Beşiktaş; ilk yarısı siyah, ikinci yarısı beyaz geçen Erzurum deplasmanında 3 puanı 3 golle aldı. İlk yarıda Scuk’ın golüne ikinci yarıda Gökhan, Negredo ve Quaresma cevap verdi. Negredo’nun şahane golü hafızalarda yerini edinirken Erzurumspor’un ilk yarıdaki arzulu ve baskılı oyunu Beşiktaş’a zor anlar yaşattı.
Maçı iş ortağımız InStat’ın verileri ışığında inceleyeceğiz.
Genel ─ Ortalama Pozisyonlar
Ev sahibi Erzurumspor’un ortalama pozisyon haritasına baktığımızda 5 oyuncuyu rakip yarı sahada görüyoruz. Beşiktaş penceresinden baktığımızda bu alışkın olduğumuz bir durum değil. İlk yarıdaki futbolu da doğrudan buraya bağlamak mümkün. Rakip yarı sahadaki baskı, 45 dakikalık Erzurumspor üstünlüğünün en önemli sebebi oldu. Bu baskının ikinci yarıda düşmesinde Beşiktaş’ın kanatları kullanarak oyunu genişletmesi kadar Erzurumspor’un biten enerjisi de rol oynadı.
Şenol Güneş maça geçen haftaya göre köklü değişikliklerle başladı. Bu değişiklikler için de Avrupa için rotasyonu işaret etti. Öncelikle maç başlamadan çoğumuzun da tahmin ettiği ana hücum planıyla sahadaydı Beşiktaş. Quaresma’nın ceza sahasındaki Babel ve Negredo’ya ortaladığı, dönenlerin de Medel ve Necip tarafından toplandığı bir Beşiktaş kurgusu. Kim eksik bu planda? Oğuzhan Özyakup. Nitekim onun 37’de oyundan alınması da bunun bir sonucu. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi Oğuzhan konusunda topu yine bu hücum anlayışına yani Şenol Güneş’e atmak gerektiğini düşünüyorum.
Oğuzhan’ın çıkıp yerine Caner’in girmesiyle merkezdeki defansif Medel & Necip ikilisi sabit kaldı, Babel çizgiyi Caner’e bırakıp Negredo’nun yerine geçti ve iki taraftan da orta yapabilir hale geldi Beşiktaş. Şenol Güneş’in bu modele olan inancını Linz maçında da görmüştük. İki maç arasında bolca benzerlik bulmak mümkün. Bunlardan da satır aralarında bahsedeceğim.
Topla Oynama ─ Baskı
Topla oynama grafiğine baktığımızda Beşiktaş’ın ilk yarıdaki pasif oyununu net hatlarla göremesek de üçüncü bölgeye ve ceza sahasına girişlerdeki eşitlik Beşiktaş’ın topu doğru kullanamadığını çok iyi özetliyor. Az önce bahsettiğim gibi Erzurumspor’un önde baskısı ilk yarıda izlediğimiz senaryonun baş aktörü konumunda. Erzurumspor teknik ekibi Beşiktaş’ın Linz karşısında nasıl bocaladığını iyi analiz etmiş. Maça da Linz’in başladığı gibi önde basarak başladılar. İki takım arasındaki fark bu baskının yayılması daha doğrusu yayılamaması oldu.
Şutlar
Önceki başlıkta gördüğümüz topla oynama verilerinde Beşiktaş’ın 45-60 dakikalarındaki baskısını görmüştük. Beşiktaş bu baskıyı şutlarıyla da destekledi ama ilk yarıdaki şut sayılarına baktığımızda da sözünü ettiğimiz Erzurumspor baskısını görmek mümkün. Beşiktaş ilk yarıda 2/2 şut çekerken Erzurumspor 9/4 şut çekmeyi başardı. Erzurumspor’un bolca pozisyona girmesinde Beşiktaş savunmasının yerleşim sıkıntılarının da çok büyük payı vardı. Çok şey vaat eden Pepe & Vida ikilisi ilk maçlarında iyi bir performans sergileyemedi.
Şut verilerinde altını çizmemiz gereken nokta ise ceza sahasında yakalanan fırsatlar olsa gerek. Erzurumspor ceza sahasında 8 şut çekip 3’ünde isabet yakalarken, Beşiktaş 5’te 5 yapmış. Topla daha fazla oynayan taraf Beşiktaş olmasına rağmen tıpkı üçüncü bölgeye ve ceza sahasına giriş sayılarında olduğu gibi Beşiktaş’ın topu iyi kullanamadığını ceza sahasında çekilen şutlarda da görüyoruz.
Atakların şutlarla sonlandırılmasına baktığımızda da şaşırtmayan veriler var. Erzurumspor 10 atak daha az yapmasına rağmen bu konuda 1 şut önde gözüküyor.
Beşiktaş’ın ceza sahası dışından yalnızca 1 isabetli şut çekmesini de Talisca’nın gidişi üzerinden okumak gerek. Mevcut kadroda şutör sıfatını bütünüyle taşıyabilecek bir isim bulunmuyor. Adriano, Lens ve Babel bu misyonu yüklenebilecek tekniğe sahip olsa da çizgi üzerinden ilerleyen oyun kanat oyuncularının merkezden şut atmasını zorlaştırıyor. Dönen topların buluştuğu ilk isim olan Medel ise bu konuda istekli olsa da şutör sıfatını kaldırabilecek şut tekniğine sahip değil. Tolgay şut konusundaki bütün becerilerini Liverpool maçında harcamış gibi, Oğuzhan merkez orta saha oyuncuları arasında bu işe en yatkın isim gibi gözükse de pas tercihini ön planda tutan bir isim yani Beşiktaş’ın ofansif orta saha ihtiyacından söz ederken olası transferin şutör özelliklerinden de bahsetmek gerekecek artık…
Baskı ve Uzun Paslar
Maçın baş aktörünün Erzurumspor’un önde baskısı olduğundan ve maçın Linz maçına oldukça benzediğinden söz etmiştim. İki maç için de geçerli neden-sonuç zincirinin neden kısmına önde baskıyı yazarken sonuç kısmına yazacağımız en önemli şey de uzun paslar olmalı. Konu uzun paslar olunca da başrolde Pepe’yi izliyoruz.
Beşiktaş’ın hücuma geçişteki problemlerinden Akhisar maçını yazdığım yazıda da söz etmiştim. Bu geçiş probleminde; tekniği iyi olmasına rağmen pasör stoper diyemeyeceğimiz Pepe’den ve Oğuzhan’ın geçiş yerine sonuç noktasında oynamasından söz edebiliriz. Dolayısıyla genelde atağı başlatan Pepe’nin de başvurduğu temel yöntem uzun pas atmak oluyor. Pepe toplamda 10 uzun pas atmış, bunların 6’sı isabetli olmuş.
8 numarada oynaması gereken Oğuzhan 10 numarada oynarken onun arkasında da iki tane 6 numara görüyoruz. 8 numaranın üstleneceği geçiş misyonu da Pepe’nin uzun toplarına kalıyor. Tıpkı Oğuzhan konusunda olduğu gibi Pepe’nin uzun toplara başvurmasının temelinde de Beşiktaş’ın merkezi ağırlıklı olarak defansif aksiyonlarda kullanma isteği yatıyor.
Önde basan rakipler karşısında kalecilerin de oyunun içinde olduğunu hatırlıyoruz. Fabri sonrası bu konuda bir açık olacağı belliydi. Tolga’nın 12/6 uzun pas isabetiyle oynaması sürpriz değil ve takım adına büyük handikap yaratıyor. Ayrıca transferde adı geçen Karius, Fabri kadar teknik olmasa da bu konuda Fabri’yi aratmayacaktır.
Sonuç
Erzurumspor iştahlı ve baskılı bir başlangıçla oynayabileceği en iyi futbolla tamamladı ilk yarıyı. İkinci yarıda genişleyen oyuna çare üretemedi. İlk yarıdaki baskıyı sürdürmeye de nefesleri yetmedi. Bu maçtan çıkarılabilecek önemli bir sonuç da özellikle kışın Erzurum deplasmanlarının çok zor geçeceği. Hava ve rakım şartlarıyla Erzurumspor evini kalesi haline getirebilir.
Maç kazanılsa dahi Beşiktaş taraftarlarının tatmin olmamasının nedeni geçen yıl da ısrarcı olunan bu sistem. Beşiktaş hücum planını çeşitlendiremiyor, statik kalıyor ve rakiplerinin onu çözmesi de kolay oluyor. Akhisar maçındaki övgülerim ağırlıklı olarak çeşitlendirilmiş hücum planı üzerineydi. Beşiktaş yine kanat futbolu oynamıştı ancak oyuna beklerini de dahil etmeyi başarmıştı. Buradaki pay da kuşkusuz Lens’indi. Ayrıca Oğuzhan da sahanın en iyilerindendi. Quaresma bu maçı 2 asist 1 golle tamamlayıp ona biçilen rolü layığıyla yerine getirse de uzun vadede takımın akıcılığına ve pas oyununa zarar veriyor. Geçen hafta 3 puan yanında Lens’in de kazanıldığını söylemiştim. Bu sefer de Negredo için benzer cümleyi kurmak mümkün ama İspanyol golcünün Beşiktaş’taki geleceği belirsizliğini koruyor, bunu da yıllık ücretine bağlamak mümkün.
Transferler kadar Şenol Güneş’in ısrarcı olacağı hücum kurgusu da Beşiktaş’ın geleceğinde aktif rol oynayacak.