İki maçtır kazanamayan Galatasaray, Gençlerbirliği’ni kendi sahasında Mariano, Maicon, Gomis(2) ve Tolga’nın golleriyle 5-1 yendi ve galibiyet hasretine son verdi. Gençlerbirliği’nde ise kötü gidişat devam etti.
Tudor’un geldiğinden beri asla taviz vermediği şey orta saha üstünlüğüydü. Kanatta asıl mevkisi orta saha olan Tolga’nın oynaması bu yüzdendi. Sneijder, Bruma ve Podolski gibi takım presine destek vermeyen topu ayağına isteyen oyuncuların gönderilmesi de bu yüzdendi. Belhanda gibi tüm orta saha karakterlerini repertuvarında barındıran bir 10 numara tercihi ve Gomis gibi bir santrfor tercihinin sebebi de buydu. Bunların tamamının kesişme noktası savunmayı takım olarak yapmak. Tudor takımla birlikte hareket eden, takımla beraber mücadele eden, takımla beraber topun arkasına geçen oyuncular istiyor.
Maça baktığımız zaman ilk Tudor’un ilk defa orta saha hakimiyetinden ödün verdiğini gördük. Galatasaray’ın bu maç orta sahada sayısal üstünlüğü yoktu. Fakat buradan eksilen oyuncu ve hücuma eklenen oyuncu rakip ceza sahasında takımın bir kişi fazla oynamasına sebep oldu. Bunu maç boyunca gördük. Tudor maça 3-5-2’ye yakın bir dizilişle çıktı. Aslında Galatasaray’ın kapanan savunmalara karşı nasıl oynayacağı büyük soru işaretiydi. Israrla büyük maç deniyor ama kapanan takımların deplasmanlarında kazanmak şampiyonluğun en önemli nişanıdır.
Şampiyonluğun yolu genel kanının aksine büyük maçlardan değil de kapanan takımlara karşı deplasmanda oynanan karşılaşmalardan geçer. Çok uzağa gitmeyeceğim geçen seneden örnek vereceğim. Başakşehir ve Beşiktaş şampiyonluk mücadelesi verdi, Fenerbahçe ve Galatasaray onların arkasından geldi. Beşiktaş, Başakşehir’in 4 puan önünde tamamladı. Başakşehir, Beşiktaş maçlarından 4 puan çıkarmayı başardı. İlk 4 takımın aralarında oynadığı maçlara baktığımızda Beşiktaş’ın tek galibiyeti bulunuyor o da Galatasaray deplasmanında. Bu 6 maçtan toplam 7 puan aldı. Başakşehir’in ise 4 galibiyeti var. Toplamda 13 puan aldı. Şampiyonluğun en önemli maçları büyük maçlarsa o zaman büyük maçlarda Beşiktaş’tan 6 puan fazla alan Başakşehir ligi nasıl Beşiktaş’ın 4 puan arkasında bitirdi?
Maça dönelim. Tudor orta saha hakimiyetinden ödün vererek çift santrfor oynamayı tercih etti. Gomis ve Eren baktığımız zaman yakın profilde oyuncular fakat tarzları biraz farklı. Gomis daha çok bitiriciliğiyle ön plana çıkarken Eren’in servis özelliği biraz daha ön planda. Dolayısıyla beraber oynayabilecek oyuncular. Gomis ve Eren’in alan paylaşımlarında zaman zaman sıkıntı yaşadığı gördük. Fakat bu sistemle sadece 2-3 gün çalıştıkları ve ilk oyunları olduğunu düşünürsek bunlar göz ardı edilebilecek detaylar. Galatasaray’ın savunma çizgisi önceki maçlara nispeten önde başladı. En üst kademeden bir baskı merkezi oluşturmak ve oyunu kurmakta zorlanan Gençlerbirliği defansını hataya zorlamak istediler. Çift forvet çıkılmasının en temel sebebi buydu. Galatasaray maça hızlı başladı. Gomis’in sırtı dönük aldığı pozisyonda Eren rakip beki üzerine çekerken arkada Mariano unutuldu ve gol geldi. Daha sonra ise Galatasaray’da bir düşüş gördük.
Bu düşüşün en temel 2 sebebi vardı. İlki Galatasaray’ın oyun hakimiyetini bir türlü eline geçirememesinden kaynaklandı. Çünkü Galatasaray yukarıda anlattığım gibi orta sahadan ödün verdi. Bunun neticesinde iki takımında oyuna hakim olamadığı bir 25-30 dakika izledik. Galatasaray bu süreçte defans ile hücum arasındaki bağlantıyı kuramadı. Bunun neticesinde defansta gereksiz yere dolaştıran topu izledik. Gençlerbirliği ise çok daha verimliydi. Yukarıdaki veride gördüğümüz gibi Galatasaray’ın atak dışı 275 pası varken, Gençlerbirliği’nin sadece 56 pası var. Atak halindeki paslarda ise Gençlerbirliği’nin üstünlüğü göze çarpıyor. Bunun nedeni ise Galatasaray’ın ilk bölge ile üçüncü bölge arasındaki pas bağlantısını kuramaması ve bunun sonucunda defansta çevirdiği gereksiz toplardı. Gençlerbirliği bu efektif oyunuyla özellikle Mariano ve Maicon’un arasındaki boşluğu kullanarak etkili olmaya çalışsa da skoru bulamadı.
İki sebepten bahsetmiştim. İkinci sebep ise Galatasaray’ın hareketliliğinin düşmesiydi. Yukarıda görüldüğü gibi Galatasaray maç boyunca dizilişin verdiği avantajla sahaya geniş yayıldı. Bunun avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Galatasaray bunu yaparak adeta bir kale suru ördü ve merkezdeki oyuncularının daha rahat hareket etmesini sağladı. İşte Galatasaray’ın maç başı hareketliliğini sağlayan sahada 3 oyuncu vardı. Tolga, Belhanda ve Eren. Bu üçlünün özellikle Eren’in hareketliliği düşünce sahaya geniş yayılmanın verdiği dezavantajla Galatasaray rakip kaleye gitmekte zorlandı. Ayrıca bu dizilişle hızlı çıkabilen takımlara karşı beklerin arkasını etkili kullanma şansı vermiş oldu. Fakat bu kadar hücumu düşünüyorsanız bu alabileceğiniz bir risk.
Sene başından beri Galatasaray’ın sağ kanadı çok ciddi zaaf gösteriyor. Hızlı çıkan takımlar Maicon ve Mariano’nun arasını çok etkili kullanıyor. Bunda en önemli sebep Maicon’un ağır olması ve Mariano’nun önde yakalanması. Gençlerbirliği’nin neredeyse tüm atakları bu bölgeden geldi.
Yukarıda da görüldüğü gibi Belhanda ve Tolga hemen hemen her atağın içinde vardı. Yukarıda bahsettiğim gibi Tudor, sahaya sınırlarını çizdi. Adeta bir iskelet oluşturdu kalan oyuncular da tamamen serbest bir şekilde hareket edebildi. Rodrigues ve Mariano sadece kendi eksenleri üzerinde hareketliydi. Tolga, Belhanda ve Eren’in hareketliliği yaratıcılığı beraberinde getirdi.
Burada aslında haftalardır anlattığım üçlü savunmanın hücumda getirdiği avantajın birebir uygulamasını gördük, dolayısıyla burada uzatmayacağım arzu eden eski yazılarımdan okuyabilir. Fenerbahçe maçı için yazdığım satırları aşağıya ekliyorum.
Galatasaray taktik esnekliği Fernando ile çok üst düzey uygulayan bir takım, atak halinde anında dörtlü defans kurgusu yapabiliyor veya birden 3 stopere dönüp bekleri öne atabiliyor. Bu durumda Fenerbahçe’nin arkada unuttuğu beklerden gol ve asist olarak skor katkısı gelebilir.
Tudor’un, geçen hafta kanatları etkili kullanan Konyaspor’a karşı üçlü savunma kurgusuyla oyuna başladığını görüyoruz. Tudor, savunmayı üçlü kurgulayarak bekleri öne atınca rakibinin en önemli silahı olan kanat oyuncularına öne çıkarsanız cezayı keserim demiş oldu. Dolayısıyla Fofana ve Milosevic maç boyunca savunmaya yardım etmek zorunda kaldı. Konyaspor’un bazı pozisyonlarda 6 kişiyle savunma yapıyormuş gibi gözükmesinin sebebi buydu. Fofana ve Milosevic’in eşleştikleri oyuncuları takip etmesi takdir edilecek bir davranış.
Tudor, Fenerbahçe karşısına yine bu tarz üçlü bir kadro ile çıkarak yukarıda bahsettiğim Fenerbahçe’nin rakip beklerini unutmasından faydalanabilir. Ayrıca Valbuena ve Giuliano’nun daha fazla defansa yardıma gelmesini sağlayarak hızını kesebilir.
Tudor üçlü savunma başladı ve bekleri öne attı. Bu sayede takım hücumda iki kişi daha fazla oynadı. Görüldüğü gibi hemen hemen her pozisyonda ceza alanında 5-6 Galatasaraylı oyuncu görüyoruz.
Yukarıdaki görüntü Tolga’nın golünün 2D kamera ile çekilmiş hali. Yine görüldüğü gibi Galatasaray ceza alanında 5 kişiyle pozisyon alıyor. Aslında bu pozisyonlar Galatasaray’ın yerleşerek geldiği pozisyonlardı.
İkinci yarıda Gençlerbirliği savunma disiplinini kaybetti. Galatasaray da o bölgede kalabalık olunca daha rahat açık alan bulmaya başladı. Her pozisyon ceza alanında 5-6 oyuncu gördük. Galatasaray aslında hareketliydi. Etkisiz görünmesinin nedeni topu tuttuğu zaman hareketliliğini kaybetmesiydi.
Bu maç için Galatasaray’ın en büyük artısı hiçbir bölgeye bağlı kalmadan her taraftan organize bir şekilde gelebilmesi oldu. Kilit pasları gördüğümüz zaman Galatasaray’ın hemen hemen her bölgeden tehlike yarattığını net bir şekilde anlayabiliyoruz. Normalde Belhanda ve Mariano üzerinden atağa çıkan takım bu gece yelpazesini genişletti. Özellikle Eren’in formu görülmeye değerdi. 7 kilit pas attı. Fakat bu performansın en önemli kısmının oyun açık alana döndüğü zamanda gelmesi Eren hakkında kafalardaki soru işaretlerini tam olarak gidermedi.
Galatasaray yine duran toptan gol yedi. Golden bağımsız olsa da Galatasaray hala kendi yarı sahasında gereksiz fauller yapmaya devam ediyor. Penaltıyı da eklersek kalesinde gördüğü 6. duran top golü oldu.
1. Hafta – Kayserispor
2. Hafta – Osmanlıspor
4. Hafta – Antalyaspor
10. Hafta – Trabzonspor
11. Hafta – Gençlerbirliği
Belhanda iki asist yaptı ve 10. maçında tabela katkısı 6’ya yükseldi. Peki bu maçta diğer maçlardan farklı olarak ne yaptı? Aslına bakarsak iki asist haricinde diğer maçlarında gösterdiği performansın aynısını gösterdi. Fakat ilginçtir her maç aynı performansı gösteren adam iki asist yaptığı gece göklere çıkarılıyor. Belhanda’nın son 4 maçlık performansı nasıldı? Belhanda son 4 maç rakip ceza sahasına 63 top gönderdi ve bunların 38 tanesi isabetli oldu. Belhanda son 4 maç 20 kilit pas denedi ve bunların 9 tanesinde başarılı oldu. Ortalamalarına gelirsek Belhanda maç başına 5 tane kilit pas deniyor, ceza alanına 16 top gönderiyor. Bu hafta baktığımız zaman 5 kilit pas denedi, ceza alanına 12 top gönderdi. Mücadele kazanma oranı %53’tü, bu maç %32’ye düştü.
Aslında açık oyunda attığı 2-3 fazla dribling ve 2 asistten farklı bir şey yapmadı. Tek farkı skor yapıp insanların gözüne önüne koymasıydı. Bu maça kadar oynadığı maçlarda takımının attığı 20 golünün 12 tanesinin hazırlanmasına katkı verdi. Her hafta yazıyorum bunu hemen hemen her maç aynı katkıyı veriyor o yüzden tabela desteği önemli değil.
Son olarak Serdar Aziz’in amatörce yediği karta, maç içerisinde dikkatimi çeken bir görselle değinerek yazıyı bitirmek istiyorum. Serdar yıllarca Bursaspor kaptanlığı yapmış, milli takımlarda oynamış bir isim. Fakat burada Koray yapmasını gerekeni yapıp elini arkasına götürürken Serdar amatörce kart gördü ve cezalı duruma düştü. Aslında şu görsel Almanya ile Türkiye’nin altyapı eğitimlerinin karşılaştırması gibi.
Gençlerbirliği ise umarım yeni bir yapılanma sürecine kendisini hazırlıyordur. Galatasaray bu galibiyetle rahat bir nefes aldı. En önemlisi kapanan takımlara karşı deplasmanda oynayabileceği alternatif bir sistem buldu. Galatasaray adına haftalardır teoride anlattığımız detayların dün gece sahada uygulamasını gördüğümüz için fazla tekrara kaçmamak ve farklı bir skorun ardından yoğun bir yazı ile boğucu olmamak adına fazla uzatmamayı tercih ettim.