Fenerbahçe, bu sezon Spor Toto Süper Lig’de, İstanbul dışına ilk kez çıktığı maçta, ligin yenilgisiz takımlarından Osmanlıspor ile 1-1 berabere kaldı. Perşembe günü UEFA Avrupa Ligi’nde mücadele vermiş takımları karşı karşıya getiren maçta goller Badou Ndiaye (P) ve Robin Van Persie’den geldi.
Osmanlıspor’un Artıları
Maç öncesinde, futbol severlerin beklentisi Osmanlıspor’un kontra ataklarda hızlı oyuncularıyla etkili olmasıydı. Ayrıca Hasan Ali’nin sakatlığında, maç eksiği bulunan İsmail Köybaşı’nın kanadından etkili olunması bekleniyordu. Ancak Osmanlıspor zaman zaman hücumlara hızlı çıksa da, Osmanlıspor adına göze çarpan, Fenerbahçe orta sahasına karşı, Ndiaye’nin defansif dezavantajının da üzerini kapatabilen Musa Çağıran – Mehmet Güven ikilisiydi. Ayrıca maçın henüz başlarında Fenerbahçe’nin oyun konsantrasyonunun düşük olduğu anlarda buldukları penaltı golü de maçı onlar lehine tamamen daha farklı bir hale taşıdı. Ayrıca İsmail Köybaşı’nın bindirmelerine karşı Umar Aminu’nun savunmaya nadir yardım ettiği maçta, Osmanlıspor aldığı bu risk nedeniyle zarar görmese de, hücuma geçişlerde de Umar’dan yeteri kadar verim alamadı.
Fenerbahçe’nin Artıları
Bu maçta İsmail Köybaşı, maç ritmi kazandığı takdirde, Hasan Ali’ye sadece bir alternatif olmadığını, hücum anlamında risk alınması gereken zamanlarda ilk 11 içinde yer alabilecek oyuncu olduğunu gösterdi. Bunun haricinde, özellikle rakipte Diabate gibi dev bir santrafor varken hava topu mücadelelerinde üstünlük kurma başarısı Fenerbahçe adına olumlu bir sonuçtu. (Diabate maç içerisinde girdiği 10 hava topu mücadelesinin sadece 1ini kazanabildi)
Osmanlıspor’un Eksileri
Koray ve Muhammed, Fenerbahçe’nin kanat oyuncularını durdurmada ellerinden geleni yaptı ancak Vrsajevic ve Pinto’nun yokluğu Osmanlıspor’un hücum zenginliğine önemli bir hasar verdi. Bunun yanısıra Diabate, gerek yavaşlığı, gerek hava toplarındaki yetersizliği, gerekse de ilerde top tutma konusundaki handikapıyla Osmanlıspor adına takımın aksayan noktasıydı. Kartlarına daha kolay başvuran bir hakemin yönetiminde, yaptığı fauller nedeniyle kart dahi görebilirdi.
Fenerbahçe’nin Eksileri
Takıma sonradan adapte olup, özellikle Feyenoord maçında göz dolduran Lens’i bugün Fenerbahçe çok aradı. Lens’in eksikliğinde Sow da, Alper de, Stoch da hayal kırıklığıydı. Van Persie’nin fiziksel eksikliğini göz önünde bulunduran Advocaat, onu Emenike’nin yanına koyup 4-4-2ye dönmek yerine RvP’yi Emenike’nin arkasına koymayı tercih etti. Hollandalı yıldız oyunda kaldığı 45 dakika içerisinde gol pozisyonunda doğru zamanda doğru yerde olmaktan başka dişe dokunur pek bir performans sergileyemedi. İsmail Köybaşı da her ne kadar hücuma çıkışları ve enerjisiyle dikkat çekse de 2 kez penaltı yaptırmanın eşiğinden döndü ve bir kez de takımının çok tehlikeli bir kontra yemesine sebep oldu.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Kırılma Anı
32. dakikada İsmail Köybaşı’nın kaybettiği topla, Osmanlıspor hızlı bir hücuma çıktı. Fenerbahçe’nin üstüste korner kazandığı dakikaları atlattığı sırada yakaladığı kontraatak fırsatında Diabate, Volkan’ı geçebilse, bu maçta 1 puan bile hayal olabilirdi.
Osmanlıspor’un En İyisi
Karşısında Mehmet Topal, Josef ve Ozan Tufan gibi fizik kapasitesi yüksek 3 oyuncuya rağmen enerjisi ve sertliğiyle dikkat çeken oyuncusuydu Musa Çağıran. %76 pas isabet oranıyla oynayıp, girdiği 2 hava topu mücadelesini kazanan Musa’nın bir topu da direkten döndü.
Fenerbahçe’nin En İyisi
Fenerbahçe’nin bu sezonki sistemi, biraz da orta sahadaki yaratıcı oyuncu eksikliğinden dolayı, topu olabildiğince üçüncü bölgedeki boş alanda ileri uç oyuncularından biriyle buluşturmak. Sow’un vasat futbolu dolayısıyla bu iş Volkan Şen’e kaldı ve o da görevinin hakkını verdi diyebiliriz. Fenerbahçe savunmasının göbeğindeki iki isim, Kjaer ve Skrtel de iyi bir maç çıkardılar ancak yenilen goldeki hatalar silsilesinin içinde bulunmaları ve Volkan Şen’in de golün asistini yapması nedeniyle Fenerbahçe adına maçın adamını Volkan Şen olarak görüyoruz.
Maçın Kilit Noktaları: Seyir Zevki ve Yorgunluk
Açıkcası maç öncesi beklentim maçın galibinin 85. dakikada netleşmemiş olacağıydı. Böyle de oldu ancak o dakikadan sonra orta sahaların kolaylıkla geçildiği, 60 saniye içinde topun iki kale arasında iki – üç kez gidip geldiği, sadece çelik gibi sinirlere sahip insanların maçı oturarak izleyebileceği dakikalar olmasını bekliyordum. Ancak şahit olduğumuz, taç atışlarıyla sıkışan ve Fenerbahçe’nin topu ceza sahasına şişirebilmek için fırsat aramasıyla dakikaların tükendiği bir oyun oldu.
Maçtaki futbol seviyesinin düşük olmasının nedenlerinden biri, iki takımın da perşembe günü Avrupa Ligi’nde maçlara çıkmış olması olarak gözükebilir. Ancak bugün sahada olan oyuncuların bugün ve perşembe günü kaç dakika sahada kaldıklarına bakmakta fayda var.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Fenerbahçe:
Oyuncu İsmi | Perşembe Günü Görev Aldığı Dakika | Pazar Günü Görev Aldığı Dakika |
Volkan Demirel | 90 | 90 |
Gregory Van der Wiel | 90 | 0 |
Şener Özbayraklı | 0 | 90 |
Simon Kjaer | 90 | 90 |
Martin Skrtel | 90 | 90 |
Hasan Ali Kaldırım | 76 | 0 |
İsmail Köybaşı | 14 | 90 |
Ozan Tufan | 90 | 45 |
Josef De Souza | 90 | 90 |
Mehmet Topal | 90 | 90 |
Jeremain Lens | 86 | 0 |
Alper Potuk | 4 | 26 |
Volkan Şen | 0 | 72 |
Moussa Sow | 90 | 64 |
Emmanuel Emenike | 77 | 90 |
Robin Van Persie | 13 | 45 |
Miroslav Stoch | 0 | 18 |
Osmanlıspor:
Oyuncu İsmi | Perşembe Günü Görev Aldığı Dakika | Pazar Günü Görev Aldığı Dakika |
Zydrunas Karcemarskas | 90 | 90 |
Avdija Vrsajevic | 90 | 0 |
Aykut Demir | 90 | 18 |
Numan Çürüksu | 90 | 90 |
Tiago Pinto | 90 | 0 |
Musa Çağıran | 61 | 90 |
Raheem Lawal | 90 | 0 |
Badou Ndiaye | 90 | 90 |
Adrien Regattin | 90 | 77 |
Dzon Delarge | 67 | 0 |
Raul Rucescu | 72 | 0 |
Adam Maher | 29 | 4 |
Cheick Diabate | 18 | 86 |
Umar Aminu | 23 | 90 |
Mehmet Güven | 0 | 90 |
Vaclav Prochazka | 0 | 90 |
Koray Altınay | 0 | 72 |
Muhammet Bayır | 0 | 90 |
Erdal Kılıçarslan | 0 | 77 |
Peki bu tablo bize ne söylüyor? Bu veriyi sadece bu şekilde kullanarak bir sonuca ulaşamayız ancak, maç içerisinde hangi oyuncuların performanslarının öne çıktığını biliyoruz ve sahip olduğumuz bu veriyi kullanarak yorgunluğun önemini tartışabiliriz.
Fenerbahçe adına, Osmanlıspor maçında ayakta kalan isimler arasında Volkan Şen’i, Kjaer’i, Skrtel’i Emenike’yi ve Mehmet Topal’ı sayabiliriz. Bu isimler arasında sadece Volkan Şen’in perşembe günü dinlendiğini görüyoruz.
Osmanlıspor adına da, bugünün etkili isimlerinden Musa Çağıran’ı, Mehmet Güven’i, Badou Ndiaye’yi, Numan Çürüksu’yu ve Umar Aminu’yu sayabiliriz. Bu isimler arasında da sadece Mehmet’in perşembe günü maça çıkmadığını, Umar’ın yedekten oyuna girdiğini ve Musa’nın ise 61. dakikada oyundan çıktığını görüyoruz.
Peki, hayal kırıklıklarına bakacak olursak durum nedir? Moussa Sow, İsmail Köybaşı ve Robin Van Persie, Fenerbahçe adına hayal kırıklığı yaratan oyunculardan. Osmanlıspor’da ise Diabate takımın en kötüsü olarak dikkat çekerken, Koray Altınay da sol kanatta Volkan Şen’i durdurmakta yeteri kadar iyi değildi. Bu oyuncular arasında ise perşembe günü 90 dakika oynayan tek oyuncunun Moussa Sow olduğunu görüyoruz. Yani bunları değerlendirdiğimizde kaliteyi etkileyenin hafta içi maç yapmış olmak veya olmamak değil. Asıl olay fiziksel olarak hazır olup olmamak. Hafta içi Şampiyonlar Ligi’nde oynattığı 11den 8 oyuncuyu hafta sonu da oynatıp, bugün Guardiola’nın Manchester City’sini yenen Pochettino’nun öğrencileri da insan sonuçta. Ama fizik olarak futbol oynamaya bizim ligimizin oyuncularından katbekat daha hazırlar.
Oyuncuların hazır olmayışı seyir zevkine gölge düşürürken, buna fauller nedeniyle oyunun sürekli durmasını da eklediğimizde düşen gölgenin üzerine bir de limon suyu sıkılmış oldu. Futbolda, spiker “iki güzel hareket” klişesini kullandığında izlemesek de biliriz ki iyi bir şutu kaleci aynı güzellikte kurtarmıştır (klişe içinde klişe). Buradan, şutların ve kurtarışların bu oyunu güzel yapan faktörlerin arasında olduğunu görüyoruz. Fauller nedeniyle sürekli duran oyunun ne kadar sıkıcı olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Yani isabetli şut başına düşen foul oranı ne kadar azsa o maçın seyir zevki yüksektir diyebiliriz. Bugünkü Tottenham – Manchester City maçına geri dönelim örneğin. İzleyiciler 1 isabetli şut görebilmek için 2,3 foul düdüğüne katlanmışlar. Fenerbahçe – Osmanlıspor maçında ise 1 isabetli şut başına çalınan foul düdüğü sayısı 9. (İsabetli şutlardan biri de penaltıdan. O da olmasa bu oran ne yazık ki 12 olacaktı) Özetle: takım tutmayan, sadece Van Persie’yi, Kjaer’i vs. izlemek için Osmanlı stadyumuna giden bir futbolsever, evine kulağında hakem düdüğü uğultusuyla dönmek zorunda kaldı. Maalesef.
Not: Son paragrafta bulduğum oranlarda Tottenham – Manchester City maçı örneği çok uç örnek gibi durabilir ve bu beni art niyetli gösterebilir. O yüzden bugün oynanan birkaç maçtan daha isabetli şut başına yapılan foul oranını paylaşıyorum:
Leicester – Southampton maçında 3 (ki bu maç 0-0 bitti), Real Madrid – Eibar maçında 3,2 (bu maçta yapılan toplam foul sayısının 23, çıkan sarı kart sayısının 9 olduğunu belirtmekte fayda var ki Osmanlıspor-Fenerbahçe maçında bu değerler 36 foule 4 sarı kart şeklinde), Schalke 04 – M.Gladbach maçında 1.75 ve Roma – Inter mücadelesinde 2.