Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde yoluna dolu dizgin devam ediyor. Porto ve Leipzig maçlarının ardından Monaco deplasmanından da 3 puanla ayrılan Siyah Beyazlılar, puanını 9’a çıkarttı ve liderliğini sürdürdü. Bu galibiyet, aynı zamanda Beşiktaş’ın Fransa takımlarıyla deplasmanda oynadığı maçlarda aldığı ilk galibiyet oldu.
Ortalama Pozisyonlar
Ev sahibi ekip sahaya alışık olduğumuzdan farklı bir formasyonla çıktı. Genel olarak 4-4-2 oynayan Jardim’in ekibi bu maça 4-2-3-1’le çıktı. Ligdeki son Lyon karşılaşmasına da 4-2-3-1’le başlayan Monaco, bu dizilişle sahaya çıktığı üst üste 2. maçını da kaybetmiş oldu.
Yavaş yavaş detaylara gelecek olursak, yukarıdaki tabloya bakarak Monaco’nun kağıt üstünde dersine iyi çalıştığını söyleyebiliriz. Beşiktaş’ın savunmadaki zayıf karnı olan Caner’in kanadını işlemeyi deneyen Jardim’in öğrencileri, derslerine iyi çalışmalarına rağmen sınavı geçemedi.
Monaco’nun sağ beki Toure’nin aksiyon ve pas haritası da bize bu oyun planı hakkında ipuçları veriyor. 3. bölgede 20 kere topla buluşan Toure, Keita’nın içeri kat etmesi, hatta zaman zaman forveti 2’lemesiyle oluşan boşlukları kullanmak istedi. Ancak Monaco’nun bu planının tutmamasında Keita Balde’nin vasat oyunu ve Babel’in savunma katkısı etkili oldu. Rony Lopes oyuna girdikten sonra sağ kanada hareketlilik getirse de, onun bu performansı Monaco için yeterli olmadı.
Forveti ikilediği anlardan birinde Keita, sağ taraftan bindiren Toure’nin ortasıyla net bir pozisyona giriyor.
İlk yarıda bildiğimiz Monaco’ya daha yakın bir takım vardı. Savunma hattını önde kuran, seri paslarla çabuk bir şekilde rakip kaleye gitmeye çalışan Fransız temsilcisi, özellikle 35’ten sonra rakibi üstündeki baskısını arttırdı. Bu bölümde Tielemans ve Keita’yla iki de net pozisyonu değerlendiremeyen ev sahibi, işin savunma kısmında da bildiğimiz Monaco gibiydi. İlk 45 dakikada Beşiktaş’a 3 net pozisyon veren Kırmızı Beyazlı ekip, kalesinde 1 de gol gördü.
Lemar’ın kaptırdığı toptan sonra Tielemans’ın Adriano’ya baskısı ve Keita, Falcao, Lemar üçlüsünün pas kanallarını kapatması Brezilyalı futbolcuyu uzun oynamaya zorluyor.
Adriano’yu hatalı pasa zorlayan Monaco’nun Lemar, Sidibe Tielemans’la kurduğu üçgen. Bu atağın sonucunda Tielemans’la net bir fırsatı harcadı Monaco, ancak burada asıl dikkat çekilmesi gereken yer ev sahibi ekibin hızlı oyunu. Adriano’nun gönderdiği uzun topla Tielemans’ın şutu arasında sadece 10 saniye var.
İkinci yarıda ise daha önce de belirttiğim gibi bambaşka bir Monaco vardı. Ancak ev sahibi takımın ikinci yarı performansını Beşiktaş üzerinden okumak daha faydalı olacağı için bu konuyu şimdilik erteliyorum.
Beşiktaş ise, bir Şampiyonlar Ligi maçına daha neyi yapıp neyi yapamadığının bilincinde çıktı. Kapılan toplarla birlikte gerek uzun paslar, gerekse driplingle etkili kontralara çıkabilen Beşiktaş, yine bunu denedi ve sonuç aldı. Attığı 2 golün yanı sıra net gol pozisyonları da yakalayan Siyah Beyazlılar, Fransa deplasmanından istediği skorla döndü.
Yukarıdaki tablo da Beşiktaş’ın oyun planını anlamamıza yardımcı oluyor. Maç boyunca 461 pas yapan Beşiktaş’ın uzun pas sayısı 57. Bir diğer değişle Siyah Beyazlıların her 8 pasından 1’i uzun.
İşin savunma kısmında da ilk yarının son 10 dakikası haricinde iyi bir Beşiktaş vardı. Kara Kartallar’ın set hücumlarını savunmak konusunda ne kadar iyi bir takım olduğunu zaten Porto maçı yazısında da vurgulamıştım. Tosic’in zayıf pozisyon bilgisi ve oyun zekası nedeniyle bilinçsizce mevkisini terkettiği pozisyonlar dışında set hücumu savunmasında sıkıntı yaşamıyor Beşiktaş. Şampiyonlar Ligi maçlarında ise Tosic de bu bilinçle hareket edince Beşiktaş, savunmanın yerleşik olduğu pozisyonlarda yine sıkıntı yaşamadı.
Biraz önce de gördüğünüz bu tablonun en altındaki istatistikler ise Beşiktaş’ın ceza sahası içi savunmasındaki başarısını bize gösteriyor. Rakip ceza sahasına 30 kez pasla, 15 defa da ortayla girmek isteyen Monaco, bu 45 denemenin yalnızca 11’inde başarılı oldu.
Biraz önce Monaco’nun ikinci yarı performansını Beşiktaş kısmında değerlendireceğimi söylemiştim. İkinci yarıdaki performansıyla Monaco’yu oyundan düşüren Beşiktaş, işin başka bir boyutunda da bir Şampiyonlar Ligi takımına dönüştüğünü bize gösterdi. Yüksek tempoda ve hızlı bir oyun oynayan Monaco’yu ikinci yarı adeta uyutan Siyah Beyazlılar, oyunun temposunu kontrol etti ve kendi oyununu rakibine kabul ettirmeyi başardı. 45 dakika boyunca rakibine yalnızca 1 pozisyon veren ve 4-5 gol pozisyonuna giren Siyah Beyazlılar, 54. dakikada Cenk’le 2. golü buldu ve Fransa deplasmanından galibiyetle ayrıldı.
Beşiktaş’ın eksi hanesine ise 35 ile 45. dakikalar arasındaki kötü oyunu ve kontra atak savunmasını yazabiliriz. Hattı öne taşıdığında savunma konusunda sıkıntı yaşayan Beşiktaş, bunun bilinciyle hareket ederek savunma hattını mümkün olduğunca geride kurdu.
Savunma hattını orta sahaya çektiği nadir anlardan birinde Beşiktaş, Glik’in uzun pası sonucu geride 2’ye 2 yakalanıyor.
Pozisyonun devamında ise Pepe adeta tek başına golü önledi. Önce Keita’ya paralel koşarak Falcao’yu ve önündeki alanı kapatan Pepe, sonrasında ise tam zamanında yaptığı faulle tehlikeyi önledi. Genç stoperlere ders niteliğindeki bu pozisyon, Pepe’nin savunma melekeleri ve zekasını da bizlere gösteriyor..
Son olarak Adriano ve Cenk’in performansına da değinmekte fayda var ancak yazıyı çok uzatmak ve sizleri sıkmak istemediğimden bu iki ismi tek cümlede özetleyeceğim. Beşiktaş böyle iki oyuncuya sahip olduğu için çok şanslı.