan meşhur 1985 Juventus-Liverpool finaliydi.Daha önce çıktığı beş finalin dördünü kazanan Liverpool artık rakibini bekliyordu.
4 Mayıs’ta Hollanda’da oynanan rövanş maçına Milan ilk maçta aldığı 2-0 lık skorun avantajıyla çıkıyordu, ancak 2. maçın normal süresi 2-0 PSV Eindhoven üstünlüğüyle bittiğinde şartlar yeniden eşitti, oynanan iki uzatma devresi sonucu maçta iki gol daha çıktı ve Milan maçı 3-1 kaybetse de bugün bile hala tartışılan ve kaldırılması gündemde olan deplasman golü kuralının verdiği avantajla İstanbul’a giden 2. takım olmaya hak kazandı.
Leeds United-Galatasaray maçının ardından İstanbul’a bir İngiliz takımının gelecek olması nedeniyle maç öncesi çok sıkı güvenlik tedbirleri alındı, neyse ki korkulan olmadı ve İngiliz taraftarlar unutamayacakları bir gece geçirdiler.70 bin taraftar stada gelmiş, milyonlarca insan televizyonlarına kitlenmiş ve o ilk düdüğü bekliyordu.
Carlo Ancelotti’nin ilk 11’i Dida, Cafu, Stam, Nesta, Maldini, Pirlo, Seedorf, Gattuso, Kaka, Schevchenko, Crespo şeklindeydi.
Liverpool ise sahaya Dudek, Finnan, Carragher, Hyppia, Traore, Xabi Alonso, Luis Garcia, Gerrard, Riise, Kewell, Baros 11’i ile çıktı.Maçın hakemi ise İspanyol Mejuto Gonzalez’di.
Milan kendisine uğur getirdiğine inandığı beyaz formasıyla sahaya çıkıyordu ve maça da çok hızlı başlamıştı, henüz ilk dakikada efsane kaptan Maldini’nin attığı yarım vole golüyle 1-0 öne geçmişti İtalyanlar.Bu golün ardından Milan yüklenmeye devam ediyordu ve şok olan Liverpool’da Benitez çok erken bir müdaheleyle 23. dakika da sonradan yolu Türkiye’ye de düşecek olan Kewell’ın yerine maçı çevirecek isimlerden olacak Smicer’i oyuna almıştı.Liverpool bu değişikliğin ardından oyunu biraz daha dengelese de Hernan Crespo’yu tutamamıştı ve Crespo ilk yarının son 6 dakikasında attığı iki golle ilk yarının skorunu 3-0 olarak belirlemişti.İlk devrenin bitmesinin ardından Milan taraftarları beyaz formanında verdiği uğurla maçın şimdiden bittiğini düşünerek kutlamalara başlamıştı bile, hatta maçın yorumcusu Fatih Terim bile ilk yarının ardından hiçbir İtalyan takımının 3-0’dan maç vermeyeceğini söylemişti.
Liverpool cephesinde ise çoğu kişi umudunu kaybetmesine rağmen umudunu kaybetmeyenlerden biri Valencia’nın başında kaybettiği finalin acısını çıkarmaya kararlı olan Rafa Benitez’di ve devre arasında takımına yaptığı konuşma ile bizlere 2. Yarıda çok daha farklı bir Liverpool izletti.2. yarıya arzulu ve baskılı başlayan Liverpool 54. Dakikada Riise’nin ortasında kafa vuruışuyla golü atan kaptan Gerrard ile farkı ikiye indirdi, futbolla ilgilenen herkes golden sonraki 5-6 dakikalık bölümün ne kadar önemli olduğunu söyler ve bunun doğruluğunu burada da görmüştük.Gerrard’ın golünün 2 dakika sonrasında sonradan oyuna giren Çek futbolcu Vladimir Smicer ceza sahası dışından vurduğu şutla Dida’yı avladı ve farkı bire indirdi.
Bu golden yalnızca 4 dakika sonra Gattuso’yla Gerrard arasındaki mücadelede Gerrard’ın düşürülmesi ya da kendini yere atmasıyla birlikte kazanılan penaltıda topun gerisine şu anda dünyanın en iyi orta saha oyuncuları arasında gösterilen İspanyol Xabi Alonso geldi.Yaptığı penaltı vuruşunda Dida köşeyi doğru tahmin edip topu çelsede dönen topa bir kez daha vuran İspanyol skora dengeyi getirdi ve maçın normal süresi 3-3 sona erdi.
30 dakikalık uzatma devresinde ise iki takımda planlarını gol yememek üzerine kurduğu için bu 30 dakikalık bölümde kayda değer yalnızca bir pozisyon çıktı, bu pozisyonda ise Shevchenko, Almeida vari bir şekilde golü kaçırdı ve maç penaltılara gitti.
Seri penaltı atışlarında ilk olarak topun başına gelen Serginho kötü bir penaltı vuruşu yaparak topu dışarı yolladı, Liverpool’da ise ilk penaltıyı deneyimli orta saha oyuncusu Dietmar Hamann gole çevirdi, Dida yine doğru köşeyi tahmin etmiş ancak topu çıkartamamıştı, Milan 2. penaltısını şimdilerin başbakan lakaplı futbolcusu Pirlo ile kullandı ancak maçın kahramanı Dudek gole izin vermedi, ardından Cisse attığı penaltıyla durumu 2-0a getirdi, Milan adına ilk gole çevirilen penaltıda Jon Dahl Tomasson’un imzası vardı, ardından John Arne Riise’nin penaltısını Dida direk dibinden alınca Milan taraftarı 4. penaltılardan önce umutlandı, ardından topun başına geçen şimdilerin kayıp süper yıldızı Kaka topu ve kaleciyi ters köşeye yolladı, ancak maçında yıldızlarından olan Smicer penaltı atışında da hata yapmadı ve son penaltılar öncesi skoru 3-2 ye getirdi, Milan’ın son penaltısında ise topun gerisine Ukraynalı Shevchenko geldi, tüm Milan’lılarının nefesini tuttuğu anda normal sürede de iki %100lük gol pozisyonunu değerlendiremeyen golcü oyuncu penaltı atışında da Dudek’i geçemedi, beyaz forma benden bu kadar demişti .Liverpool 21 sene sonra yeniden Avrupa’nın bir numaralı kupasında şampiyonluğa ulaştı ve kupa Büyük Kaptan Gerrard’ın elinde yükseldi..
Meraklısına:
-Mario Tokic’in Liverpool’a attığı muhteşem gol
http://www.youtube.com/watch?v=B9JcqSPRJ-0
-Steven Gerrard’ın takımını gruptan çıkartan golü