Yeni İcraatlarıyla Bildiğimiz Drogba

Amerika Birleşik Devletleri ulusal marşının coşkulu bir yorumu heybetli bir ses sisteminden yükselirken, oyuncular hattının sonunda, öne çıkık çenesi ve kararlılıkla parıldayan gözleriyle, çok alışılmadık bir ortamda tanıdık bir sima dimdik duruyor.

Bu Drogba’nın dünyanın en büyük futbol sahnelerinde yüzlerce kez gördüğümüz yüzü. Ancak burası Wembley, Allianz Arena veya Stamford Bridge değil; Phoenix banliyolerindeki Salt River Pima-Maricopa Indian Topluluğu bölgesinde yer alan, çok kısa sürede inşa edilmiş 6200 kişilik geçici bir stadyumdu.

Koltukların ancak yarısı kadarı doluydu ve seyircilerin sesleri, birkaç kilometre uzaklıktaki Sky Harbour havalimanına iniş yapmak üzere ilerleyen uçakların gökyüzündeki gürültüsü tarafından boğuluyordu.

Drogba, Chelsea ile Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış, biraz geç yaşta kulüp efsanesine dönüşen bir isimdi. Onu bu denli mütevazi bir ortamda görmeye alışmak için zaman gerekse de, onun Phoenix Rising’de yeşil sahalardan yönetim kurulluna geçiş yapmak üzere planları var.

Şartlar ne olursa olsun, ulusal marş sona ererken her zamanki kadar mücadeleye hazır görünüyordu. Marş tutkulu bir şekilde söylenmiş ve oyuncuların arkasında dalgalanan bayraklar yarıya indirilmişti. Maç, silahlı bir kişinin Las Vegas’daki konserde 58 kişiyi öldürdüğü katliamdan günler sonra oynanıyordu.

Amerika futbol sisteminde ikinci seviyede yer alan iki ligden biri olan United Soccer League fikstüründeki mücadele, Tulsa Roughnecks takımına karşıydı ve sahada çılgınca bir oyun oynanıyordu. Hareketli oyuna rağmen yüksek kaliteden söz edilemezdi. Drogba, sonrasında attığı penaltı golünün yanında, savunma oyuncusunun üstünde yükselip topu adrese göndererek şahsına münhasır bir kafa golü kaydetti.

Karşılaşmada 1.5 saatlik bölüm geride kalırken, her iki takım da yetersiz defansif performanslar sergiliyor, tabela 3-3’lük eşitliği gösteriyordu. Seyrek kalabalığın ilgi odağının kim olduğu son derece açıktı. Drogba’nın topa her teması sevinçle karşılanıyor, topa sahip olduğu her anda beklenti açıkça hissedilebiliyordu. Kulübün küçük taraftar grubu Los Bandidos maç boyunca takımlarına destek verirken, ev sahibi takım sezon sonunda play-off’lara erişmek için 4-3’lük bir zafer kazandı.

Drogba sezonu 13 maçta 10 gol ile bitirecek ancak bu Phoenix’deki asıl amacının yanında neredeyse önemsiz kalıyor. Fildişi Sahilleri’nin eski milli oyuncusu, Amerikan Rock Müzik Grubu Fall Out Boys’un bateristi Pete Wentz ve dünyaca ünlü DJ Diplo’nun ile birlikte yerel işadamları, cerrahlar ve bankerleri de içinde bulunduğu büyük bir yatırımcı grubunun yanında kulübün küçük hissedarlarından biri olarak takıma katıldı.

“Bu teklifi aldığımda, şimdiye kadar bir futbolcuydum fakat hiçbir zaman kulübün hissedarı olmadım, dolayısıyla bunun benim için iyi bir meydan okuma olduğunu düşündüm. Gelecek için ilgi çekiciydi ve oynamayı bıraktıktan sonra yapmak istediğim bir şeydi. Mart ayında 40 yaşında olacağım, dolayısıyla şimdi geleceğin neler getireceği üzerine kafa yormanın, birkaç yıl önce düşündüklerimi uygulamanın zamanı geldi.”

Drogba, hem oyuncu hem de kulübün elçisi olarak takıma profesyonellik sağlamak üzere seçildi. Phoenix Rising, Amerikan Futbol Ligi MLS’in, 2021 yılında tamamlanacak sonraki genişlemesinde lige katılacak dört yeni takımdan biri olmayı umut eden 12 aday kulüpten biri.

Kulüp iki yıl önce henüz var olmamasına rağmen şimdilerde ülkenin en iyileri arasında olma isteğini taşıyor. Phoenix, MLS’de mücadele eden bir futbol takımına sahip olmayan Amerika’daki en büyük şehir konumunda. Drogba, “burada bir takımı sıfırdan oluşturup bir MLS lisansına başvurmak için harika bir proje var,” diyor. “Amerika’nın en büyük futbol liginin bir parçası olmak iyi bir meydan okuma.”

“Montreal Impact formasıyla bu ligde mücadele ettim. Bu sayede ligi ve zorluklarını, bu fırsatın nasıl büyük bir şeye dönüşebileceğini anlama zamanı buldum. Bu nedenle buraya geldim, tarih yazmayı denemek için.”

Drogba, yönetim kurulunda olmayı sevdiğini de sözlerine ekliyor: “Bu benim için harika bir fırsat çünkü beni doğrudan öğrenmek istediklerime yöneltiyor. Oyunun son derece önemli olan diğer tarafıyla ilgili çok şey öğrendiğim gerçeği, bu durumdan fazlasıyla keyif almamı sağlıyor.”

Phoenix Kulübü, 2017 yılının Aralık ayında belirlenen ilk genişleme dalgasındaki iki kontenjanı kaçırdığı halde, 2018 yılında kararlaştırılacak geriye kalan iki takımlık kontenjan için umudunu koruyor. Drogba, başarılı bir restoran zinciri sahibi Türkiye doğumlu yerel iş adamı Berke Bakay tarafından kulübe kazandırıldı. Bakay’ın amcası, 2013-14 sezonunda Drogba’nın formasını giydiği İstanbul kulübü Galatasaray’ın yönetim kurulunda yer alıyor ve ikili arasındaki bağlantı buraya dayanıyor.

Bakay, “Time dergisinin kapağında yer almış ve dünyanın en etkili 100 insanı arasında gösterilmiş birine ortak diye hitap etmenin harika bir şey,” olduğunu ifade ediyor. “Geçtiğimiz günlerde ESPN onu dünyadaki en ünlü 100 sporcu arasında gösterdi ve Arizona’dan listeye giren tek isim oydu. Amerikan Futbolu, beysbol, buz hokeyi ve basketbolu düşündüğünüzde Arizona’da çok sayıda profesyonel sporcu olmasına rağmen listeye girmeyi başarmış tek kişi o.”

Bakay, şehirde bir MLS takımına sahip olmanın esaslarını açıklayarak sözlerine devam ediyor: “Sizi neyin MLS’e taşıdığına baktığınızda, aslında doğru piyasaya sahip olmakla ilgili olduğunu görüyorsunuz ve bunun için doğru malzemelere ihtiyacınız var.”

“Phoenix, Amerika Birleşik Devletleri’nin beşinci en büyük kenti ve lige adım atmaya çalışan diğer 12 şehir arasında en büyük medya piyasalarından birine, belki de en büyüğüne sahip ve bu durum açık bir şekilde medya sözleşmelerinin değerini arttırdığından, diğer takımlar için sağlayabileceği faydalar açısından oldukça önemli.”

“Seyirci sayımız bir önceki yıla oranla yaklaşık olarak %400 artmış durumda, Didier Drogba ve Shaun Wright-Phillips gibi dünya yıldızlarını takıma kazandırdık ve taraftarlarımız bu isimleri izlemenin tadını çıkarıyor.”

“Futbol bu ülkede en hızlı gelişen sporlarından biri ve Phoenix kentinde bu sporu profesyonel seviyeye taşıyabilmek beni gerçekten heyecanlandırıyor.”

Kulübün arazisi, finansmanı ve geçici olarak bulundukları tesisler ile aynı alan üzerinde bu amaca uygun inşa edilecek bir stadyum için planları var. Bakay, “bir yıl öncesinde, yalnızca 52 günde sıfırdan inşa edilen geçici stadyum da dahil olmak üzere, bunların hiç birine sahip değildik” diyor. “Gerekli izinler ve diğer her şey düşünüldüğünde, bu başarının başka nerede gerçekleştirilebileceğini bilmiyorum. Bu durum büyük bir desteğe sahip olduğumuzu gösteriyor.”

“MLS teklifimize bağlı olarak bu alan üzerinde daimi bir stadyum inşa edeceğiz. Halen profesyonel açıdan gereklilikleri değerlendiriyor oluşumuzdan dolayı stadyumun kapasitesinden emin değilim ancak yaklaşık 23.000 kişilik olacağını düşünüyorum.”

Konu Phoenix olduğunda birçokları için başlıca endişe, Ekim ayının ilk günlerinde bile 40 °C’yi bulan Sonoran Çölü’nün sıcaklığı oluyor. Ancak kulüp bunun kuru bir sıcak olduğuna, bir MLS kulübüne sahip Houston şehrindeki nemden çok daha az tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor.

Bakay, Phoenix’in en üst seviyede yer edinmesinin bir ihtimalden öte, zaman meselesi olduğuna inandığını belirtiyor. “Amerika’nın en büyük şehirlerinden birinin parçası olmadığı bir Ulusal Futbol Ligi’ni hayal edemiyorum,” diyor. “Kibirli olarak görülmek istemiyorum, tüm bu deneyim hakkında oldukça mütevazi davranıyorum ve zamanlama hakkında da kesin konuşamam ancak bunun olacağını biliyorum.”

Tulsa maçından bir gün önceki antrenmanda, Drogba sürekli olarak gülümsüyor ve halinden memnun görünüyordu. 2018 yılının oyunculuk kariyerinin sonu olabileceği düşünüldüğünde bu durum iyiye işaret. Antrenmandan sonra, “Eğleniyorum ve bu oynamaya devam etmemi sağlıyor çünkü çok iyi takım arkadaşlarına sahibim ve topu her gördüğümde bir çocuk gibi hissediyorum. Hala rekabetçiyim.” şeklinde düşüncelerini ifade ediyor. “Bunun bir günde kaybedeceğim bir şey olduğunu düşünmüyorum. Fiziğim iyi durumda, öyleyse ben de oynamaya devam edeceğim.”

Birkaç deneyimli oyuncunun serpiştirildiği, genel anlamda genç bir kadroda bir lider olarak hareket etme sorumluluğunu hissedip hissetmediği sorulduğunda ise ciddileşiyor. “Tecrübelerimi paylaşabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum,” diyor. “Daha önce yaptıklarımı ve sahip olduklarımı paylaşmak istediğim bir konumdayım. Nereden geldiğimi bilmelerini istiyorum çünkü onlar beni yalnızca televizyon ekranlarında gördüler.”

“Hırslıydım, yetenekli olduğumu da söyleyebilirdim fakat beynim, bacaklarımla aynı yönde hareket etmiyordu. Gençtim ve hayatın tadını çıkarıyordum. Ancak sonrasında futbola konsantre olmaya karar verdim. Bunun gerçekten mesleğim olmasını istedim ve her şey değişti.”

“O zamanlar, 20-21 yaşlarındaydım. Takımdaki genç oyuncuların, henüz hiçbir şey için geç olmadığının farkına varmalarını sağlamak için buradayım.”

Drogba’nın Chelsea’den eski takım arkadaşı Shaun Wright-Phillips, takım kadrosundaki diğer deneyimli isimlerden biri. Shaun, tecrübeli forvet ile tekrar bir araya gelmelerinden dolayı sevinmiş olması gerektiği fikrini gülünç buluyor ve diğer oyuncuların Fildişi Sahilli oyuncuya rahat vermediğini söylüyor.

Wright-Phillips, “Onun benimle tekrar bir araya geldiğini söylemeyi tercih ediyorum,” diyor. “Onunla her zaman iyi anlaştık. Takıma katılması herkes için çok iyi oldu. Çünkü takıma katıldığı gibi bizden bir şeyler talep etti ve biz de aynı şekilde ondan bir şeyler talep ettik. Bu durum herkeste fazladan istek uyandırdı.”

Wright-Philips, 2017 yılının Şubat ayında kulübe imza attığında, Phoenix’deki projeden çok etkilendiğini dile getiriyor. “New York Bulls ile kontratım sona ermişti. Onlar kadroyu biraz gençleştirmek istediler ve yollarımız ayrıldı. O dönem kulübün teknik direktörlüğü görevinde yer alan Frank Yallop şehre gelerek çevreye bir göz atmamı istedi.”

“Kulüp hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğumda, bu projenin parçası olmak istediğimi, hedeflerine ulaşmaları için onlara yardım etmek istediğimi düşündüm.”

Bir zamanlar kanatlardaki bek oyuncularını alt etmek üzere etkileyici bir hız bahşedilmiş olan 36 yaşındaki oyuncu, şimdilerde bir oyun kurucu olduğunu öne sürüyor. Yüzünde hafif bir gülümseme ile “Bu günlerde daha çok pas odaklı bir oyuncuyum,” diyor. “Gençken çok daha doğrudan oynuyordum ancak şimdilerden sadece mecbur kaldığımda veya bire bir pozisyon söz konusu olduğunda top sürmeyi tercih ediyorum.”

Drogba ise, profesyonel olabileceğine her zaman inansa da futbolculuk kariyerindeki başarısının onu şaşırttığını sözlerine ekliyor: “Bu durum beni son derece memnun ediyor. Tabii ki futbolcu olabilmenin, 60.000 kişilik büyük stadyumlarda boy göstermenin ve diğer her şeyin hayalini kuruyordum fakat hiç bu kadar ileri gidebileceğimi düşünmemiştim.”

“Bu hayale sahip olmama ve başarıyı arzulamama rağmen futbol her zaman benim işim değil, tutkum oldu. Belki de bu nedenle hala oynamaktan keyif alıyorum.”

Kariyerinin öne çıkan anları ile sohbete devam edildiğinde, Drogba bir süre sessiz kalıp düşüncelere daldıktan sonra, yüzündeki gülümseme tekrar belirmeden önce özgüven ile konuştu: “Profesyonel kariyerimin ilk gollerini, Le Mans forması altında Cannes karşısındaki Fransa İkinci Ligi maçında kaydettim. Ardından Marsilya’da geçirdiğim yıl. Bir Marsilya taraftarı olarak o stadyumda futbol oynama şansına sahiptim. Bu bir rüyanın gerçekleşmesiydi ve benim için çok özeldi.”

2004 yılında Chelsea’ye transferi gerçekleştiğinde Drogba 26 yaşındaydı. Chelsea kariyeri, Şampiyonlar Ligi Kupası’nın yanında, dört Premier Lig şampiyonluğu ve FA Kupası zaferi ile devam etti. Güneybatı Londra’da geçirdiği dönemden bir anı seçmek onun için zor oluyor. “Chelsea… Yalnızca Şampiyonlar Ligi değil, kulüp olarak Chelsea, insanlar, kaybettiğimiz ve kazandığımız maçlar, tüm o yıllar da son derece özeldi.”

Drogba aynı zamanda takımın teknik direktörü Patrice Carteron’un da Phoenix Rising’e kazandırılmasında etkili oldu. Carteron’u, bir akıl hocası olarak kariyerinin farklı dönemlerinde kendisine yardımcı olan bir arkadaş şeklinde tanımlıyor. Carteorun, oyunculuk dönemlerinde Fransa Ligue 1’de Stade Rennais, Lyon ve en çok da Saint-Étienne formaları ile istikrarlı bir savunmacı olarak itibar kazanmıştı ve ayrıca 2000-01 sezonunun ikinci yarısında Sunderland formasıyla 6 aylığına kiralık olarak Premier Lig’de yer aldığı bir dönem yaşamıştı. Sunderland formasını ilk kez 4-2’lik zaferle sonuçlanan Chelsea maçında giymiş ve 1-1’lik Tyne-Wear Derbisi maçında Newcastle karşısında takımına beraberliği getiren golü kaydederek 8 maçlık süreçte bir etki yaratmıştı.

Carteron, özellikle Afrika kıtasındaki bir antrenör olarak belki de daha başarılı bir kariyere sahip olmuştur. Mali ile Afrika Uluslar Kupası’nda 3. lük elde etti ve takımı FIFA Dünya Sıralaması’nda ülke tarihinin en yüksek seviyesine taşıdı. Ayrıca Dominik Cumhuriyeti takımlarından Tout Puissant Mazembe ile seyahat zorlukları, değişkenlik gösteren saha şartları ve hakem entrikaları ile anılan Afrika Şampiyonlar Ligi kupasında zafere ulaştı.

Carteron’un en yakın arkadaşı yıllardır Drogba’nın kişisel antrenörlüğünü üstleniyor ve ikili bu süreçte, Carteron’un büyük maçlar öncesinde Drogba’yı bire bir çalıştırmasını da içeren bir arkadaşlık bağı geliştiriyor. Drogba, “Bir antrenör ve teknik direktör olarak Fransa ve Afrika’da edindiği tecrübeler ile ondan çok şey öğreniyorum,” diyor. “Onunla arkadaşız. Gerekli vasıflara sahip ve kabiliyetli bir arkadaşla çalışmak her zaman daha kolaydır.”

“Bunu, o takıma katıldığından beri yaptıklarından anlayabilirsiniz. Bilmem kaç ardı ardına galibiyet elde ettik ve ligin en iyi savunmalarından birine sahip olduk. Hiç de kolay olmamasına rağmen harika bir iş çıkardı.”

Carteron’ın kendisi de Phoenix Rising’e gelme nedeninin yalnızca proje olmadığını, aynı zamanda Drogba ile resmi olarak çalışma şansını da etkileyici bulduğunu itiraf ediyor. “Eskiden onu Şampiyonlar Ligi ve diğer önemli maçlara hazırlamak üzere bireysel olarak çalışırdık. O gerçek bir lider ve tüm oyuncular ondan bir şeyler öğrenmek istiyor.”

“Motivasyonlarımdan biri de onun son teknik direktörü olmaktı. Drogba gibi birinin teknik direktörü olmanın hayatta karşıma çıkan nadir fırsatlardan biri olduğunu biliyordum. Bu nedenle her gün gelip onunla çalışmaktan çok mutlu ve gururluyum. Elbette 40 yaşına yakın olduğundan dikkat etmeniz gerekiyor ancak o her zaman son derece motive ve antrenman sahasında her gün diğerlerine örnek olmayı sürdürüyor.”

Carteron, Mazembe takımında birlikte çalıştığı Ganalı orta saha oyuncusu Gladson Awako’yu transfer etmek için bağlantılarını şimdiden kullandı ve hem Drogba hem de kendisi daha fazla Afrikalı oyuncuyu takıma katmayı umuyor. Drogba, “Ligde hali hazırda birçok Afrikalı oyuncu bulunuyor. Ancak buradaki varlığımın, daha fazla oyuncu getirme ve onlara daha iyi kontratlar alma, saygı duyulmalarını sağlama ve hayatlarında bir şansa sahip olma fırsatı vermesini umut ediyorum,” şeklinde düşüncelerini aktarıyor. “İnsanlar futbolcuların para bastığını söylüyorlar ama bu aslında zorluktan kurtulmanın bir yolu, onların hayatı. Bu farklı bir iş ama yine de paralarını kazanmak için çalışmak zorundalar.”

Carteron bu sözlere katılıyor ve futbol standardı Avrupa’daki ile aynı olmasa da, ligde oynama fırsatının sunduğu yaşam tarzının çekici olduğunu ifade ediyor. “Afrika’da çok sayıda yetenekli oyuncu var ve birçoğunun bize katılarak Amerika Birleşik Devletleri’ne gelmek istediğini biliyorum.”

Fransız teknik direktör, Drogba ve diğer hissedarların yönetim kurulunda bir kulüp yaratmaya çalıştıkları gibi, kendisinin de futbol kültürünü ve tesislerini yerli yerine oturtmaya çalıştığından bahsediyor. Ligden düşme ya da yükselmenin söz konusu olmadığı kapalı bir sistemde, üzerinde baskı olmadan bunu başarabilmesi mümkün.

“Mazembe gibi bir kulüpte her maç büyük önem taşır ve her şey doğrudan sonuçlara bağlı olduğundan kazanmanız gereklidir. Şu an bundan farklı düşünüyoruz. Farkı yaratan, Phoenix Rising’de gelecek için bir şey inşa ediyor olmamız. Kapalı bir lig sisteminde olduğumuzdan ötürü MLS’e çıkmak için ligi ilk iki sırada bitirmek gibi bir zorunluluk bulunmadığından, anlayış tamamen farklı.”

“Elbette rekabetçi olmak, bütün maçları kazanmak istiyoruz. Fakat bunun da ötesinde, kulübün bir anlayışa sahip olmasını önemsiyoruz. Taraftarların stadyuma gelmelerini ve sahada çok ofansif bir takım ve goller izlemelerini istiyorum.”

“Burada, Mazembe’de yaptığımdan daha fazla saha dışındaki işlerle de ilgileniyorum. Orada 20.000 kişilik bir stadyumumuz ve oturmuş bir düzenimiz vardı. Burada ise mümkün olan en kısa sürede MLS’e katılmak için bir kulüp kuruyoruz.”

The Blizzard’den çevirisi yapılan, Nick Said imzalı metnin İngilizce versiyonu için tıklayınız.