George Hagi 1992 yılında Real Madrid’den bir çıkış yolu aradığında Brescia’nın yolunu tuttu ve Lucescu’nun Romanya devriminin anahtar oyuncusu oldu.
Real Madrid ve Barcelona dönemleri arasına bir Brescia macerası sığdıran çok sayıda oyuncu sayamazsınız. Bir oyuncunun Real Madrid’i, Serie A’ya yeni çıkmış bir takım için bırakıp, ardından ertesi sezon küme düşmeyi göğüslemesi ve ancak takım tekrar üst lige yükselmeyi garantilediğinde ve Anglo-İtalyan Kupası’nı kazandıktan sonra La Liga’ya döndüğünü düşünmek daha da garip geliyor. Yine de 27 yaşındaki Hagi, 1992 yılında tam olarak bunları yaparak İspanya’dan İtalya’ya geçti. Her ne kadar tam anlamıyla başarılı olamasa da bu kısa süre ekol statüsü elde etmesine olanak sağladı.
Ünlü oyuncuları cezbetmek Brescia’ya özel şeylerden biri. Roberto Baggio, Pep Guardiola, Andrea Pirlo ve Luca Toni gibi isimlerin hepsi de Mario Rigomonti Stadyumu’nun yemyeşil zeminine ayakbastılar. Hagi ve birkaç Rumen milli takım oyuncusu bu trendi başlattı. Eğer 1990’ların başında hippiler olsaydı, Brescia’yı onların tercih ettiği kulüp haline getirirlerdi.
Şimdilerde Serie A’da mücadele eden bir takıma Rumen oyuncuların akın etmesi garip bir tercih olarak görülebilir ancak yabancı kuralının oyuncuların transferini kısıtladığı yıllardı. Takımların yalnızca 3 yabancı oyuncuyu sahaya sürmelerine izin veriliyordu. Diğer İtalyan Kulüpleri de aynı stratejiyi kullanıyorlardı. Milan’ın 3 Hollandalısı vardı: Marco van Basten, Ruud Gullit and Frank Rijkaard. İnter de 3 Alman oyuncuyla sahaya çıkıyordu: Lothar Matthäus, Andreas Brehme and Jürgen Klinsmann.
Böylece Brescia da ilham almak için gözlerini doğuya, Romanya’ya çevirdi. Rumen teknik direktör Mirca Lucescu futbolculuğu döneminde 13 yıl milli takım forması giymiş ve 5 yıl da takımı yönetmişti. Dolayısıyla Kuzey İtalya’da küçük bir Romanya kurmak için doğru kişiydi. Hagi hamlesinin oldukça başarılı bir iş olduğuna şüphe yoktu. Kulüp Başkanı Luigi Corioni Real Madrid’le 2 milyon €’ya, Hagi’yle ise İspanya’da aldığı miktar karşılığında anlaşmıştı. Hagi, Romanya milli takımından arkadaşları olan eski Zaragoza oyuncusu Dorin Mateut, Hellas Verona’dan takıma katılan Florian Raducioiu ve Feyenoord’dan transfer olan Ioan Sabau’a katıldı.
Hagi’nin Brescia’da geçirdiği iki sezonu karışıktı. Sezonun ilk maçında kırmızı kartla oyundan atıldı ve son maçında da Udinese ile oynanan playoff mücadelesinin ardından takımı küme düştü. Hagi çok da etkileyici olmayan bir performans göstererek 5 gol atabildi. Antrenmana geç kaldığı için ceza aldı, medya sorumlulukları nedeniyle antrenörüyle tartıştı ve daha kötüsü sahada miskin bir görüntü çizdi.
Miskin olabilirdi fakat sadakatsizlik etmedi. Bir korkak veya hain olmadığını açıklayarak takımda kaldı ve onlar için bir yıldıza dönüştü. Belki de Real Madrid’den sonra Serie A’nın kolay olacağını düşünerek ilk sezonunda biraz fazla gevşemişti ancak sonradan oyununu geliştirdi.
1993-94 sezonunda Brescia taraftarları, Hagi’nin uzun menzilli pasları rakip savunmaları delik deşik ederken, Karpatların Maradonası’nın gerçek meziyetlerini izleme fırsatı buldular. Özgüveninin artmasıyla birlikte rakip savunmaları estetik hareketlerle geçmedeki yeteneklerini de göstermeye başladı ve o sezon 9 gol kaydetti. Oliver Bierhoff and Gabriel Batistuta’ya kıyasla gol sayısı az görünse de bu goller Brescia’yı tekrar üst lige çıkarmaya yetti. Ayrıca Brescia’daki tek kupasını da 1994 yılında kazandı. Wembley’de 17.185 taraftarın izlediği karşılaşmada Notts Country’i 1-0 mağlup ederek Anglo-İtalyan Kupası’nda zafere ulaştılar.
Hagi’nin gelişen formu onu tekrar büyük kulüplerin radarına soktu. Kaptanlığını yaptığı Romanya Milli Takımı, Amerika Birleşik Devleti’ndeki 1994 Dünya Kupası’nı takip edenleri mest edince, Avrupa’nın seçkin kulüpleri tekrar kapısına dayandı. Johan Cruyff onu son İspanya Şampiyonu Barcelona’ya transfer etmek için öne çıktığında, İtalya’ya veda etti. Bu transferle birlikte İtalya’daki kısa, çalkantılı ve unutulmaz zamanları sona erdi. Hagi’nin Brescia için oynarken miskin ve huysuz davrandığı oluyordu. Fakat gerçekten çok iyiydi.
Bu yazının orijinaline The Gentlement Ultra ve Guardian’dan ulaşabilirsiniz.