Brezilya için ulusal bir facia: 1950 Dünya Kupası

Brazil v Uruguay 1950

2.Dünya Savaşı bitmiş ancak trajedisi bitmemişti. Tüm dünyayı etkisi altına alan savaş dumanları elbette dönemin bütün organizasyonlarını olumsuz etkilemişti. Bu organizasyonlardan biri de kuşkusuz Dünya Kupası olmuştu.

1

1938’den sonra 12 yıllık araya giren Dünya Kupası, Jules Rimet” adının verildiği ilk kupaydı aynı zamanda. Türkiye ve Hindistan da turnuvaya gitmeye kazanmıştı ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle bu iki ülke turnuvadan çekilmek zorunda kaldı. Turnuva 13 takımla grup usulü oynandı.

Savaş sonrası gövde gösterisine hazırlanan Brezilya için bir fırsattı bu Dünya Kupası. Ülkenin en görkemli stadyumu Maracana için çok büyük paralar harcandı ve 180.000 kişilik bu dev stadyum organizasyona yetiştirildi. Dönemin rakipsiz takımının arkasında koca bir ülke vardı. Belki de ülkenin oluşturduğu baskı bu trajedinin yaşanmasına neden oldu.

2

Brezilya ilk turda Yugoslavya, İsviçre ve Meksika’yla birlikte yer aldığı gruptan 2 galibiyet 1 beraberlikle lider olarak çıktı ve final grubuna yükseldi. İsveç ve İspanya’yı sırasıyla 7-1 ve 6-1 gibi ezici skorlarla darmaduman eden Brezilya için kupa artık çok yakındı. Final grubunun son maçında Uruguay’la oynayacak olan Brezilya’ya beraberlik dahi yetiyordu.

Turnuvayı gövde gösterisi haline getirmeyi başaran Brezilya’da daha kupa kaldırılmadan şampiyonluk havası yaratılmıştı. Rio Belediye Başkanı maçtan önce “Size kimse rakip olamaz, sizi şimdiden şampiyon olarak selamlıyorum!” diyerek tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştu. Uruguay’la oynanacak 90 dakika onlar için küçük bir engelden fazlası değildi. Ne olduysa bundan sonra oldu…

180.000 kişilik devasa Maracana Stadyumu’nu biletsizlerle birlikte yaklaşık 200.000 kişi hınca hınç doldurmuştu. Bu kalabalığın baskısı öyle büyüktü ki Uruguaylı futbolcu Julio Perez ulusal marş söylenirken altına kaçırdığını daha sonra itiraf etmişti!

Maç başladı. İşler beklendiği gibi gözüküyordu. Brezilya Friaça’nın golüyle 1-0 öne geçmiş kupaya bir adım daha yaklaşmıştı. 69’da Uruguay beraberliği yakalasa da bu sonuç dahi Brezilya’ya yetiyordu. Öyle olmadı. 79’da Ghiggia’nın Brezilya ağlarını sarsan golüyle 200.000 kişi sessizliğe bürünmüştü.

Ghiggia bu sessizliği çok net bir şekilde ifade etti daha sonrasında: Maracana’yı tek bir hareketiyle sessizliğe boğabilen üç kişi var; Frank Sinatra, Papa II. John Paul ve ben.”

3

Uruguay, Brezilya’ya 200.000 taraftarının önünde bu hüsranı yaşatarak kupanın sahibi oldu ancak Brezilya’da bu trajedinin etkisi çok uzun süre devam etti. Ünlü Brezilyalı yazar Nelson Rodriguez sınırları zorlayarak bu felaketi Hiroşima felaketine dahi benzetti.

Mağlubiyetin sorumlusu olarak da siyahi kaleci Barbosa ilan edildi. Barbosa bu maçtan sonra ülke nefretinin ortak hedefi olarak hayatına devam etti. Olaydan yıllar sonra dahi parmakla gösterilerek “Brezilya’yı yasa boğan adam o!” saldırısına maruz kaldı. 1993’te Brezilya Milli Takım kampına ziyarete gittiğinde uğursuz olduğu nedeniyle kampa alınmadı. Barbosa’ya karşı birleşen ortak nefrette kuşkusuz ırkçılığın da payı vardı. 1999’da kaleye geçen Dida’ya kadar siyahi kaleci oynatmadı Brezilya.

4

Uğursuzluk mu, ırkçılık mı, günah keçisi mi… Kısacası Barbosa’nın talihsizliği epey geniş çaptaydı. 2000 yılında hayatını kaybettiğinde cenazesine futbol dünyasından kimse katılmamıştı. Kimilerine göre de bu ölüm onun ikinci ölümüydü.

Kaynak: Stereotype Ball
Wikipedia