Harry Kewell Röportajı

“Antrenörlüğü futbolculuktan çok daha fazla seviyorum.”

İngiltere’nin West Sussex bölgesine bağlı bir ilçe takımı olan Crawley Town’ın başında olan Harry Kewell, son dönemde ülkenin en genç antrenörlerinden biri konumunda. Ancak Kewell’a göre eskiden aynı takımda top koşturduğu bazı arkadaşlarının bile bu durumdan haberi yok.

“Bir ya da iki kişi bugünlerde neler yaptığımı sordu.” gülüyor. “Aslında bir yandan insanların burada olduğumu bilmemesi hoşuma gidiyor çünkü önemli olan takım, ben değilim. Direkt olarak dikkat çekmemeyi ve arka planda olmayı hep sevmişimdir. Çok çalış ve iyi işler yap. İnsanların seni konuşma sebebi budur.”

Leeds United, Liverpool ve bir dönem ülkemizde Galatasaray forması giyen Avustralyalı, sahalara veda ettikten sonra hiç bu kadar istekli ve arzulu olduğu bir iş yapmamıştı. “Açıkçası, antrenörlüğü futbolculuktan çok daha fazla seviyorum.” Diyor. “Şuan burada keyfini çıkardığım şey fikirlerimi sunmak ve oyuncularımın bunları uyguladığını görmek. Kariyerimi Avustralya’da sonlandırdım ve ardından orada çocuklara bu işin tekniğini gösteren bir akademi kurdum. Bu işi çok sevdim ve hemen ardından da içimde antrenörlük için bu yangın yanmaya başladı diyebilirim.”

“Futbol oynamayı özlemiyorum. Antrenörlüğü işte bu kadar çok seviyorum.”

“Kariyerime baktığımda, bu oyunu oynayabildiğimi, anlayabildiğimi ve bu oyundan çok şey öğrendiğimi biliyordum. Sadece oynayarak da değil, oyunun zor yanlarını da tecrübe ederek – sakatlıkları, oynayamamayı. Tekrar çalışarak kadroya girerdim, benim kontrolüm dışında olan şeyler hakkında sorgulanırdım ve insanların benim hakkımda pek çok yorum yaptığını bilirdim. Şimdi inanıyorum ki yaşadığım tüm sakatlıklar bugün daha anlayışlı bir antrenör olmama yardımcı oluyor. Tabi ki çok fazla sakatlık yaşamak istemezdim çünkü böylece tam olarak nereye kadar gideceğimi ve ne kadar ilerleyeceğimi görebilirdim fakat şu an bunun değişmesini istemem çünkü inişli çıkışlı pek çok şey tecrübe ettim.”

“Yaşadığım şeylerin bana antrenörlük konusunda pek çok avantaj sağladığını düşünüyorum. Mesela bu sezon bir oyuncum sezona çok iyi başlamıştı ardından bir sakatlık yaşadı, geri döndü ve tekrar sakatlandı. Bu onun için çok sinir bozucu ve üzücü bir durum olabilir fakat ben onun tam olarak ne yaşadığını biliyorum. Geri dönmesi konusunda onun pozitif hissetmesini sağlayabilirim. Oyuncularımla bu tarz konuları konuşurken onları daha iyi anlıyorum.”

Watford’ın 23 yaş altı takımında görev yaptığı dönemden sonra Kewell, Mayıs ayında Crawley’in başına geçti. 18 maç sonunda Crawley sadece 4 galibiyet alabildi ve Wycombe karşısında alınan yaralayıcı mağlubiyet, bazı taraftarların Kewell’ın çekici bir futbol markası yaratma misyonunun başarısız olduğunu idda etmesine yol açtı. Ancak Kewell vazgeçmedi ve taraftarların endişelerini de açıkça dile getirerek işlerin yola gireceğine söz verdi.

“Bu ilk defa başıma gelen bir durum değil. Kendimi savunacağım. Eski futbolcular göreve geldiğinde pek çok insan hemen kulübün onu ismi için göreve getirip getirmediğini sorgular. Bir heyecan uyandırmayı başaramazsanız daha fazla sorgulanmaya başlar. Hepsini anlayabiliyorum. Herkes gibi sadece gelecek maçtaki üç puan kadar iyisinizdir.”

“Sezon başında taraftarların mutlu olmasını sağlamak zordu ama yavaş yavaş oynanan futboldan keyif almaya başladılar. İyi bir başlangıç yapamamıştık fakat şuan iyi durumdayız. Son birkaç yılda Crawley küme düşme problemi yaşadı, alt sıralarda yer aldı ve sezon başında da ikinci en büyük küme düşme adayı olarak gösterildik. Kazanan bir mentalite getirmeye çalıştık ve yavaş yavaş işleri yoluna koyuyoruz.”

Kasım ayından bu yana Crawley, kulüp rekoruna imza atarak evinde arka arkaya beş maç kazandı ve oynadığı 16 maçın 11’ini kazanmayı başardı.

“Eski takım arkadaşlarıma sorsanız ‘Harry, antrenör olacağını düşündüğüm son kişidir.’ Diyeceklerinden eminim. Neden bilmiyorum gerçekten. Her zaman antrenörlerime sorular sorardım. En nefret ettiğim şeylerden biri antrenörümüz bir şey söylediğinde birinin çıkıp tam tersini yapmasıydı. ‘Sana az önce söyledi, neden bunu yapıyorsun?’ derdim. Antrenör benden bir şey istediğinde bunu net bir şekilde anlamaya çalışırdım ve yapardım. Böyle şeylerin olması beni çok öfkelendirirdi ve bu durum hala da böyle.”

“Başlangıçta Leeds’te çok iyi bir öğretmenim vardı, George Graham. Koridorda yürüdüğünde hazırolda beklerdik. Daha sonra bugün hala konuştuğum Eddie Gray ve Paul Hart vardı. Liverpool’da benim için fantastik olan Gerrard Houllier ve Rafa Benitez vardı. Aynı zamanda Avustralya’da Guus Hiddink de öyleydi. Fakat benim favorim Galatasaray’da oynadığım dönemde çalıştığım Frank Rijkaard’dı. Onun futbola bakış açısı bunu farklı bir seviyeye taşıdı. Fikirlerini bana daha önce hiç kimsenin yapmadığı bir şekilde açıklardı. Isınma hareketlerimiz bile çok etkileyiciydi. Onun için oynadıktan sonra sahada daha iyi hissettiğim bir dönem olmadı.”

Fakat böyle tanınmış, ünlü bir futbolcu için en alt seviyeden başlamak bir risk değil mi? Kewell bu fikri reddediyor.

“İyi ki bunu söz konusu ettiniz çünkü kim en alttan başladığımı söylese daha yanlış bir düşüncede olamaz. Sezon başında Accrington Stanyley ile oynadığımızda onların antrenörü John Coleman bana bunun en alt seviye olmadığını söylemişti. Haklı. Bu seviyenin altında dört tane daha lig mevcut. Bana bu seviyede başlama şansı verildi ve bunun için ayrıcalıklı hissediyorum. Şans gelen herkes o şansı değerlendirmeli çünkü bir fark yaratabilirsiniz.”

“Beni yanlış anlamayın. Herkes en iyi tesisleri, her sezon yeni inşa edilen beş antrenman sahasına sahip olmayı ister. Fakat bu işi öğrenmelisiniz. Bunu yeniden stajyerliğime başlamak gibi görüyorum. Leeds’te 15 yaşında botlarını temizleyen bir öğrenci olmak yerine şimdi burada antrenör olmayı öğreniyorum. Bunu seviyorum.”

“Tüm hafta o galibiyeti elde etmek için çalışıyorsunuz ve galibiyet gelmediğinde üzülüyorsunuz. Bu, rakibin sizden daha iyi olmasından ya da sizin şanssız olmanızdan dolayı olabilir fakat bu futbolcu olarak hissettiğinizden daha kişisel ve farklı bir durum.”

 

Kaynak: Telegraph UK