İngiltere Premier Lig’in 11. haftası birbirinden zevkli maçlara sahne oldu. Bu maçların biri de Chelsea-Manchester United maçı idi. Hemen öncesinde oynanan Manchester City-Arsenal maçının galibi Manchester ekibi olunca her iki takım için de liderden kopmamak adına maçın önemi bir kat daha artmıştı.
United cephesinde sezon başından beri sakatlıkları olan Rojo,Carrick, Shaw ve İbrahimovic yine kadroda yoktu. Lindelöf ise zaman zaman yer bulsa da özellilkle 3’lü stoper oynandığı maçlar da bile çok fazla süre almadı. Henüz uyum sürecini atlatabilmiş değil. Onun dışında Mourinho kadrosunun genişliğinden yararlanıyor ve her maç farklı 11 ile sahaya çıkıyor. Mesela bu maç hafta içi oynayan Mata’nın yerine Mkhitaryan’ı tercih etti. Chelsea’ye bakacak olursak beklenen 11’e daha yakındı. Zaman zaman Azpilicueta sağ kanatta oynasa da daha verimli olduğu 3’lü stoperin sağında ve kanatta Zappacosta vardı. Kante’nin de dönmesiyle birlikte orta sahada daha dinamik oynamaya başladılar. Her iki takımın saha içi dağılımına baktığımda bir şey dikkkatimi çekti. İki merkez santrafor ortalamalar alınınca en uçta yer almamışlar. Hazard ve Rashford daha önde. Bunun ana nedeni iki takım da 3’lü defans oynayınca forvetler arada sıkışmamak ve topu alabilmek için geriye gelmişler. Rashford ve Hazard gibi hızlı oyuncular daha çok içeriye yönelmiş.
Mücadeleye daha iyi başlayan ev sahibi taraf oldu. Nitekim 7. dakikada top ağlara gitti ama gol geçerli sayılmadı. Hakem Phil Jones’a faul yapıldığını belirtti. Ancak Premier Lig seviyesinin altında bir faul oldu. Dikkatinizi çekmek istediğim nokta ise oyuncuların konumu. 3’lü stoperle oynamasına, hızlı gelişen bir atak olmamasına rağmen Bailly geride kalmış, Valencia defansın sağında değil, onun yerinde Herrera. Ceza sahası iyi paylaşılmamış. Morata’yı bir kişiyle tutmak çok zor. Hakemin tartışmalı kararı sayesinde United kalesinde golu görmemiş oldu.
15.dakikadan sonra her iki takım da net gol pozisyonları yakalamaya başladı. Aşağıda göstermek istediğim ise Lukaku’nun becerisi ve ceza sahası çevresinde sol tarafın boşluğu. Üstelik o alanda toplam 8 oyuncu olmasına rağmen. Lukaku topu alır almaz vücut hareketiyle kendisini savunan oyuncuyu saf dışı bıraktı. Sol ayağıyla yerden sert bir şut çekti ama Courtois çok iyi kurtardı.
Bu dakikalar maçın en zevkli anlarıydı. Acaba sezonun en iyi maçlarından birini mi izleyeceğiz dedik. Çünkü United önceki maçlar gibi oynamıyordu. Daha ofansif oynamaya çalışıyordu. Belki de Manchester City’nin kazanması buna neden oldu. Çünkü United kazanamazsa 11. hafta sonu puan farkı 8’e çıkacaktı. Matic ve Bakayoko’nun ekstra ofansif oyunu maçın daha da hareketli olmasını sağladı. 18. dakikada sağ kanatta Hazard ceza sahasının köşesindeki açığı görüp oraya ilerledi, şutunu çekti ama De Gea kurtardı. Dakikalar ilerledikçe Chelsea kontrolü eline aldı. İlk yarıda gol bulamamasının nedeni final paslarında iyi olamaması ve yanlış şut tercihleriydi. United ise dakikalar ilerledikçe o etkili oyunundan yavaş yavaş uzaklaştı. Kalesinde tehlikeli ataklar artınca daha çok geriye çekildi. Saha içerisinde Mata gibi oyunu açabilen, takımı rahatlatabilecek bir oyuncu olmadığından kontrolü elinde tutamadı.
2.yarı Chelsea gol atmak için sahaya gelmişti ancak United önceki önemli maçlar gibi deplasmandan birbir puan almanın hesaplarını yapmaya başladı. Chelsea 2. yarı tamamen maçı sirkülase etti. 53. dakikaya götürmek istiyorum sizi. Her iki görsel de aynı.pozisyona ait. Üstteki resimde Morata’ta atılan pas sonrası United defansının durumunu görüyoruz. Bakayoko’ya dikkatle bakalım. 3 saniye içinde attığı deparla ceza sahasına girdi ve United defansının tamamını geçti ve içeride çok iyi bir pozisyon aldı. Bakayoko’nun becerisi ve United’ın oyun içindeki kopukluğunu net bir şekilde görüyoruz. Morata içeriye pasını atarken arkadaki boşlukta bir Chelsea’li oyuncu daha olsa çok rahat bir gol olabilirdi ancak pas hızlı gelince Bakayoko pozisyonu değerlendiremedi.
54.dakikada Fabregas soldan ortasını yaptı. Hazard bomboş pozisyonda gelişine vurdu ama kalecinin üzerine attı. Aslında bu pozisyon golün habercisiydi. Üzerinden saniyeler geçtikten sonra gol geldi. Azpilicueta ortayı açtı ve Morata kafayla golünü attı. Yine 3’lü defans olmasına rağmen yine 1 adam eksik. Bununla beraber içerideki alanın boşluğu, Morata’yı kimsenin tutmaması cabası. Morata’yı ceza sahasında bu kadar boş bırakırsanız topu da bir kaç saniye sonra ağlarınızda görürsünüz.
Golden sonra artık klasikleşen değişiklik yine oldu ve Fellaini oyuna girdi. Fellaini’yi oyuna almak demek uzun toplarla oynayacağım demektir ama United’ta ne ceza sahaına etkili ortalar açabilecek ne de topu o alana doğru taşıyabilecek bir oyuncu yoktu. Fellaini oyuna girdikten sonra yarardan çok zararı dokundu. 64. dakikada ceza sahası önünde ayağından fazla açınca Fabregas kayarak müdahele etti. Topu Morata kaptı ama şut açısı ararken topu kaybetti.10 dakika sonra bir top kaybı daha yaptı. Bakayoko topu çalıp ceza sahasına girdi ve şutunu çekti ama yandan dışarı gitti. Daha müsait olan Morata’ya atsa 2. gol gelebilirdi.
Golden sonra ilk etkili sayabileceğimiz atak 86. dakikada geldi ve bu durum malesef United açısından çok kötü bir durum. Sağ kanattan gelişen atakta savunma topu iyi uzaklaştıramadı. Rashford topu birden önünde buldu. Düzeltip şutunu da vurdu ama çok az farkla top reklam panolarına gitti.
90.dakikada ise Fellaini takımını puandan etti. Bailly ceza sahasına uzun oynadı. Fellaini kontrol edip şutunu çekti ama bu şut çok zayıf kaldı. Bu sonuçla beraber Manchester City en yakın rakiple arasını iyice açtı ve fark 8 oldu. Chelsea ise hafta içi Şampiyonlar Ligi’nde Roma’ya karşı aldığı 3-0’lok yenilginin yarasını sarmış oldu. Topla oynama ve ikili mücadelelerdeki Chelsea üstünlüğü göze çarpıyor. Orta sahaya Kante de dönünce orada biraz daha dayanıklı hale geldi Chelsea ve ikili mücadelelerde daha çok ayakta kaldı. United da ise orta sahada direnç çok yoktu. Tercih edilen orta saha kurgusu bunun nedeniydi. Topa sahip olma konunda aslında ilginç bir durum var. Her zaman topu karşı takıma veren Chelsea bu sefer dümeni kontrol etmeyi tercih etti ancak 60’tan sonra gol geldiği için psikolojik olarak geriye çekildi ve hakimiyetini kaybetti.
Kilit paslara bakacak olursak günün en başarılı isimlerinden Azpilicueta ve Fabregas ilk 2’de yer aldı. 14 kilit pas atmayı deneyip 9’unda isabet sağladı.
United ise bu konuda tam bir hayal kırıklığı yaşattı.Maç boyu sadece 4 oyuncu kilit pas atmayı denedi. 4 pasın yalnızca 1 tanesi isabetliydi. 90 dakika boyunca yalnızca 1 isabetiniz olursa bu maçı nasıl kazanabilrsiniz.
United adına sahadaki en iyi oyuncu bu stadyumun eski oyuncu Matic idi. Özellikle ilk yarıda hücuma katkı sağlamaya çalıştı. Sağ ve sol tarafa dengeli miktarda pas attı. Bu da oyunu ne kadar iyi açabildiğinin bir göstergesi. Orta sahada yalnız kaldı bu yüzden de 2. yarı ileriye çıkamadı.
Lukaku bizlere büyük maçların adamı olmadığını bir kez daha gösterdi. İlk yarıdaki şutu dışında etkili olamadı. Uzun boyu ve sağlam vücuduna rağmen hava toplarında ve ikili mücadelelerde üstün olamadı. Etkili olamamasının diğer nedeni ise Chelsea defansı Lukaku’yu çok iyi savundu ve ona pek boş alan bırakmadı.
Gelelim kazanan tarafa. Sezon boyu yaptığı hatalarla takımının puan kayıplarına neden oldu. Fiziksel olarak iyi bir izlenim vermedi. Bunu daha önceki Chelsea-Roma maçı analizinde de belirtmiştim ama bugün sahanın en iyilerindendi. Onu sağ kanatta oynatmak yerine 3’lü savunmanın sağında oynamasının kendi performansı ve takımı adına daha iyi olduğu bizlere bir kez daha gösterdi. İyi oyununu bir asistle de süsledi.
Açıkçası sezon başında Matic’in gönderilmesi ve yerine Bakayoko’nun alınması beni şaşırttı ve bence Matic’in gönderilmesi yanlış bir hamle oldu ama zannediyorum bugün bize neden Conte’nin onu tercih ettiğini gösterdi. Matic kadar ayaklarına ve topa hakim olamasa da benzer fiziği (yaşı gereği belki de daha iyi) ve daha da önemlisi hücüma daha çok katkı vermesiyle hocasının güvenini boşa çıkarmadı. Maç boyu ceza sahasına girdi, sorumluluk almaktan çekinmedi.