Beşiktaş; Şenol Güneş yönetiminde çıktığı 100. lig maçında, oynanan son dört maçın berabere bittiği Kayserispor’u ağırladı. Temposuz geçen mücadelede kazanan taraf Tosic ve Adriano’nun golleriyle Beşiktaş oldu. 61. dakikada Tosic’in, 90. dakikada da Umut Bulut’un ikinci sarı kartla oyun dışı kaldığı mücadeleyi iki ekip de 10 kişi tamamladı. Siyah-Beyazlılar bu galibiyetle evindeki yenilmezlik serisini de 43 maça çıkarmış oldu.
Maçı iş ortağımız InStat’ın verileri ışığında inceleyeceğiz.
Genel
Pepe, Caner ve Negredo’nun yokluğunda stoperde Vida’yı santrforda da Love’ı izledik. Bekler ise sezonun büyük bölümünde olduğu gibi Gökhan ve Adriano’dan oluşuyordu. Beşiktaş adına belirleyici ikili orta sahadaydı. Medel – Tolgay ikilisinin rol, alan ve adam paylaşımı konularında sorunlar yaşadığını gördük. Beşiktaş adına sezonun sorunlarından biri de orta sahadaki ikilide süreklilik sağlanamamasıydı zaten. Tolgay’ın risksiz, Medel’in de savunma ağırlıklı oyunuyla Beşiktaş’ı rölanti modunda izledik. Ortalama pozisyonlara bakıldığında Kayserispor’un yerleşiminin de etkisiyle orta saha ikilisinin Beşiktaş yarı sahasında kaldığını görüyoruz.
Kayserispor rakibi kendi yarı sahasının başlarında karşılayan bir anlayışla sahadaydı. Dolayısıyla maçın büyük bölümü Beşiktaş yarı sahasında yapılan hazırlık paslarıyla geçti. Beşiktaş’ın savunma hattının önde yakalandığı anlarda ise Kayserispor’un bu maçtaki asıl olayını izleyecektik. Senaryonun tutan kısımları oldu elbette ama Kayserispor neredeyse hiç organize atak yapamadığı gibi kontra-ataklarla yakalanan net gol pozisyonları da son paslardaki kötü tercihler nedeniyle harcandı. Oyun olarak fazlasıyla edilgen kalınsa da Kayserispor’un bu maçtan golsüz ayrılması kaçan net pozisyonlar da düşünülürse benim adıma sürpriz oldu.
Topla oynama ve ceza sahasına girişler
İlk 60 dakikalık süreçte topla oynama oranları alıştığımız gibi olsa da Tosic’in ikinci sarı kartla oyun dışı kalmasıyla birlikte Beşiktaş topla oynamadaki üstünlüğünü kaybetti. Kayserispor’un gol veya goller bulabileceği koca bir yarım saatlik dilim vardı ancak bundan yararlanılamadı. Kayserispor ceza sahasında yalnızca 1 tane isabetli şut çekebildi.
Rakip yarı alana girişler ve üçüncü bölge girişlerinde çok yakın sayılar görsek de Beşiktaş’ın Kayserispor’dan ayrıldığı noktanın ceza sahasına girişlerdeki neredeyse 3 katlık fark olduğunu görüyoruz. Bu farka rağmen Kayserispor’un 7 kez ceza sahasına girdiği anlardan bazılarının nitelik olarak çok net gol pozisyonları olduğundan bahsetmek gerek. Kayserispor son paslardaki yanlış tercihler nedeniyle sahadan gol atamadan ayrıldı.
Talisca ve Diğerleri
Beşiktaş’ta sezonun geride bırakılmış kısmına da ışık tutan bir maç oldu. Takımın hem en büyük kozu hem de en silik oyuncusu olan Talisca bu maçı da hayalet modunda geçirdi. Elbette burada doğrudan bir Talisca eleştirisi yerine sezon boyunca söz ettiğimiz bağlantısızlık sorunundan bahsetmek gerekiyor. Beşiktaş kanat oyununa odaklanıp merkezdeki kurgudan uzaklaşarak sezonun ligdeki kısmını vasat bir futbolla geçirdi. Son iki sezonun kilit ismi Oğuzhan’dan yararlanılamadı. Tabii ki burada Oğuzhan’ın özeleştiri yapması gereken kısımlar da bolca mevcut ama Beşiktaş, yazının başında da söz ettiğim gibi orta saha ikilisinde süreklilik yakalayamadı. Bunun da etkilerini Talisca üzerinde görmek mümkün. Talisca’nın 12 pas hatası yaparak %68 pas isabet oranıyla oynaması bunun göstergelerinden biri.
Ortalama pozisyonların ortak haritasına baktığımızda Medel ve Tolgay’ın geride kalışı ve Talisca’nın merkezde iki rakip oyuncuyla baş başa kalması alıştığımız bir durum. Tabii ki yalnızca bu haritadan çıkarımda bulunmak yerine pas bağlantılarına da bakmamız gerekiyor. Pas bağlantı haritasında da Beşiktaş’ın stoper ikilisi ve orta saha ikilisinin bolca pas alışverisi yaptığını ama hiçbir şekilde Talisca’nın bağlanamadığını görüyoruz. İşte Talisca’yı oyuna bağlayamamak Beşiktaş’ın merkezdeki oyundan uzaklaşmasının hem bir nedeni hem de bir sonucu. Oyuncunun kendi profili üzerinden özeleştiri yapması gerektiği kadar Beşiktaş’ın Talisca’ya doğru kurguda rol vermemesi de hocanın özeleştiri yapması gereken noktaların başında geliyor.
Pas bağlantı haritasında Medel; savunma ve Tolgay arasında her zamanki köprü işlevini korurken Tolgay’ın oyunu hücum hattıyla bağlayamadığını görüyoruz.
Tolgay’ın sorumluluk sorunu
Tolgay Arslan’ı; Beşiktaş’a veya bu seviyeye getiren en önemli becerisi oyunu rakip yarı alana taşırken ve üçüncü bölge aksiyonlarındaki dripling becerisiydi. Medel gibi açık kapatan defansif profilli bir oyuncuyla yan yana oynamasına rağmen Tolgay’ın sorumluluktan dolayısıyla riskten kaçtığını gördük. Haliyle Tolgay’ı Tolgay yapan dripling becerisini de istediğimiz düzeyde göremedik.
Tolgay Arslan 4/3 dripling oranıyla oynarken oyuna sonradan giren Necip’in 4/4 oranı yakalaması üstelik bunların tamamını üçüncü bölgede yapması da önemli.
Bir Futbolcudan Fazlası: Adriano
Ülke futbolundaki “bek” kavramını değiştirecek bir profilde izliyoruz Beşiktaş’ın Brezilyalı sol bekini. Sezon boyunca da değindiğimiz gibi bir bekten çok bir iç oyuncusu gibi Beşiktaş’ın orta sahadaki kurgusuna katkıda bulunuyor üstelik defansif rolünü de aksatmadan yapıyor bunları. İki ayağını da etkin şekilde kullanabilmesi Adriano’nun en büyük avantajı. 2 gol 4 asistle 6 gole doğrudan etki eden Adriano bu maçtaki performansını da müthiş bir golle süsledi.
Girdiği 13 defansif mücadelenin 12’sini kazandı Adriano, hava toplarındaki 5/5’lik başarısı da dikkat çekti.
Son Söz
Beşiktaş adına maçta kazanılan 3 puan dışında tribünlerin Şenol Güneş’e olan tavrı da gelecek sezon adına önemli bir kazanç oldu. Yapılanma sürecine girmesi beklenen Beşiktaş’ın bunu Şenol Güneş’ten bağımsız yapması kolay olmayacaktır bu anlamda Beşiktaş kamuoyunun Güneş’e olan tavrı önemliydi.