Baştan sona üst düzey bir mücadeleye sahne olan maçta Galatasaray, Karabükspor’u son dakikada Maicon’un ayağından bulduğu golle 3-2 mağlup etmeyi başardı. Galatasaray’ın gollerini Feghouli ve Maicon(2) atarken Karabükspor’un golleri ise Yatabare ve Seleznyov(P)’dan geldi.
Maç Öncesi Veriler Nasıl Bir Oyunu Gösteriyordu?
Maç öncesinde Galatasaray’ın ligin en kötü takımlarından biri olarak gösterilen Karabükspor’u rahat geçeceği şeklinde bir hava vardı. Karabükspor, geçen hafta Galatasaray’ın rakibi olan Bursaspor’a yakın oyun anlayışına sahip bir takım, temel farklara kısaca göz atalım. Bursaspor ligin fiziksel olarak en zayıf takımıydı Karabükspor ise geride kalan haftaların ortalamasına vurduğumuzda ligde en fazla fiziksel mücadele kazanan takım. Bursaspor biraz daha geride bir pres anlayışına sahipken Karabükspor önde baskı konusunda ligin en agresif takımlarından birisi. Geçen hafta ligin en önde top kazanan ikinci takımı, rakip saha uzaklığı 69,8 metre. Yine Bursaspor gibi ataklara çok hızlı çıkan bir takım.
Ligin en yüksek ikili mücadele kazanma yüzdesine sahip takımı ile en fazla ikili mücadele kazanan iki takımın mücadelesine tanık oldu. Galatasaray ve Karabükspor ligde topu geri kazanma süresinde en üstlerde yer alıyor. Aynı zamanda rakip sahada ligin en fazla serbest top toplayan iki takımı. Kısacası ligin fizik gücü en yüksek iki takımı karşı karşıya geldi. Maç öncesinde sezon başından beri ligin en hareketli oyunlarından birini beklediğimi söylemiştim. Öyle de olsa 90 dakika düşmeden devam eden bir tempo, keyifli bir maç izledik.
Instat’ın tüm parametreleri hesaplayarak çıkardığı mücadele index’inde, sezon ortalamalarına baktığımız zaman iki takımında ligin üstlerinde olduğunu görebiliyoruz.
Karabükspor’un fizik gücü yüksek, mücadeleci, önde basan ve ataklara çok hızlı çıkan ama defansif olarak düşük seviyede olduğunu gördük. Bunun en temel sebebi ise savunmada pasif kalıyorlar. Yerleşim ve dizilim konusunda eksikleri yok fakat adam takip etme konusunda çok ciddi problemleri olduğunu gördük. Aynı zamanda önde baskı yaptıkları için bazı pozisyonlarda ilk bölge yoğunluğu minimuma inebiliyor. Galatasaray maça hızlı başladı. İlk 25 dakikada 2-0’ı bulmuştu bile. Fakat bu uzun sürmedi golden 5 dakika sonra Galatasaray kalesinde golü gördü. Karabükspor’un en önemli atakları Galatasaray’ın top kayıpları sonrası geldi. İlk dakikalarda Muslera’nın hatalı pasında Torje gole yaklaştı. Fernando belki de sezon başından beri ilk defa kaptırdı, Muslera son anda araya girdi. Belhanda’nın hatalı pasında ise Yatabare cezayı kesti. İkinci yarıda ağırlığını koyan Galatasaray 3 golü bulup rahatlamak istedi fakat bitiricilik konusunda başarılı değildi. Seleznyov 84. dakikada penaltıdan takımını öne geçirse de Galatasaray iyi bir reaksiyonla 90. dakikada Maicon ile maçı kazanmasını bildi.
Neden Maça Linnes Başladı?
Latovlevici geçen hafta çok top ezmişti. Basit top kayıpları yapmıştı. Ayrıca henüz hazır değil. Karabükspor gibi ligin önde basan ve kaptıkları toplarla skora giden bir takım karşısında daha garanti oynamayı seven Linnes tercih edildi. Son derece mantıklı bir hamleydi. Karabükspor’un geçen hafta sadece rakip saha yaptığı faul sayısı 22’ydi. Bu haftaya kadar attıkları 2-3 gol kaptıkları topların sonrasında hızlı gelişen ataklarla geldi. Tudor eski takımını iyi tanıyor, iyi analiz etmiş. Bu yüzden tercihini Linnes’ten yana kullandı.
İlk Gol
Geçen hafta yazımda da bahsetmiştim. Galatasaray’ın half-space’i 3-4 pozisyonda çok etkili kullandığı dikkatimi çekmişti. Tudor’un bu konuda takımı çalıştırdığını düşünüp önden bahsedeyim demiştim. Bu maçta bu tarz pozisyonları Mariano olsun Linnes olsun Feghouli olsun daha sık gördük. Gelen ilk gol de zaten bu çalışmalarının ürünü olarak ortaya çıktı. Gelecek haftalarda bunun devamı gelecektir.
Burada ayrıca Karabükspor savunmasına dikkat çekmekte fayda var. Harika bir dizilim, fakat çok pasif kalıyorlar. İstediğiniz kadar güzel set oluşturun adamınızı takip etmezseniz hiçbir işe yaramaz. Alttaki ikinci görselde gözüktüğü gibi koridoru ilk Belhanda deliyor takip eden yok daha sonra Linnes deliyor yine takip eden yok. Hatta Feghouli bile tamamen markaj dışı durumda. Karabükspor’un sene başında beri savunma problemlerinin temelinde bu yatıyor.
Karabükspor’un İlk Golü ve Önde Baskı
Karabük ligdeki sırası ve defansif eksiklerinden dolayı çok küçümseniyor. Defansif problemlerini biraz olsun çözmeyi başarabilseler bugün ilk 5’i zorlarlardı. Önde baskı konusunda ligdeki en iyi takımlardan birisi. Çok kişiyle basıyorlar, fizik güçleri üst düzey ve adam paylaşımını doğru yapıyorlar. İlk pozisyonda doğru alan paylaşımı Maicon’un top uzaklaştırmasını sağlıyor. Alttaki ikinci görsel ise Karabükspor’un ilk golünde topun Belhanda’nın ayağından çıkma anı. Galatasaray gibi bir takıma deplasmanda, rakip top çıkarırken 10 kişiyle rakip sahada pres yapmak gerçekten olağanüstü bir iş. Tek bir oyuncu haricinde Belhanda’nın pas kanallarının hepsi kapalı.
Bu maçta diğer maçlardan farklı olarak Belhanda’nın geriye kadar gelerek top çıkarmaya çalıştığını gördük. Ekstra bir talimat almış belli ki. Tudor, Karabükspor’un bu oyununu tahmin ettiği için arkadaşlarına bu konuda yardımcı olmasını istemiş.
Linnes & Latovlevici Değişikliği
Herkesi şaşırtan bir değişiklik oldu. Birçok kişi bunu anlamlandırmakta zorlandı. Linnes sol tarafta fazla efor sarf etti. Karabükspor ataklarının neredeyse yarısının(35 kere) yönünün o bölge olduğunu düşünürsek Linnes değişikliği mantıklı bir hamleydi. Linnes yorulmuştu zaten ve yavaş yavaş oyundan düşmeye başlamıştı. Bunu erken fark eden Tudor, Linnes yerine oyuna Latovlevici’yi alarak önlemini önceden aldı.
Belhanda
Maç boyunca maçın üzerinde bir oyun sergiledi. Maçta toplam 133 hareketi var. 5 tane kilit pas attı. Ceza sahasına tam 19 tane top attı ve çok yüksek bir oranla bunların 13 tanesinde isabetli oldu. Defansif olarak takımını destekledi, önemli katkılar verdi. Ekstra işler yaptı. Toplam 16 tane serbest top topladı. Bunların 11 tanesi rakip sahada. Bu inanılmaz bir istatistik. Özellikle bir 10 numara için. Şuna dayanarak söylüyorum bunu Süper Lig’de takımların maç başına rakip sahada topladıkları serbest top sayısı ortalama 21. Belhanda bir 10 numara olmasına rağmen takımla birlikte hareket ediyor, takımla beraber mücadele ediyor, takımla beraber topun arkasına geçiyor. Savunma yönü bu kadar agresif olmasına, kendini yormasına rağmen ceza sahasına attığı 19 topun 13 tanesinde isabet sağlayabiliyor. Galatasaray’ın şuttan önceki pas sirkülasyonunu sağlayan isim. Her atağın içinde mutlaka bir şekilde bulunuyor. Çok top kaybı yaptı. Fakat sürekli zor toplar geçirmeyi deneyen, hücumu düşünen felsefesi top bu top kayıplarını izole etti.
Tolga ve Ndiaye Yer Değiştirmeli mi?
Tolga, Almanya altyapısında eğitim alan herkes gibi futbolu doğru yerde öğrenmiş bir isim. Fakat oyun zekası, oyun görüşü yönünden eksikleri olan bir oyuncu. Merkezde yönlendirici olarak oynamak için bu iki özelliğe çok ihtiyacınız vardır. Tolga ve Ndiaye yer değişsin deniyor, Ndiaye ile Tolga’nın yer değişmesi demek Galatasaray’ın oyun içi vizyonunun iki seviye aşağı inmesi demektir. Ndiaye’nin merkezde oyunu yönlendirme ve defansif olarak verdiği katkı, sol tarafa geçip vereceği skor katkısından çok daha önemli. Ayrıca o skor katkısını da Tolga veriyor zaten.
Ndiaye
Geride kalan haftalarda özellikle defansif olarak görevlerini kusursuz olarak yerine getirdi. Ndiaye çok komple bir oyuncu, tüm orta saha tipleri karakterinde mevcut. Box to box oynar, hem defansif olarak görevlerini yapar hem de her atakta rakip ceza sahasındadır. Pres gücü çok yüksek, seri, enerjik, mücadeleci, rakipler için korkutucu bir oyuncu. Top dağıtır, oyun görüşü yüksektir. Gerektiğinde dribling ile dikine top çıkarır. Galatasaray’ın geride kalan haftalar boyunca oyuna etkisi en yüksek fakat en az fark edilen ismi.
Özellikle defansif reaksiyonunun önemini tek pozisyon ile anlatmak istiyorum. Muslera’nın ilk dakikalarda hatalı pasında Torje’nin önüne set oluyor. Top Torje’nin ayağına geldiği anda oyunun etkin alanının dışında fakat 2-3 saniye içerisinde Torje’nin dibindeki Fernando ile aynı reaksiyonu vermeyi başarıyor. Maçın henüz ikinci dakikasında beklemedik bir olay karşısında böyle bir reaksiyon vermek kolay değil. Bu oyuna her an konsantrasyonun üst düzey olmasını gerektiren bir hareket.
Gomis
Öncelikle Gomis’in bu maç etkisiz olduğu görüşlerine pek katılmıyorum. 56 kez ceza alanında topla buluşup tek santraforuna sadece ceza alanı içinden 2 şut imkanı tanıyorsan asıl sorun takımdadır. Özellikle yaşı ve fizik gücünün düşmesi sebebiyle Lyon’dan tanıdığımız bildiğimiz Gomis yok artık. Gomis, sırtı dönük top alacak, orta sahaya kadar top almaya gelecek, takım arkadaşlarına pozisyon hazırlayacak tarzda bi oyuncu değil. Gomis tam bir ceza alanı golcüsü. Sadece gol atabileceği yerlerde topla buluşuyor. Gomis bir takımı işlevsel hale getirmez, takımın Gomis’i işlevsel hale getirmesi gerekir. Gomis’i işlevsel hale getirmek için de topu rakip ceza alanına kadar götürmen gerekir.
Peki takımın işlemez hale geldiği, rakip ceza alanına gidemediği maçlarda ne olacak? Sonuçta her takıma karşı yoğun bir baskıyla oynamak mümkün değil. Özellikle Galatasaray büyük maçlarda bunun sıkıntısını çok yaşayacaktır. Rakibin daha çok geldiği veya orta saha mücadelesi şeklinde geçen büyük maçlarda Gomis’in oyundan kaybolduğunu göreceğiz. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Bunu aşmak için Gomis’in sırtı dönük top alarak oyuna yön vermesi gerekecek bu da onun oyun karakterinden ödün vermesi fiziksel olarak daha hırpalanması yani bitiriciliğinin düşmesi demek olacaktır.
Sonuç
Galatasaray sezonun en sükse yapan isimlerinden Tolga Ciğerci’nin yokluğunda ilk defa tam olarak çift kanatlı bir sistemde oynadı. Rakip de fiziksel olarak ligin en güçlü takımlarından birisiydi. Zor bir sınavdı fakat kayıpsız geçildi. Galatasaray’ı kötü gösteren bireysel hataların ardından kalesinde gördüğü pozisyonlar oldu. Tolga’nın eksikliği hissedildi. Galatasaray bireysel hatalar ve duran top haricinde gol yemedi. Güzel dersler çıkarılabilecek bir galibiyet oldu. Her şeye rağmen Galatasaray lige namağlup bir şekilde lider olarak devam ediyor.