Galatasaray 2-0 Beşiktaş | Beşiktaş Analizi

Süper Lig’de 2017-2018 sezonunun belki de en kritik maçı TT Arena’da oynandı. Kaybeden takımın şampiyonluk yarışına havlu atacağı mücadelede ev sahibi Galatasaray 2-0’la kazandı. Beşiktaş’sa sadece şampiyonluğu değil, sakatlanarak oyundan çıkan Pepe ve Negredo’yu da sezon sonuna kadar kaybetti.

Maçı iş ortağımız InStat’ın verileriyle inceleyeceğiz.

Ortalama Pozisyonlar

Galatasaray maça evinde derbiye çıkan tipik bir takım gibi başladı. Ev sahibi olmanın verdiği avantajla özellikle maçın ilk 10 dakikasında rakibi üstünde büyük bir baskı kurdu. Beşiktaş’sa bu baskıya hiç bir şekilde karşılık veremedi. Topa hakim olan Galatasaray, topu kaptırdığı andaysa yaptığı şok presle Beşiktaş’ı uzun oynamaya zorladı. Bu uzun topların birinde Beşiktaş rakip savunmanın da hatasıyla Negredo’yla net bir pozisyon buldu ancak atılan uzun topların çoğu da Galatasaray’da kaldı.

Bu sorununsa bana göre en büyük sebepleri Beşiktaş’ın stoperde doğru pası atabilecek bir oyuncusunun bulunmaması ve özellikle Tolgay’ın pasif oyunuydu. Her ne kadar Pepe uzun pas atabilen bir oyuncu olsa da özellikle baskı yediği anlarda topu doğru oyuncuya aktarmakta sıkıntı yaşayan bir isim. Medel’in stoperde oynadığı maçlarda yarattığı en büyük fark da bu olmuştu zaten, baskı altında dahi doğru pasla takımını rahatlatabiliyordu. Ancak bu maçta Medel’i orta sahada gördük. Tolgay’sa, gerek driplingleri, gerek paslarıyla takımı baskıdan çıkartabilecek bir diğer oyuncuydu ancak onun da pasif bir görüntü sergilemesi sebebiyle Beşiktaş ilk 10 dakikada büyük sıkıntı yaşadı.

Topla oynama tablosu da ilk bölümdeki oyunu gözler önüne seriyor. Siyah Beyazlılar bu bölümde topa sadece %30 oranında hakim olabilmiş.

Bu noktada Fatih Terim’i de tebrik etmek gerektiğini düşünüyorum. Zira Galatasaray’ın yaptığı bu başlangıcın bir benzerini Başakşehir de Beşiktaş karşısında yapmıştı. İlk 30 dakika rakibini yarı sahasına hapseden Başakşehir, bu bölümde bir çok gol fırsatı yakalamış ve Elia’yla da bir gol bulmuştu. Atılan golün sonrasındaysa daha pragmatik bir oyun modeliyle oynayan Başakşehir maçı 1-0’la kazanmıştı. Tabiki bu kadar yüksek eforlu bir oyunu 90 dakika boyunca oynamanız mümkün değil ancak maçın belirli bölümlerinde bunu uyguladığınız takdirde Beşiktaş’a sıkıntı yaşatmanız olası. Terim de bunu görmüş olacak ki Galatasaray ilk 10 dakikadaki oyunuyla rakibini fazlasıyla bunalttı ancak bu baskıyı pozisyona ya da gole çevirmek konusunda zorlandılar.

Galatasaray’ın yaptığı ön alan baskısına bir örnek vererek bu bölümü bitirelim.

Statik Oyuncular, Statik Oyun

İlk 10 dakikadan sonraysa Beşiktaş oyuna dengeyi getirdi. Galatasaray’ın da bu bölümde topu rakibine bırakmasının oyunun dengelenmesinde payı vardı. Ancak top ayağında olmasına rağmen Beşiktaş rakip kaleye gitmekte zorlandı. Galatasaray’ın savunma hattını önde kurması ve top rakipteyken 4-1-4-1 şeklinde dizilerek pas alanlarını kapatmasının da Beşiktaş’ın top hakimiyetini oyun hakimiyetine dönüştürememesinde etkisi büyüktü. Bu bölümde Galatasaray zaman zaman şok pres yaparak rakibini hataya zorlamak istese de genel olarak Beşiktaş’ın topla oynamasına izin verdi ve savunmadaki kompakt görüntüsünü bozmadı. Siyah Beyazlılarsa buna karşın daha çok kendi sahasında top çevirdi ve Babel dışındaki ön alan oyuncularının hareketsiz isimlerden oluşması sebebiyle hücum anlamında kısır bir görüntü sergiledi. Hücumcuların savunma arkası koşuları denememeleri maçın 11’e 11 oynanan kısmında Beşiktaş’ın en büyük sorunuydu. Bu sebepten ötürü Siyah Beyazlılar Galatasaray savunmasını zorlayamadı ve özellikle ilk yarıda pozisyona girmekte zorlandı. Ve Beşiktaş bu sorunu ilk defa bu maçta da yaşamadı. Sezon genelinde de sadece Galatasaray gibi önde oynayan takımlara karşı değil, kapanan takımlara karşı da hareketsiz ön alan oyuncuları sebebiyle sonuca gitmekte zorlanan Beşiktaş’ın bu durumu yanlış kadro planlamasına işaret ediyor. Ancak bu zaten başlı başına ayrı bir yazı konusu olduğu için daha fazla irdelemeyeceğim.

*Galatasaray’ın kompakt 4-1-4-1’i

Negredo’nun sakatlığı

Negredo’nun sakatlığının da maçın önemli belirleyicilerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Daha demin Beşiktaş hücumcularının statikliğinden ve bundan kaynaklanan problemlerden bahsetmiştim. Hal böyle olunca Beşiktaş Negredo’ya atılan hava topları üzerinden hücum etmeyi sık sık denedi. Negredo’nun hava topuna çıkarken yanında getireceği stoperin boşalttığı alana özellikle Babel’le koşu yapmak Beşiktaş’ın hücum planlarından biri gibi duruyordu.

Grafikte de görüldüğü gibi Negredo’ya atılan 10 pasın 6’sı Fabri-Gökhan-Tosic üçlüsünden gelmiş. Bu da Beşiktaş’ın hücumda zorlandığını ve Negredo’ya uzun oynadığını destekleyen bir veri.

Ancak Negredo’nun 35. dakikada sakatlanarak çıkması Beşiktaş’ın bu planını bozdu. Özellikle maçın kaybedilmesinden sonra Şenol Hoca’nın yaptığı Negredo-Lens değişikliği ve oyuna bir forvet alması yerine Babel’i forvete atması eleştirildi ancak bu eleştirilerin çok yerinde olduğunu düşünmüyorum. Zira Beşiktaş’ın yedek forvetleri Love ve Pektemek, Babel’e oranla hava hakimiyeti düşük oyuncular ve Beşiktaş’ın statik ön alan oyuncularına sahip olması sebebiyle başka bir oyun oynama alternatifi de yok gibiydi. Değişiklikten sonra merkeze geçen Babel’inse hava toplarında iyi bir iş çıkarttığını söyleyebiliriz. Hollandalı futbolcu girdiği 9 hava topu mücadelesinin 4’ünü kazandı. Ancak bu kez de Lens’in çizgiye bağlı kalan oyun yapısı Beşiktaş’a sıkıntı yarattı. Hali hazırda kendini sağ çizgiye hapsetmiş bir Quaresma varken Lens de oyuna girip sol çizgiye hapsolunca Beşiktaş bu kez savunma arkasına sarkıp ceza sahasına koşu yapacak tek oyuncusu olan Babel’den de oldu ve hücumda etkisiz bir görüntü sergilendi.

Gary Medel

Gary Medel bu maçtaki performansı kaldırımda yalnız başına açan bir çiçekleri anımsattı. Sahada iyi gözüken tek beyaz formalı futbolcu olan Şilili, toplamda 99 aksiyon yaptı ve Beşiktaş’ın en fazla aksiyon yapan oyuncusu oldu. Ayrıca maç boyunca 13 pas arası yapan Medel, 4 kez rakip oyunculardan top çaldı ve 8 sahipsiz top kazandı.

Ancak Medel’in bu performansına rağmen Beşiktaş Atiba’nın yokluğunu hissetti. İki isim de defansif orta saha olsalar da birbirlerinden çok daha farklı tarzda oyuncular. Atiba, yüksek oyun zekası ve savunmada alanları kapatması sayesinde ön plana çıkan bir isim. Medel’se Atiba’ya kıyasla düşük bir oyun zekasına sahip ancak bu açığını rakiplere daha yakın oynayarak ve daha çok hamle yaparak kapatıyor. Ama Şilili futbolcu bu tarzı sebebiyle hamle yapmak isterken zaman zaman pozisyonunu kaybediyor ya da Beşiktaş savunmasında bir karmaşaya sebebiyet verebiliyor. Dünkü maç özelinde de Medel her ne kadar takımının en iyisi olduysa da, onun bu defoları yenilen 2 golde de rol oynadı.

İkinci Gol

Öncelikle hatırlatmak lazım Beşiktaş bu gol öncesinde 10 kişi kalmıştı ve atılan Tosic’in yerine Medel stopere geçmişti. Gole dönecek olursak savunma hattındaki 4 oyuncudan 3’ü ileriye çıkmış ve hem Rodrigues, hem de Gomis’i ofsayta düşürmek istemiş ancak ofsayt taktiği uygulamak yerine Gomis’e yakın oynamayı tercih eden Medel, hem Gomis’in hem de Rodrigues’in ofsayttan çıkmasını sağlamış ve yenilen golde büyük rol oynamıştı.

İlk Gol

Yenilen bu goldeyse tam 4 oyuncunun hatası var. Bu pay sahiplerinden biri Quaresma. Bir kanat oyuncusunun savunmadaki görevi bekini kovalamaktır ve golün başlangıcında da görüldüğü gibi Quaresma, Nagatomo’ya oldukça yakın.

Pozisyonun devamındaysa Nagatomo’yu kovalamak yerine yalancı bir koşu yapan Quaresma’nın bu hatasının golde payı çok çok büyük.

Quaresma dışında Medel, Tolgay ve Tosic’e de pay biçmek lazım. Medel ve Tolgay’dan başlayacak olursak, geriden gelen Fernando gol için altı pasa koşu yapacak ve geriden gelen oyuncuları karşılamak orta saha oyuncularının görevidir. Buradaysa hem Tolgay, hem de Medel topa doğru hareketlenip Fernando’yu demarke durumda bırakıyor. İşte Beşiktaş’ın Atiba’nın yokluğunu aradığı yerde tam olarak burası. Tolgay savunmasıyla ön plana çıkan bir isim değil dolayısıyla bu tip durumlarda hata yapıp sadece topu kovalaması daha doğal. Ancak Medel’in bu tip hataları yapması soru işareti doğuruyor. Burada Atiba olsaydı muhtemelen topu kovalamak yerine merkezi kapatarak Fernando’yu önleyecekti. Buradan da görüldüğü gibi Medel, Atiba’nın alternatifi değil ve önümüzdeki sezonlarda transfer yapılmazsa Beşiktaş Atiba’yı çok arar. Tosic’e gelirsek fotoğrafta görüldüğü gibi Pepe eliyle Tosic’e Gomis’i gösteriyor ve Gomis’e yakın oynamasını söylüyor. Ancak Tosic Gomis’e yakın oynamayınca Pepe altıpasın içini savunmakla Gomis’i tutmak arasında kararsız kalıyor ve Fernando’ya giden topa müdahele edemiyor.

Son Söz

Beşiktaş için şampiyonluk yarışının artık sona erdiğini söyleyebiliriz. Ancak buna rağmen Siyah Beyazlılar kalan 3 maçını da kazanmak zorunda. Zira yaşlı oyunculardan kurulu bir takım olan Beşiktaş, medyada da sıkça dillendirildiği gibi kadrosunda revizyona gitmek zorunda ve bunun için para lazım. Beşiktaş’ınsa elinde ciddi meblağlara satabilecekleri bir oyuncusu yok dolayısıyla sadece transfere değil, elindeki yüksek maliyetli oyunculara maaşlarını ödemek için de Şampiyonlar Ligi’ne katılım şart. Bunun da yolu ilk 2’den geçiyor. Hatta Galatasaray’la ilgili UEFA’nın henüz bir karar vermediğini ve Sarı Kırmızılıların Avrupa’dan men cezası yeme ihtimalini göz önüne alırsak 3. takım bile Şampiyonlar Ligi’ne kapağı atabilir. Dolayısıyla Beşiktaş bu hedefe yönelip ligi en iyi yerde bitirmeye çalışmalı.

Beşiktaş geçtiğimiz Şubat ayında açıkladığı mali bilançosunda 44 milyon TL kar ettiğini açıklamıştı. Bu tablodaysa en büyük pay Şampiyonlar Ligi gelirlerine aitti ve Siyah Beyazlılar Şampiyonlar Ligi’nden 230 milyon TL’lik bir gelir eldi etti. Yani kabaca bir hesapla Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’ne gidemeseydi 186 milyon TL zararla bilançoyu kapatacaktı. Önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi’ne katılamaması halinde Siyah Beyazlı ekibi mali açıdan çok zorlu bir sürecin beklediğini belirtebilirim.