Üst üste üç maçtır kaybeden Man City bu hafta Tottenham’la karşılaştı. City’nin 3-1 kazandığı karşılamanın gollerini City adına Jesus, Sterling ve penaltıdan İlkay atarken Tottenham’ın tek golü Eriksen’den geldi.
Kadrolar ve Ortalama Pozisyon
Maç öncesi kadrolar açıklanınca Man City beklendiği gibi bu sezon hep oynadığı dizilişi 4-3-3 ile çıkarken sene boyunca rotasyon olarak bazen Fernandinho’nun bazen İlkay’ın oynadığı 6 numara pozisyonunda Pep İlkay’ı tercih etti. Tottenham ise yine aynı şekilde beklenildiği gibi 4-2-3-1 ile sahaya çıktı. Tottenham tarafında şaşırtan ise Son yerine Lamela’nın ilk on birde yer almasıydı.
Başlama Vuruşu
Topun ilk düdüğü ile Tottenham savunmada dar bir 4-2-3-1 alan savunması ile rakibini karşıladı. Ayrıca Tottenham aşağıdaki görseldeki gibi tüm hatlarıyla kendi sahasındaydı.
City ise oyunu defanstan pas ile kurdu. City'deki en çok yapılan pas
kombinasyonlarına da baktığımız zaman bu durum daha da netleşmiş oluyor.
Delph’e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Ortalama pozisyonlarda sol bek mevkisinde görsek de kendisini özellikle defanstan pasla çıkartılan oyunlarda kendisini sürekli İlkay’ın yanında ikinci bir pas opsiyonu olarak gördük. Bu aynı zamanda orta sahada İlkay’ı marke eden oyuncunun da Delph’e yönelmesi ile İlkay’a alan açtı.
Yukarıdaki görselde gördüğümüz gibi Delph sol bekten merkeze gelince İlkay’ı marke eden Eriksen Delph’e yöneliyor.
Pozisyonun devamını yukarıdaki görselde görüyoruz. Kompany pası boşta kalan İlkay’a veriyor ve City rakip sahaya iki pasla geçmiş oluyor. Bu sırada Delph ise mevkisine geçiyor.
Yukarıdaki iki görselde de Delph’in ikinci bir pas opsiyonu olmak için merkeze geldiğini görüyoruz.
City ayrıca hücum oyunlarına baktığımız zaman Sane her zamanki gibi sol çizgiye yakın oynadı. Normalden farklı olarak son birkaç maçtır Sterling’i ise sağ çizgiye yakın sabit oynamak yerine ileride serbest bir rolü olduğunu görüyoruz. Bazen sağ çizgide bazen sahte forvet gibi ileri uçta bazen de sol kanatta görüyoruz kendisini.
Sane’nin sağ çizgide yalnız kalmasına Şampiyonlar Ligi maçında Liverpool’un Trent Arnold-Alexander ile özel önlem almasını Tottenham’da göremiyoruz. Yukarıdaki görselde olduğu gibi Sane sol çizgide çoğu zaman kendini unutturup ceza sahası içerisine girip tehlike oluşturdu.
Yukarıdaki görselde bunun başka bir örneğini görüyoruz.
Yukarıdaki görselde Kompany’nin uzun topuyla Jesus’u buluşturduğunu görüyoruz. Burada gol dışında iki şeye dikkat çekmek istiyorum. Birincisi Sane’nin sol çizgide serbest olması ikincisi ise Sterling’in top almak için merkeze gelmesi. Ayrıca aşağıdaki görselde de Sterling’i sol kanatta görüyoruz.
Guardiola takımlarında sürekli sahte 9 rolünü bu maçta da uyguladı. Jesus sürekli geriye gelerek kanatlara pas dağıttı. Bu durumu Jesus’un pas haritasında daha net bir şekilde görebiliyoruz.
Guardiola takımlarında sürekli sahte 9 rolünü bu maçta da uyguladı. Jesus sürekli geriye gelerek kanatlara pas dağıttı. Bu durumu Jesus’un pas haritasında daha net bir şekilde görebiliyoruz.
Maçın hücum yönlerine baktığımız zaman Tottenham’ın kanatlardan hücum etmeye çalıştığını görebiliyoruz. Ancak sol kanadın bu kadar başarısız olmasının sebebi ise Son’un yedek olması ve Davies’in tek başına solda yetersiz olmasından kaynaklanıyor. Her ne kadar Alli kağıt üzerinde gözükse de yazının başına dönüp ortalama pozisyonlara baktığımız zaman Alli’nin daha merkeze yakın oynadığını görüyoruz. Sağ kanatta ise Lamela ve Trippier’in olması atakların yönünün daha çok sağ kanattan olmasını sağladı. Lamela’nın birçok kez içeri kat ederek arkasındaki Trippier’e alan açtı. Aşağıdaki görselde bunlardan birini görüyoruz.
Görseldeki topla oynama istatistiklerine baktığımız zaman Tottenham 30.dakikadan itibaren topa daha çok sahip olan takım oluyor ve ilk yarının sonuna kadarki 15 dakikalık kısımda daha etkili olan taraf oluyor. Topla oynama istatiğini hücumuna da yansıtan Tottenham 42.dakikada Eriksen ile golü bularak skoru 2-1’e getiriyor ve ilk yarı böyle sonuçlanıyor.
2.Yarı
İkinci yarıya Manchester City aynı anlayış ile sahaya çıkarken Tottenham ise aşağıdaki görsellerde görüldüğü gibi savunmada rakibini 1’e 1 marke etti.
Tottenham ilk yarıdaki topa sahip olma istatistiğini devam ettirirken ikinci yarıda bunu hücuma taşıyamayarak ikinci yarının başından 60. dakikaya kadar kaleye tek bir şut bile çekemedi. Bunun üzerine Pochettino 64. dakikada Son’u yanına çağırdı. Futbol literatürüne Bielsa’nın kattığı rakip kaç forvetle çıkıyorsa +1 stoper ile savunmak gerek düşüncesiyle Pep Son’u görünce hemen Otamendi’yi yanına çağırdı. Son ve Otamendi oyuna birlikte girdiler. Burada Pep Guardiola’nın oyuna hemen müdahale ettiğini görüyoruz ve bu değişiklikle 3-5-2 dizilişine geçen Manchester City hem topa sahip oldu hem de bu değişiklikten sadece sekiz dakika sonra Sterling’in attığı golle rahatladı ve maçı kontrolünde sonlandırdı.
Moussa Dembele
Tottenham’ın maçı kaybetmesine ve yeterli bir oyun ortaya sergileyememesine rağmen Dembele orta sahadaki oyunu ile Tottenham’da öne çıkan isim oldu. 73.dakikada çıkmasına rağmen istatistikleri göz doldurdu. 7 dripling denemesinde %100 başarılı oldu. Kanat oyuncuları bile maçta 7 başarılı 7 dripling yapamazken bir merkez oyuncusunun bu istatistiği dikkat çekti.
Maç Sonu
Manchester City hafta içi Şampiyonlar Ligi’nde elenmiş olmalarına rağmen ligde her zamanki oyunlarını oynadı. Geçen hafta Manchester derbisini kazanarak şampiyon olma şanslarını iki maç öteleyen City ya bugün United’in yenilmesini bekleyecek ya da haftaya evinde Swansea’ye yenerek şampiyon olacak.