Futbol Akademi Yabancı Stadyumlar ve Tribünler Rehberi

Bu yeni yazı dizimizle, dünyanın dört bir yanından stadyum ve tribün tecrübelerini, tribünlere gönül vermiş futbolseverlere aktarmaya çalışacağız. Yazarlarımızın birebir tecrübelerine dayanan bu yazılar Futbol Akademi orijinal içeriğidir.

İlk sayımızda geçmişin Yugoslavya’sının bugünün ise Sırbistan’ının siyah beyazlı ekibi Partizan Belgrad’ın hikayesine yer veriyoruz. Yazarlarımızdan Türker Emre’nin kaleminden, 23 Ekim 2016, Cumartesi günü oynanan Partizan – Radnicki Nis maçının hikayesinini ve Partizan Stadı’nda maç izleme rehberini aşağıda bulabilirsiniz.

FUDBAL - 145. DERBI - Grobari, navijaci Partizana, na utakmici protiv Crvene zvezde. Beograd, 02.11.2013. photo:N.Parausic

SIRPLARIN MUHAFAZAKAR TAKIMI FK PARTİZAN VE ONUN RAHATSIZ TARAFTAR GRUBU GROBARİ

FK Partizan Belgrad ya da orijinal adıyla Fudbalski Klub Partizan… Savaş yorgunu; güzel fakat bir o kadar da kasvetli şehir Belgrad’ın en önemli iki kulübünden siyah-beyaz olanı.

Şehrin diğer takımı Crvena Zveda (Kızılyıldız) ile en belirgin farklarının temelleri 2. Dünya savaşına ve tabii ki eski Yugoslavya’nın kaotik iç problemlerine kadar dayanıyor. Şimdiye kadar bu iki takımın siyasi tabanıyla ilgili yüzlerce yazı okuduğunuzdan ve artık hangisinin hangi kesmi temsil ettiğiyle ilgili tek bir cümle bile duymak istemediğinizden eminim. Rahat olun. Şanslı gününüzdesiniz. Çünkü bugün sadece Partizan Stadı deneyimine şahit olacaksınız. Hem de birinci elden!

Bir tecrübe deneyimi sunmanın yanı sıra, bu stadda maç izlemek isteyenler için ek olarak bir de rehber özelliği taşıması adına yazıyı konu başlıkları halinde irdeleyeceğim. Çünkü bu stad gerek taraftar dokusu gerekse de bulunduğu ülke bakımından pek de öyle alışılmış stadlardan değil.

Stada Ulaşım

Öncelikle stad merkeze çok yakın bir yerde, hatta gayet şehrin içerisinde bulunuyor. Öyle İngiliz stadları gibi ‘’Beylikdüzü’’nde değil. Belgrad’a turist olarak geldiğinizi ve şehrin ”İstiklal Caddesi” Knez Mihailova civarında kaldığınızı düşünürsek, buradan stada gitmeniz için 2 seçeneğiniz mevcut. Toplu taşıma ve taksi.

Toplu taşıma için öncelikle Knez Mihailova’nın bitimindeki Zeleni Venac adlı merkez istasyonundan Slavija durağına giden bir otobüse binmeniz; sonrasında bu duraktan Autokomanda durağına giden bir otobüse aktarma yapmanız gerekiyor. Gördüğünüz üzere bu biraz karışık bir süreç. Hele ki, bazı otobüslerde hala daha sadece Kril alfabeli tabelalar olduğunu düşünürsek.

Fakat bence siz bunların hiçbiriyle uğraşmadan doğrudan Belgrad’ın o ucuz taksilerine binin ve şoför amcadan sizi stada götürmesini isteyin. Yine Knez Mihailova etrafından bindiğinizi var sayarak belirtiyorum ki, stad taksiyle 600-700 Dinar arası bir şey yazıyor. Bu da günümüz kuruyla 15 Türk Lirasına tekabül ediyor. 10 dakikada da stada varıyorsunuz. Ve tabii ki stada gidiş yolunda taksiciyle gireceğiniz ”Partizan – Kızılyıldız” sohbeti de sizi maç öncesi hava sokuyor.

bsjfcsgieaa0mhj-jpg_large

Stad Çevresi, Stad Öncesi Atmosferi & Yeme İçme Kültürü
Partizan stadının bulunduğu lokasyon her ne kadar şehre yakın olsa da, sakin bir mahal. Dolayısıyla etrafta öyle çokça bir mekan seçeneği yok. Ama yine de junkfood yiyebileceğiniz birkaç büfe var ki bu büfelere özel olarak değinmek gerekiyor.

Belgrad’ın en güzel yanlarından birisi kesinlikle sokak lezzetleri. Bu büfelerde et ve tavuk ızgaradan başka pek bir çeşit olmasa da; yanlarında sunulan soslarla, TL karşılığı 2 Liraya tekabül eden bu hamburgerlerle lezzet komasına girmeniz olası. Dolayısıyla Partizan stadına gitmişseniz mutlaka bu büfelere uğrayıp kendi özel hamburgerinizi hazırlatın!

Ayrıca çevrede küçük bir market ve bir-iki adet cafe-bar mevcut. Her ne kadar Avrupa maçları öncesinde stada yakın bu barlarda alkol satışı yasak olsa da, canınızın bira istemesi durumunda size bunu sağlayacak marketler mevcut.

Maç öncesi stad çevresinde bizim stadlarımızdaki gibi gruplaşmalar pek yaşanmıyor. Sakin bir maç öncesi atmosferi diyebiliriz buna. Etrafta göreceğiniz çekirdek satan amcalar size ufaktan Türkiye’de olduğunuzu hissettirecek olsa da; devreye elinde 2 (iki) literelik devasa pet bira şişeleriyle gezinen abiler girecek ve hemen bir Slav memleketinde olduğunuzun farkına varacaksınız. Slav memleketi demişken, sıkı giyinmeyi unutmayın! Buradaki kuru soğuk biraz farklı işliyor insanın vücuduna.

Bilet Fiyatları, Temini ve Taraftar Mağazası
Eğer izleyeceğiniz maç Kızılyıldız maçı değilse, maç öncesi stad gişelerinden kolaylıkla bilet alabilirsiniz. Bunu Radnicki maçına dayanarak söylemiyorum; bu stadda geçen sene Augsburg’la oynanan ve full dolu olan Avrupa Ligi maçını izlemiştim. Bir şekilde stad gişesinden bilet bulabiliyorsunuz. Bu yüzden sakın olan stad önündeki karaborsacılardan bilet alıp kendinizi riske atmayın.

Bilet fiyatları lig maçları ve Avrupa maçlarında ciddi farklılıklar göstermiyor. Grobari’nin mekanı Güney Tribününün Radnicki maçı biletleri 200 Dinar iken (5 TL civarı) geçen seneki Augsburg maçında aynı tribün 300 Dinardı. Stad tamamen açık olduğu için yan tribünlerin fiyatları da kale arkalarından pek farklı olmuyor.

Maça girmeden önce Partizanla ilgili birkaç atkı, bere, t-shirt alayım derseniz iki seçeneğiniz var. Bunlardan biri kulübün resmi mağazası. Mağaza dediğime de bakmayın, stadın altında ufacık bir dükkan. Buradan kulübün resmi ürünlerini almanız mümkün. Fakat kalabalık maçlarda sizi dükkanın içine almıyorlar.  Bu biraz sinir bozucu olabiliyor zira tüm ürünleri göremiyorsunuz. İlkokul yıllarınızdaki kantin alışverişinde olduğu gibi, büfe misali bir cam aralıktan paranızı uzatıp, Sezercik edasıyla ‘’Bana şuydan bi atkı veyiy misin abi!’’ diyorsunuz ve 2 dakika sonra para üstünüzle birlikte atkınız size uzatılıyor. Bu büfeden bozma dükkan stadın ana girişinde. Yani ”İnönü stadını bilenler için söylüyorum” stadın nehre bakan yan tribününün altında. Kale arkası tribünündeyseniz yürüyerek ulaşmak biraz zaman alıyor.

Ama Güney tarafındaki kale arkası tribün tarafındaysanız, ki taksi veya otobüsle gelmişseniz genellikle bu tribünün önünde iniyorsunuz, o zaman hemen yanı başınızda, Grobari taraftar grubunun dükkanı var ve içerisinde fazlasıyla orijinal ürünler bulmanız mümkün. Amigo hoparlörü, muşta, asker üniforması bu ürünlerden bazıları! Dünyada bir taraftar grubunun stadda kulüpten bağımsız olarak dükkan açtığı tek yer burası olabilir. Kira vermediklerini de duysak sürpriz olmaz herhalde!

Unutmadan, bir turist olarak bilet aldığınızda bir kimlik ibraz etmeniz şart. Dolayısıyla maça giderken pasaportunuz mutlaka yanınızda olsun.

Hangi Tribün? Güney (Jug) Tribünü (Grobari) Güvenli mi?
Bu stadda izleyeceğiniz maçın akılda kalırlığını belki de bu yapacağınız tribün seçimi belirleyecek. Dünyanın en rahatsız taraftar gruplarından olan Grobari, namı değer Mezar Kazıcıların tribünü Güney Kale Arkası tribünü mü? Yoksa pek bir numarası olmayan diğer tribünler mi…

Rakip taraftarlara karşı tavırları her ne kadar ürpertici olsa da, Grobari bir yabancı olarak birlikte maç izlenmesi öyle çok da tehlikeli bir topluluk değil. Mağlup oldukları Kızılyıldız maçlarında tribünü komple ateşe vermeleri; işler yolunda gidiyorsa metal konserlerindeki gibi pogo yapmaları veya yolunda gitmiyor ise de kendi kendilerine kavga çıkmarları dışında pek(!) de kötü alışkanlıkları yok. Sonuçta tüm güzellikler kendileri uğruna biraz tehlikeyi göze alabilenlerindir değil mi? O yüzden korkunuzu yenin ve Partizan’ın o efsane Güney Tribününe gidin.

Stada Giriş, Güvenlik Önlemleri ve Arama
Stadın etrafında çok sayıda silahlı emniyet görevlisi olsa da bariz bir olay çıkmadıkça taraftarlarla pek muhatap olmuyorlar. Fakat girişteki özel güvenlikler,  giriş sırasında herkesi sıkı bir aramadan geçiriyorlar. Bozuk para, çakmak, makyaj malzemesi, ne varsa çöpe attırıyorlar ve gözünün yaşına bakmıyorlar. O yüzden maça giderken yanınıza mümkün olduğunca az eşya almaya bakın.

Stad girişlerinde, özellikle büyük maçlarda, taraftarlar sıraya kaynak yapabiliyorlar. Hatta bariz bir şekilde itiş-kakış yaşanabiliyor. En kısası 2.5 metre olan Sırpların arasında ezilme tehlikesi yaşayabiliyorsunuz. Göz yumun, pek ses etmeyin. Dayanın. Nasıl olsa biletiniz var ve maça girecekseniz.

big_24784927_0_800-600

Ve Grobari, Güney Tribünü Tecrübesi!
Evet, kazasız belasız içeri girdiniz. Artık o meşhur Güney Tribünündesiniz. Peki burada ne yapmalısınız? Keyif ve güvenlik oranınızı nasıl optimumda tutabilirsiniz?

Grobari eğer maç kalabalık değilse genellikle tribünün sağ köşesinde konuşlanıyor. Gittiğiniz maç böyle bir maç ise tribünün ortalarına doğru oturun; uzaktan usulca, elinizde çekirdeğiniz bu rahatsız topluluğu izleyin. O kadar insanın yarattığı desibele ve adeta somutlaşarak vücut bulan ‘’tutku’’ya hayran kalacaksınız.

Ama kalabalık bir maçsa gittiğiniz, işte o zaman teyakkuzda kalmakta fayda var. Çünkü şiddet yanlısı; zaman zaman suç örgütü davranışları sergileyen sıkıntılı bir topluluktan bahsediyoruz. Bu bağlamda, sorunsuz bir maç seyredebilmeniz için kendi tecrübelerime dayanan naçizane önerilerimi paylaşacağım.

  • Öncelikle Türk olduğunuzu pek belli etmeyin. Kimsenin size gelip kimlik kontrolü yapacağı yok tabii ama siz yine de Türk olduğunuzu deşifre edecek davranışlardan mümkün olduğunca uzak durun. Çünkü bildiğinizi var sayıyorum; Partizan, Sırpların muhafazakar, hatta ırkçı diyebileceğimiz kanadının kurduğu bir takım. Kulübün bugün hala daha bu değerleri savunduğunu söyleyemeyiz fakat Grobari bu bağlarını hala daha fazlasıyla koruyor. Abarttığımı düşünecek olursanız, Sırp ırkçılarının Müslümanlara karşı olan sicillerini araştırmanızı öneririm. Yine tüm Sırpların olmasa da, en azından milliyetçi Sırpların, Türklere Osmanlı döneminden kalma ayrı bir nefretleri olduğunu da bildiğinizi var sayıyorum. O yüzden dikkatli olmanızda fayda var. Telefonunuzun kabında, duvar kağıdında veya herhangibir başka eşyanızda Türk olduğunuzu belli eden bir işaret olmamasını tavsiye ederim. Olur da sohbet esnasında nereli olduğunuzu soran biri olursa, dilini bildiğiniz bir ülke sallayın ve geçin. Ben öyle yapmıştım. Çünkü ilk izlediğim Augsburg maçından kısa bir süre önce, İstanbul’daki Galatasaray – Kızılyıldız maçında ne yazık ki bir Sırp taraftar öldürülmüştü ve olay hala daha tazeliğini koruyordu. O yüzden gerçek bir gerilim filmi gibi geşmişti ilk izlediğim maç. Düşman hatlarında gezinen bir casus stresinde izlemiştim tüm maçı. Tabii şu da var; Partizan taraftarları, düşman belledikleri Kızılyıldız’ın taraftarının öldürülmesinden dolayı Türklere karşı ekstra bir intikam duygusu mu beslerdi yoksa tam tersi bir sempati mi, burası tartışılabilir. Emin değilim. Ama yine de kahraman olmak isteyen bir manyak, Türk olduğunuzu anlayıp gelip size bela olabilir. Bu yüzden bir Türk olarak bu staddayken pek dikkat çekmemeye çalışın. (En azından şu yıllarda)
  • Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu fotoğraf! Telefonunuzla fotoğraf çekerken Japon turist moduna girmeyin. Hele ki telefonunuzu tribüne doğru pek çevirmeyin. Özellikle de bir yabancı olarak. İki maçta da kendini fazlaca önemseyen işgüzar tipler telefonumu ‘’çekme’’ dercesine sert bir şekilde itti. Kendilerini bu bağlamda fazla önemsiyorlar. Sakin olup, dikkat çekmezseniz istediğiniz kadar fotoğraf çekebilirsiniz.
  • Ayrıca bazen, yine tribünde isim yapmaya çalışan tipler, tezahüratlara katılmadığınız için size bağırıp çağırabiliyor. Takışmayın. Hemen ayağa kalkıp, bilmediğiniz Sırp dilindeki bu tezahürata katılıyormuş gibi yapın. Yakanızdan düşsünler.
  • Sahaya atılan torpillerin sonic boom efektine de hazırlıklı olun. Özellikle yüksek ve ani seslere alarjiniz varsa. Çünkü bu adamların sahaya attıklarına torpil demek olmaz. Gayet el yapımı patlayıcı atıyorlar sahaya. O çıkan seslerin başka açıklaması olamaz.41m7zs4

Taraftar gurubundan bahsederken pankartlardan bahsetmeden olmaz. Pankartlar konusundaki yaratıcılıkları hakkında pek bir şey söylemek istemiyorum zira hemen hemen tüm pankartları Kril alfabesinde. Ülkede her ne kadar Latin alfabesi de resmi alfabe olarak kullanılsa da, Grobari konzervatif kimliğinden ötürü Kril alfabesinden vaz geçmiyor. Yine de eski Galatasaraylı Sasa İliç’in olduğu bayrakları görmek mümkün. Artık 40’ına yaklaşmış olsa da, artık sadece takıma abilik yapması beklense de Grobari’nin bayraklar üzerine fotoğrafını bastığı tek aktif futbolcu konumunda Sasa.

Bunca negatif kavramın üzerine bir de bu tribünün güzelliklerinden bahsedelim. Öncelikle bu adamların kulüplerine olan tutkusu gerçekten başlı başına bir efsane… Bir çoğunu toplumun alt katmanlarına mensup eğitimsiz gençlerin oluşturduğu şiddet yanlısı bu gruba dahil çocukların ellerinde ne bir severek yapabilecekleri iş ne de ülkenin bulunduğu durumdan dolayı umutla bakabilecekleri bir gelecek var. Dolayısıyla üzüntülerini, coşkularını, az da olsa başarı duygularını birlikte yaşayabilecekleri tek varlık bu kulüp ve artık kulübün de önüne geçmeye başlayan bu tribün! Bir futbol sever olarak bu tutkuyu ve bu bağlılığı, dışarıdan bir gözle izlemek bu bağlamda çok keyifli.

Umarım bir futbol sever olarak bir gün bu stadda maç izleyebilir, bu taraftarların dünyasını bir günlüğüne de olsa tecrübe edebilirsiniz.

Ve Kasvetli Şehir Belgrad! 

Son olarak…

Belgrad hala daha savaşın izlerini taşıyan bir şehir. Bakımsız eski binaları, umutsuz ve somurtkan insanlarıyla fazlasıyla kasvetli bir şehir. Ve spor, özellikle futbol ve basketbol, burada birçok insanın en önemli eğlenceleri arasında.

Eğer ne istediğinizi biliyorsanız, beklentilerinizi doğru ayarlarsanız, iyi bir maç olması durumunda, bir futbolsever olarak Belgrad’da fazlasıyla keyifli bir haftasonu geçirebilirsiniz.

Sırbistan’ın Türk vatandaşlarından vize istememesi, ülkenin inanılmaz ucuz olması ve Belgrad’a uçuşların gidiş-geliş 300 TL’lere inmesini de göz önünde bulundurursak, bir Türk futbolsever olarak bu deneyimi mutlaka yaşamalısınız!

belgrade-streets_beograd-ulice_-serbia_srbija-2