Gençlerbirliği evinde Beşiktaş’ı ağırladığı maçta 3 puanı 2 golle aldı. Beşiktaş maçın başından sonuna kadar istediği oyunun uzağındaydı. Maçın kırılma anı Babel’in oyundan atılmasıydı. Gençlerbirliği iyi kapanarak ve doğru yerleşerek 3 puanı hak eden taraf oldu.
Maçı, iş ortağımız Instat’ın verileri ışığında inceleyeceğiz.
Ortalama Pozisyonlar
Şenol Güneş, Monaco maçı öncesi Babel ve Quaresma’yı dinlendirmek istedi. Cenk solda, Lens sağda önlerinde de Negredo vardı. Babel’i de Quaresma’yı da aradı Beşiktaş ama sorun bireysel performansların ötesindeydi. Beşiktaş, doğru kapanan Gençlerbirliği’ni açmak için somut bir plana sahip değildi. Maçın kaybedilmesindeki en büyük etken Güneş’in oyuncularının bireysel yeteneklerine güvenerek “Bir yolunu buluruz!” anlayışıydı. Karşıda ise dersine iyi çalışmış bir Gençlerbirliği vardı.
Topla Oynama
Beşiktaş, %62 topla oynama oranıyla topa hükmetse de maça hükmedemedi. Rakip yarı alanda da üçüncü bölgede de bolca topla oynadı Beşiktaş ama açık oyunda tehlike yarattığı atak sayısı çok az kaldı. Gençlerbirliği ceza sahasına 9 kere girdi ve ciddi tehlike yarattı bu girişlerle. Topla az ama öz oynadı Gençlerbirliği.
Şutlar
Beşiktaş’ın topla bu kadar oynayıp etkisiz kalmasını özetleyen en önemli veriler şut verileri. Görüldüğü üzere Beşiktaş’ın ilk yarıda isabetli şutu yok. İkinci yarıda ise 2 isabetli şut var: Bunlardan biri Cenk’in attığı penaltı golü zaten. Diğeri de Gökhan ve Atiba’nın geçen sezon Trabzonspor maçının son dakikasında attıkları golün aynısını denedikleri pozisyondu. Bu anlamda Babel’in atılması çok kritikti. Talisca ve Oğuzhan da yokları oynayınca mağlubiyet kaçınılmazdı Beşiktaş adına.
Paslar
622 pas ve %62 topla oynama oranına rağmen dikine oyunda çok etkisiz kaldı Beşiktaş. Toplamda 6 anahtar pas atıldı ve bunların yalnızca 3 tanesi isabetli oldu. Gençlerbirliği ise Beşiktaş’a göre neredeyse yarı yarıya pas yaptığı ve topla oynadığı maçta 16 kilit pasta 9 isabet yakalamıştı. Bu da Oğuzhan’ın kötü performansını gözler önüne seren bir veri oluyor elbette. Oğuzhan sistemin anahtar ismi Beşiktaş’ta ancak Beşiktaş adına bu maçta bir sistemden söz etmek çok zor. Böyle olunca da hücumda bolca isabetsiz pas ve bireysel yetenek odaklı bir futbol görüyoruz. Karşıda; nerede duracağını ve ne yapacağını bilen bir Gençlerbirliği olunca da tabela böyle oluyor.
Gençlerbirliği pas kombinasyonuna baktığımızda beklerin oyuna katıldığını görüyoruz. Özellikle sağ bek Ahmet Oğuz sahanın belki de en iyi ismiydi. Ahmet Oğuz; 4/3 top kapma, 10/9 ikili mücadele ve 3 pas arası istatistiğiyle defansif anlamda iyi bir maç çıkardığını gösteriyor.
Beşiktaş pas kombinasyonuna baktığımızda Hücumcularla kurulan bir bağ yok. Bekler, orta saha ve savunmacılar arasında gelişmiş pas ağı. 90 dakika hazırlık pası yapmış bir takım görüyoruz özetle.
Talisca & Oğuzhan
Beşiktaş’ın maça doğru hazırlanmadığından bahsettik hep. Kafalarda Monaco maçı var. Bu belli. Belki de hep sözü edilen üçüncü sezon sendromu yaşıyor Beşiktaş. Bunu göreceğiz lakin maç özelinde konuşacak olursak Beşiktaş’ın etkisiz performansına Oğuzhan üzerinden bakmak daha doğru olacaktır.
Beşiktaş’ın oyun kurucusu maçı anahtar pas atmadan tamamlamış. Bu veri yeterince garipken bir de Oğuzhan ve Talisca’nın maç boyunca sadece 6 kere paslaştığı verisi ekleniyor buna. Oğuzhan, Talisca’ya yalnızca 4 pas atabilmiş. Burada oyunsuzluk kendini net şekilde belli ediyor. Dikine paslarıyla ve oyun aklıyla fark yaratan Oğuzhan takımın en tehlikeli oyuncusunu topla buluşturamamış. Elbette bunda rakip savunma arasında saklanan ve sadece yay çevresinden şut kovalayan Talisca’nın da payı büyük.
Talisca oyununa bir şeyler eklemek zorunda çünkü sahada oynanan konsol oyunu değil, futbol.
Az Şekerli Quaresma
Quaresma için hep aynı cümleleri sarf ediyoruz. Bu cümleleri her sene birkaç kez kurmamızın sebebi ise onun değişken oyun profili. Fenerbahçe maçında yaptığı anlamsız hareketten sonra olumlu manada bir değişim söz konusu. Dün akşam da oyuna sonradan girip fark yarattığını söyleyebiliriz.
Quaresma, dün akşam oynadığı 45 dakikada 9/8 başarılı dribbling oranı yakaladı. Yoktan var ettiği bir pozisyonla da takımının tek golünü attığı penaltıyı hazırladı. Beşiktaş, bir gol daha atabilseydi bu da muhtemelen Quaresma’nın ayağından çıkacak bir ortanın ardından gelirdi. Kısacası her zaman dediğimiz gibi Quaresma oyununu sadeleştirdiğinde ve yapabildiklerini yapmaya çalıştığında güzel.
Gençlerbirliği’nin ilk golü ve Tosic
Gençlerbirliği sağ kanattan Ahmet Oğuz’la hücum ediyor. Beşiktaş savunması pozisyon almış durumda. Zeki Yavru, Ahmet Oğuz’dan pas alabilecek konuma doğru hareketleniyor.
Zeki koşusuyla hem Caner’i kendine çekiyor hem de Ahmet’e alan açıyor. Güzel bir ver-kaç örneği.
Duvar pasından sonra top tekrar Ahmet Oğuz’da. İçe doğru topla hareketleniyor ancak Oğuzhan ve Atiba’nın da desteğiyle Beşiktaş savunması güzel pozisyon almış durumda ve Ahmet’in fazla seçeneği yok. Derken Ahmet’in imdadına Tosic yetişiyor…
Tosic eşleştiği Ahmet İlhan’ı bırakarak fazla seçeneği olmayan Ahmet Oğuz’a doğru koşuyor ve ceza sahası içerisinde Ahmet İlhan’a güzelce bir boşluk bırakıyor. Seçeneği olmayan Ahmet Oğuz’un derdi kaleyi yoklamak çünkü kararını Tosic öne çıkmadan önce vermiş. İstediği gibi vuramıyor Ahmet Oğuz ve top Tosic’in bıraktığı boş alanda Ahmet İlhan’ın önünde kalıyor. Pozisyonun devamı ise golle sonuçlanıyor.
Gençlerbirliği Yerleşme Örnekleri
8 kişiyle rakip yarı sahada Beşiktaş. Top Talisca’da ama pas opsiyonu yok. Bireysel yeteneğiyle fark yaratmadıktan sonra yapacak bir şeyi yok çünkü Gençlerbirliği 2 katmanlı güzel bir savunma kurgusuyla yerleşmiş.
Başka bir örnek… Beşiktaş bu sefer yarı sahasında ama Gençlerbirliği savunması çizgi halinde epey önde. 4-2-4 kurgusuyla rakibi yarı alanlarında karşılıyorlar. Top Pepe’de ama istediği pas opsiyonunu göremediği için doğrudan hücum derdinde ve uzun topu yolluyor ama Ahmet Oğuz topu kazanan isim oluyor.
Burada Gençlerbirliği güzel yerleşse de sorun Pepe’nin ve zaman zaman da Caner’in oyunu doğrudan hücuma taşıma isteği. Bu uzun toplar Beşiktaş’a çoğunlukla kayıp olarak dönüyor.
Son Söz
Beşiktaş telafisi olmayan bir puan kaybı yaşadı ama sorun puan kaybından öte doğru hazırlanılmayan ve maç içerisinde de doğru yönlendirilmeyen bir oyun olması. Şampiyonlar Ligi’nin mental yorgunluğu Beşiktaş’ı beklenenden daha kötü etkiliyor. İki kulvarda da başarıyla mücadele etmek için buna bir çözüm bulunması lazım. Kadro içerisinde de yeterince şans bulamadığını düşündüğüm oyuncular var. Örneğin Negredo süre aldığı her maçta ağızda güzel bir tat bıraksa da yeterince şans bulamıyor. Negredo gibi hava hakimiyeti ve servis yeteneği olan bir golcünün Quaresma’yla daha fazla oynaması gerekiyor mesela…
Sadece “Beşiktaş yenildi.” diyerek de Gençlerbirliği’nin doğru oyununu gölgelemememiz gerektiğini düşünüyorum. Zor günler geçiren Alkaralar, 3 puanı akıllı oyunuyla hak ederek aldı. Bu 3 puanın bir anlam ifade etmesi için ise bir galibiyet serisi gerekiyor Kırmızı-Siyahlılara.
Gençlerbirliği altın değerindeki 3 puanıyla düşme hattından kurtulmak için önemli bir adım atarken Beşiktaş’ta gözler Şampiyonlar Ligi’ndeki Monaco maçına çevriliyor.