Futbolun bir spordan öte yaşam tarzına dönüştüğü Güney Amerika’da benzersiz bir futbol iklimi vardır. Kıtanın geneline hakim olan yoksulluk futbol sahalarında giderilmeye çalışılır. Bir meşin yuvarlağın 3 direk arasından geçirilme savaşı insanlara bütün sıkıntılarını unutturur. Arjantinli gazeteci Herman Soro, ülkesinin futbola bakışını “Güney Amerika’da futbol bir ölüm-kalım savaşıdır. Avrupa’da taraftarlar normal bir yaşam standardıyla mutlu olabilirler ama Arjantin’de mutlu olanlar sadece takımlarının son maçından galibiyetle ayrılanlardır.” diyerek özetler.
Bu benzersiz futbol ikliminin en sert mevsimine, Superclasico’ya yani Boca Juniors – River Plate rekabetine bakalım.
Dünyanın en ateşli derbilerinden biri olarak anılan Superclasico rekabetinin temeli ekonomik ve sosyal sınıf farklarına dayanıyor. Koyu mavi formasına ortadan sarı bir şerit çeken Boca Juniors dar gelirli alt tabaka insanlarının desteklediği bir takım olarak öne çıkarken beyaz formasına çaprazlamasına kırmızı bir şerit çeken River Plate ise daha çok zenginlerin desteklediği bir takım olarak ön planda. Elbette bu sınıf farkları eskisi kadar keskin çizgilerle ayrılmasa da rekabetin temelini oluşturuyor. Gol olduğunda öne akan tribünlerin meşhur olduğu bu derbide taraftarların oyunun temel bir parçası olduğu da unutulmamalıdır.
Şehrin Zengin Çocukları
Arjantin’de İngiliz kolonisinin iki takımı olan Santa Rosa ve Rosales takımlarının birleşmesiyle oluşan River Plate takımının lakabı Los Millonarios yani Milyonerler’dir. Formalarında beyaz rengi kullanan Santa Rosa ve Rosales takımları birbirleriyle oynarlarken formalar karışmasın diye bir taraf formasına kırmızı bir şerit çeker. Bu forma iki takım birleştikten sonra kült bir formaya dönüşecek olan kırmızı şeritli beyaz River Plate formasının ta kendisidir.
Lakabından da anlaşılacağı üzere maddi durumu iyi olan eğitim düzeyi daha yüksek kesimin takımıdır River Plate. Kurulduğunda Boca Juniors’la aynı semtin takımıyken sonradan şehrin kuzeyine, daha zengin bir semtine taşınmıştır. Bu meseleden dolayı da Boca taraftarları ezeli rakiplerine “Gallinas” yani “Tavuklar” der. River Plate taraftarları ise ezeli rakiplerine “Domuzlar” veya “Leş kokanlar” diye hitap ederek karşılık verir.
Alfredo di Stefano, Francescoli, Burgos, Batistuta, Hernan Crespo, Saviola ve Ortega gibi isimleri bünyesinde barındırmış köklü kulüp 36 lig şampiyonluğuyla Arjantin’in bu alandaki en başarılı takımı olsa da 2011 yılında küme düşmeleriyle Boca Juniors’la olan rekabetlerine 1 sene ara vermek zorunda kalmıştır.
Şehrin Fakir Çocukları
Halkın takımı olarak anılan Boca Juniors İtalyanların kurduğu bir takımdır. Ligdeki şampiyonluk sayısı River Plate’den 1 eksik olsa da uluslararası anlamda River Plate’den daha başarılı bir kulüptür. Dünyanın en ateşli taraftar topluluklarından birine sahiptir bu takım. Çikolata Kutusu lakaplı statları La Bombonera’nın girişinde “Boca es mi religion, Maradona es mi dios, Bombonera es mi iglesia.” yani “Boca benim dinim, Maradona benim tanrım, Bombonera benim kilisem.” yazar. Bu yazı Boca taraftarının ne kadar tutkulu olduğunu gösterdiği kadar kıtadaki futbola bakış açısını da çok güzel yansıtır.
Boca Juniors kurulduğunda siyah beyaz renklere sahiptir. Bölgede Nottingham de Almagro kulübü de aynı rengi kullandığı için bir unvan maçı gibi renk maçına çıkar bu iki kulüp. Siyah beyaz renkler için savaşırlar yani. Boca maçı kaybeder ve kendine yeni bir renk seçmek durumunda kalır. Yeni renklerine karar veremedikleri için limana yanaşacak ilk geminin bayrağındaki renkleri kendilerine renk olarak seçmeye karar verirler. Limana yanaşan ilk gemi Drottning Sophia isimli bir İsveç gemisidir! O günden sonra mavi ve sarı renkleri kullanır Boca Juniors.
Boca’nın klasikleşen formasını giyen efsanelere baktığımızda bu alanda River’a karşı bir üstünlük kurduğundan söz edebiliriz. Diego Armando Maradona gibi bir futbol efsanesi bu alandaki rekabeti bitirmeye tek başına yeterli olacakken Veron, Riquelme, Tevez gibi oyuncular ve öncesinde River Plate forması giyen Batistuta da Boca’nın sarı şeritli mavi formasını sırtına geçirmiştir.
24 Ağustos 1913 > İlk Resmi Maç
El Monumental ve La Bombonera henüz inşa edilmediği için Racing’in sahasında oynanan Superclasico’nun ilk golünü 23. dakikada River Plate adına Candido Garcia kaydetti. İkinci yarı farkı Ameal Pereya ile 2’ye çıkaran River Plate’e cevabı Boca Juniors’dan Marcos Bayer verdi. River Plate’in ikinci golünü atan Pereya ise gördüğü kırmızı kartla Superclasico’nun kırmızı kart gören ilk futbolcusu oldu. Dünyanın en ateşli derbisinin ilk resmi maçı 2-1 River Plate lehine sonuçlandı.
23 Ağustos 1968 > Puerta 12 Trajedisi
Rekabetin boyutu çok büyük olduğu için yaşanan büyük trajediler de var Superclasico’da. Bahsedeceğim çirkin olay River Plate’in mabedinde, El Monumental’de geçiyor. Boca Juniors taraftarları, River Plate taraftarlarının üzerine tutuşturdukları kağıt parçalarını atıyor ve büyük bir panik yaşanıyor. Oluşan izdihamda 71 kişi hayatını kaybediyor ve bu büyük rekabette yaşanmaması gereken bir olay olarak hafızalarda yer ediyor.
71 kişinin öldüğü yaklaşık 150 kişinin yaralandığı bu olayla ilgili bir soruşturma açılmadı ve olay tam anlamıyla aydınlatılamadı çünkü Arjantin o dönem bir cunta yönetimi tarafından yönetiliyordu.
Bu trajedi El Monumental’in 12 numaralı kapısının yanında gerçekleştiği için de “Puerta 12 trajedisi” olarak anılır.
30 Nisan 1994 > Kanlı Derbi
La Bombonera’da oynanacak derbi öncesinde deplasmanda olmasına rağmen River Plate favori gösteriliyordu. Bunun da gerginliğiyle oldukça sert geçen maçta River Plate; Ortega ve Crespo’nun kaydettiği gollerle derbiyi 2-0 kazandı. Ne olduysa bundan sonra oldu…
Yenilgiyi hazmedemeyen Boca taraftarları, galibiyeti kutlayan River Plate taraftarlarına ateş açtı ve 2 kişi hayatını kaybetti. Olayı daha da unutulmaz kılan olay ise Boca taraftarlarının duvara “Şimdi 2-2 oldu!” yazmalarıydı. Olaydan sonra Boca tribün liderlerinden El Abuelo yani Büyükbaba lakaplı tribün lideri Jose Barrita ve çetesi hapse atıldı. Diğer maçta Boca tribünleri hapse atılan katilleri kast ederek “Kahramanlarımız! Sizinle gurur duyuyoruz.” pankartıyla olayı ve rekabeti daha da çirkinleştirdi.
Adidas forma giyip Coca-Cola içen River Plate taraftarlarıyla Nike forma giyip Pepsi içen Boca Juniors taraftarlarının rekabeti bir kimlik savaşıdır. Dostluk maçında bile 5 tane kırmızı kartın çıktığı bir mücadeleden bahsediyoruz. Bu mücadele normal bir futbol rekabetine indirgenemez.
Futbol nasıl bir spordan fazlasıysa Superclasico da bir derbiden fazlasıdır.