Galatasaray Gomis(4), Özgür(K.K), Rodrigues ve Sinan’ın golleriyle Karabükspor’u 7-0 yendi. Karabükspor matematiksel olarak henüz kesinleşmemiş olsa da büyük bir sürpriz olmazsa fiilen düştü. Dolayısıyla Karabükspor adına maç özelinde yazabileceğim bir şey yok. Galatasaray için ise bu maç değerlendirme açısından bize elle tutulur bir şeyler vermeyeceği için daha çok Fatih Terim sonrası Galatasaray’a değinmek ve fazla uzatmadan yazıyı bitirmek istiyorum.
Fatih Terim, Galatasaray’a geldikten sonra neler değiştirdi? Kaliteli bir taktisyen mi? Bu soruların sınırları içerisinde dolaşarak genel bir performans değerlendirmesi yapalım.
Gomis’in Rolü Değişiyor
İlk haftalarda yine bir Karabükspor karşılaşması sonrası, performansının zirvesindeyken Gomis için büyük maçlarda kaybolabileceğini söylemiştim, epey tepki almıştım. St. Etienne ve Lyon’dan hatta Swansea’den tanıdığımız sırtı dönük oyunu bilen Gomis’in olmadığını daha çok ceza alanı golcüsü gibi oynadığını yazmıştım.
“Gomis tam bir ceza alanı golcüsü. Sadece gol atabileceği yerlerde topla buluşuyor. Gomis bir takımı işlevsel hale getirmez, takımın Gomis’i işlevsel hale getirmesi gerekir. Gomis’i işlevsel hale getirmek için de topu rakip ceza alanına kadar götürmen gerekir.
Peki takımın işlemez hale geldiği, rakip ceza alanına gidemediği maçlarda ne olacak? Sonuçta her takıma karşı yoğun bir baskıyla oynamak mümkün değil. Özellikle Galatasaray büyük maçlarda bunun sıkıntısını çok yaşayacaktır. Rakibin daha çok geldiği veya orta saha mücadelesi şeklinde geçen büyük maçlarda Gomis’in oyundan kaybolduğunu göreceğiz. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Bunu aşmak için Gomis’in sırtı dönük top alarak oyuna yön vermesi gerekecek bu da onun oyun karakterinden ödün vermesi fiziksel olarak daha hırpalanması yani bitiriciliğinin düşmesi demek olacaktır.”
Daha sonra Trabzonspor ve Fenerbahçe maçları bunu daha net bir şekilde gösterdi. Gomis’in sahada olmadığını takımı eksik oynattığını gördük.
Fatih Terim’in Galatasaray’a geldiği ilk maçında ilk dokunuşu bu oldu. Gomis’i sırtı dönük olarak kullanmaya başladı. Gomis, Fatih Terim sonrası oynadığı maçlarda küçük pasajlar halinde gösterse de Konyaspor karşılaşması göze soktuğu karşılaşma oldu. İlk golü de buna eklersek 3 gol sırtı dönük olarak aldığı pozisyonlarda geldi.
Gomis’in sırtı dönük oyununun Rodrigues’e etkisi var mı?
Rodrigues, lige ilk haftalarda sağda başladı, daha sonra ise joker gibi sürekli farklı mevkilerde oynadı. Fatih Terim’in gelişiyle çizgi oyuncusundan kanat forvete evrildi. Bunun iki temel sebebi vardı. Birisi Gomis’in sırtı dönük oyunu diğeri ise arkasında oynayan tempolu bek.
Peki Gomis’in performansı bu artışta nasıl etkili oldu? Yukarıda Konyaspor karşılaşmasından top Rodrigues’in ayağında olduğu bir pozisyonu ele alalım. Rodrigues çizgiden gidebiliyor olsa da ters ayaklı olduğu için daha çok içe çekerek oynamayı seviyor. Topu içeriye çektiği zaman koşu yapmak için bekleyen Nagatomo, top isteyen Belhanda ve sırtı dönük top isteyen Gomis ile birlikte üç pas alternatifi ortaya çıkıyor. Nagatomo’nun ritmini yakalaması ve git-gel sayısının artması da bunun en önemli sebeplerinden biri. Sene başında ise Gomis’in sırtı dönük oyunu olmadığından ve genelde o bölgede oynayan Linnes’i ters ayakla destek verememesinden dolayı Rodrigues için bu alternatif sayısı sadece merkezdeki orta sahadan desteğe gelen oyuncuyla sınırlı oluyordu.
Takım Yerleşimi ve Pres Sistemleri
Fatih Terim’in sürekli aynı pres anlayışıyla oynadığı, hatta yıllardır hep aynı şekilde oynadığı gibi yazılar görüyorum. Biraz daha maç özeline inerek baktığımız zaman bunun kesinlikle doğru olmadığını özellikle pres şeklini rakibe göre belirlediğini net bir şekilde görebiliyoruz.
Galatasaray’ın sene başından beri en büyük sıkıntı yaşadığı bölge Maicon-Mariano arası olmuştu. Ayrıca sürekli değişen sol beki de eklediğimiz zaman beklerin en büyük sorun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdik. Fatih Terim Kayserispor deplasmanına bekleri geride tutarak başladı. Onların yerine Fernando’nun yerine oynayan Selçuk’u biraz daha öne çekti hem hücuma hem de prese dahil etti. Böylece Galatasaray 7 kişi yerine 6 kişiyle öne çıktı. Bu hızlı ataklarda beklerin hücumlarda çok bindirmeyip temkinli olmasından kaynaklı gol yeme olasılığını epey aşağıya çekti. Belki de rahat bir deplasman galibiyetinin önünü açtı.
Osmanlıspor karşılaşmasına baktığımız zaman, Selçuk’u stoperlerin önünde Fernando’yu hatırlatırcasına pozisyon alırken, bekleri ise bir kanat bek gibi önde oynadığını gördük. Dolayısıyla Galatatasaray top ayağındayken 3-4-3’e yakın bir şekilde pozisyon aldı. Bu dokunuşla birlikle Denayer-Maicon ikilisi ve Selçuk hariç sarı kırmızılı ekip 7 kişiyle hücum etti. Bir önceki maça göre ileride bir kişi fazla mücadele takım iç sahada oynamanın da verdiği avantajla önemli bir galibiyet aldı.
Antalyaspor karşılaşmasında ise yukarıda görüldüğü gibi pres sistemini tamamen değiştirdi. Rodrigues ve Feghouli’yi geri çekerek ikiliden gölge markajı yapmasını istedi ve Selçuk’u(veya Belhanda’yı) top ayağındaki rakip oyuncunun karşısına aktif prese dahil etti. Donk ise biraz daha öne gelerek merkezdeki boşluğu doldurdu.
Daha önce topun yönüne göre Feghouli veya Rodriguesi top ayağında olan rakip oyuncuya aktif pres yapıyordu. Bu zaten ritmini bulamamış Feghouli’nin ciddi şekilde yıpranmasını sağlıyordu. Fatih Terim onun yerine Selçuk veya Belhanda’yı öne çekerek presi ikiliden birine yaptırdı. Böylece hem presi daha verimli yapabilecek oyuncular yapmaya başladı hem de Feghouli ve Rodrigues’in dinlenmesi sağlandı.
Yukarıda görüldüğü gibi Bursaspor’un üçlü çıkacağı düşünülerek Donk’un stoperlerin önünde pozisyon aldığı ve zaman zaman stoperlerin arasına girerek rakibi karşıladığı, beklerin öne çıkarak rakip kanat bekleri karşıladığı, Selçuk ve Belhanda’nın merkezde pas bağlantılarını kestiği, Feghouli-Gomis-Rodrigues üçlüsünün aktif bir şekilde pres yaptığı bir baskı sistemi gördük. Bir önceki karşılaşmada topsuz oyunda pasif bir konuma çekilen Rodrigues ve Feghouli bu maça tekrar ön alan presinin merkezinde başladı. Fatih Terim’in bunu tercih etmesinin en önemli sebebi rakibin üç stoper oynamasından kaynaklı pas istasyonu sayısının artmasıydı. Diğer türlü herhangi bir dizilişte aktif pres yapan oyuncu sayısıyla, rakibin top dolaştıran oyuncularına karşı sayısal bir eksiklik ortaya çıkacaktı.
Yukarıda da gözüktüğü gibi Gomis, top ayağında olan oyuncuya baskı yaparken diğer oyuncular rakibin pas kanallarını kapatıyor. Rakibin pas istasyonu sayısının bir fazla olmasından dolayı bekler de presin merkezine yerleştirildi. Fatih Terim’in bu ufak dokunuşuyla Galatasaray, rakip sahada 7 kişiyle pres yapma imkanı yakaladı. Konyaspor’un üçlü oynayarak sayısal olarak bir kişi olduğu bir sisteme karşı hamle yapılmış oldu.
Fatih Terim’in en çok eleştiri aldığı yönü taktisyenliğidir. Teknik direktörleri sisteme önem verenler ve motivasyona önem verenler olarak en geniş tanımıyla ikiye ayırmak mümkün. Fatih Terim’in ikinci kategoride olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Fakat motive yönünün üstün olması taktisyenliğinin olmadığını göstermez. Milli takım döneminde bu görevi yapan her teknik direktör gibi bu konuda biraz daha gerilediğini söylemek mümkün. Oyuncularla daha az çalışıyor, milli takımlardaki duygusal yön daha fazla oluyor gibi nedenler sayılabilir. Dolayısıyla taktisyenliği yok demek art niyetli bir ifade. Onun yerine taktisyenliği, motivasyon yönünden daha az demek daha doğru bir ifade oluyor.
Yukarıda sistemsel olarak saydığım örnekleri artırmak mümkün. Fakat daha çok önem verdiklerimi yazmak istedim. Bunun haricinde özellikle ilk yarıda çok oynamayan oyuncuların artan performansları gibi birçok değişiklik sayılabilir fakat daha fazla uzatmak istemediğim için burada bitiyorum. Maçın ardından Karabükspor fiilen küme düştü. Galatasaray ise hafta içi Akhisarspor karşılaşmasından sonra Karabükspor deplasmanında da kazanarak Fenerbahçe deplasmanı öncesi deplasman sorununu kısmen de olsa aştı. Bu maç için en büyük sorun Fernando’nun kart sınırına girmesi oldu. Haftaya Konyaspor karşılaşmasında olası bir kart onu derbide cezalı durumuna düşürecek. Aşağıya yorumlar aracılığıyla düşüncelerinizi yazabilir ve oylamaya katılabilirsiniz.