Üçlünün en hırçını: Suarez

Suarez

MSN bir dijital haberleşme ağının kısaltması olarak hayatlarımıza girdi. Şimdilerde ise dünyanın en büyük takımlarından Barcelona’nın ileri ucunu oluşturan 3 büyük futbolcunun isimlerinin kısaltması olarak sözcük dağarcığımızda varlığını sürdürüyor. Hatta gol ve MSN ikilisini, 2 yılı aşkın süredir Barcelona maçlarını izlerken bol bol duyuyoruz ve görünüşe göre duymaya da devam edeceğiz.

Barcelona, Messi-Suarez-Neymar üçlüsüyle tarihe şimdiden geçen bir hücum hattı oluşturdu. Günümüz futbolunun da en başarılı hücum üçlüsü olduklarını iddia ettiğimde, bu yorumuma çok fazla itiraz geleceğini sanmıyorum. Rakiplerinin şeytan üçgeni olarak tanımladığı MSN, 2014-2015 sezonunda yan yana gelmeleriyle birlikte ilk 2 sezonlarında Barcelona’nın kaydettiği 348 golün 253’ünü bizzat attılar. Ki bu sayı toplam gollerin %72.7’sine tekabül ediyor ve takımları için ne denli önemli bir işe imza attıklarını belgeliyor.

 

MSN’nin üyeleri de kariyerlerinin en verimli dönemlerini yaşıyor. Bu ortaklığın kurulduğu 2014-2015 sezonunda kendi içlerindeki gol dağılımında Messi tüm kulvarlarda 57 maçta görev almış ve attığı 58 gol ve yaptığı 31 asistle akıllara durgunluk veren bir performans ortaya koymuştu. Takıma ve lige alışma sürecine bir de rakibini ısırdığı için aldığı ceza dolayısıyla ligin ilk 2 ayında forma giyememesi eklenen Suarez ise 43 maçta 25 gol 24 asist üretebildi. Çetenin en genci Neymar da 52 maçta 39 gol 11 asistle göz doldurdu.

1

Ortaklığın 2. yılında grubun içindeki rol paylaşımının biraz değiştiğini ve alışma sürecini geride bırakan Suarez’in kariyerinin en verimli yılını geçirdiğini görüyoruz. 2015-2016 sezonunda 53 maçta 57 gol atan ve 26 da gol pası veren Suarez insanüstü bir form yakalarken, Messi’nin de 49 maçtaki 41 gol 26 asistiyle harika kariyerine başarılarla dolu yeni bir sezon eklediğine şahitlik ettik. Neymar’ın, Barcelona sistemine uygun şekilde, topu daha fazla paylaşarak oyununu olgunlaştırması istatistiklerine de doğrudan yansıdı. 49 maçta 31 gol bulup 27 de asist yapan Brezilyalı süper yıldız, önceki sezona nazaran 8 gol daha az atmasına rağmen tam 16 asist fazla yaparak takdir topladı.

 

Tüm bu parlak istatistikler, sahada oynanan etkili futbol ve müzeye eklenen kupalarla birlikte MSN üçlüsü harika işler başaradursun, medyanın ilgisinin daha çok Messi ve Neymar üzerinde toplandığını gördük. Manşetler daha çok onlar hakkında atılırken, daha fazla takdir edildikleri bir ortam oluşturuldu.

Demeçlerinden anladığımız kadarıyla o bunu çok dert etmiyor olsa da, Suarez’in bu iki süper starın ardında başarılı bir 3. olarak sunulması, benim gibi onu fazlasıyla beğenen futbol severlerin içine sindiremediği bir hadise. Örneğin o Ballon D’or ödüllerinde hiç finale kalamadı. Avrupa’nın 3 ayrı liginde 30+ golle yaşadığı gol krallıkları bile, aynı organizasyonda belirlenen yılın takımına seçilmesine dahi yetmedi. (2015’de, Neymar ve Messi ilk 3’e kalması ve podyumda tıpkı 2010’da Messi-Xavi-İniesta üçlüsüyle olduğu gibi Barcelona futbolcularının olması gerektiği yönünde demeçler vermişlerdi.) Kanımca insanlar, yanında Messi ve Neymar olduğu için Suarez’in başardıklarına gerçek ederinden daha az değer veriyor. Sahadaki parıltısını, geçmişte karıştığı olaylar neticesinde edindiği kötü şöhreti gölgeliyor.

Oysa Luis Suarez kariyeri boyunca birinci sınıf bir santrafor oldu. O, günümüz futbolunun bir golcüden beklediği özelliklerin tümüne sahip olduğunu farklı formalar altında defalarca kanıtladı.

Kariyer Özeti

Suarez’in parlak kariyeri ülkesi Uruguay’ın Nacional takımı altyapısında başladı. A takıma yükseltildiği ilk sezonda Uruguay şampiyonu oldular. Yeteneği Avrupa kıtasınca keşfedilen genç Suarez, yalnızca 800 bin Euro bedelle golcü futbolcular yetiştirme konusunda sağlam bir referansa sahip Hollanda Ligi’ne, Groningen formasıyla adım attı. Burada ilk sezonundan formayı kapan Luis, 36 maçta 14 gol 7 asistlik performansıyla dikkatleri üzerine çekti. Ligin devlerinden Ajax’a 7.5 milyon Euro bonservis bedeli karşılığında geçiş yapan hırçın oyuncu, burada gelişimini sürdürerek potansiyelini gerçekleştirmek adına önemli mesafe kat etti. 2009/2010 sezonunda kariyer zirvelerinden ilkine erişen Suarez, o yıl attığı 35 golle Hollanda Ligi gol kralı olurken, ülkede yılın futbolcusu da seçildi. Ajax forması altında toplam 158 kez sahaya çıktı ve 111 gol 68 asistik performansıyla dünya devlerinin iştahını kabarttı.

2

2010/2011 sezonunun ara transfer döneminde Torres’in boşluğunu doldurması için Liverpool tarafından 26.5 milyon Euro’ya transfer edildi. Liverpool, bu tercihiyle hem ekonomik hem sportif açıdan fazlasıyla karlı bir anlaşmaya imza attı. Zira 58.5 milyon Euro’ya Chelsea’ye satılan Torres’in kariyeri tepetaklak olurken, takıma katılan Suarez kariyer basamaklarını kararlılıkla tırmanıyordu. 2013/2014 sezonunda ligde attığı 31 golle Premier Lig gol kralı unvanını kazanırken, Liverpool’u yıllardır özlemle beklediği şampiyonluğa çok yaklaştırsa da, Gerard’ın kayan ayağı unvanı City’e götürdü.

Kaçan şampiyonluğa rağmen sezon içerisinde ortaya koyduğu harika futbolla Barcelona yöneticilerini ikna eden Suarez, halen tarihin en yüksek 6. transfer bedeli olan, 81.72 milyon Euro’luk bonservisiyle MSN üçlüsünü tamamladı. Takıma katıldığından beri gösterdiği etkili performans, hücum hattındaki partnerleriyle uyumu ve geçen yıl ulaştığı gol krallığı mertebesiyle şimdiden değerini kanıtladığını söyleyebiliriz.

Karıştığı Olaylar

Luis Suarez denince insanların aklına, hırslı bir golcü ve onun dışa doğru çıkık ön dişleri geliyor. Tabii hırsının etkisiyle rakibine kenetlenen o çıkık dişler dolayısıyla da ısırıkları.

Zaman zaman hırsına yenik düşüp sinirlerine hakim olamaması Luis Suarez’in başına oldukça dert açtı. PSV maçında Otman Bakkal’ı ısırmasıyla 7 maç ceza aldı. İngiltere’de ise bu kez diline hakim olamaması ve Manchester United forması giyen Patrice Evra’ya ırkçı ifadeler kullanarak hakaret etmesi sonucunda 8 maçla cezalandırıldı. 2012-2013 sezonunun son haftalarında karıştığı bir diğer olayda, rakibi Chelsea futbolcusu Branislav Ivanovic’i ısırması bir kez daha 8 maçla cezalandırılmasına sebep oldu. 2013/2014’de gol kralı olduğu sezonun ilk 5 maçını bu nedenle kaçırmış ancak geriye kalan 33 maçın tümünde yer alıp, bu maçlarda 31 gol ve 22 asist üreterek taraftarına kendini affettirmesini de bilmişti.

3

3.ısırık vakası milli forma altında, 2014 Dünya Kupası’nda gerçekleşti. Gruptaki son maçında İtalya’yla karşılaşan Uruguay yoluna devam etmek için kazanmak zorundaydı. İtalya’yı kupa dışına ittikleri o karşılaşmada Suarez, maç boyunca kendini rahat bırakmayan Chiellini’yi yakasından düşürmek için dişlerini kullanınca, FIFA tarafından 4 ay boyunca futbolla ilgili tüm aktivitelerden men edildi.

Cezasına rağmen kendisine kucak açan Barcelona’ya transfer olan Luis Suarez, kariyerini bu yeni durağında olaylı geçmişinden uzaklaşmış, daha sakin bir oyuncu profili sergiliyor. Bunda Barcelona takımında bulduğu arkadaşlık ortamının ve Barcelona oyuncularının nispeten daha stressiz bir ortamda lig maratonunu atlatmalarının etkisi olduğunu düşünüyorum. Zira Barcelona ligdeki maçlarının çoğunluğunu çok da zorlanmadan kazanıyor ve bunu yaparken de sahada eğleniyorlarmış gibi görünüyorlar. Suarez’in, en azından şimdilik İspanya topraklarında kimseyi ısırmaması halinden hoşnut olduğuna işaret ediyor.

Yetenekleri

Luis Suarez’in yetenek yelpazesi oldukça geniş. Kariyeri boyunca yalnızca kendisi atmayıp takım arkadaşlarına gol attıran bir oyuncu oldu. Ceza sahası içinde olduğu kadar dışında da düzgün ve sert şutlarıyla etkili olabiliyor. Hareketli bir ileri uç oyuncusu olarak pozisyona girmekte zorlanmıyor. Hücumun her bölgesinde forma giyip golle buluşabiliyor. Hızıyla açık alanda rakiplerinin başına bela kesiliyor. Özellikle İngiltere yıllarında geliştirdiği güçlü fiziğiyle en güçlü stoperlerin bile yıldıramadığı, ayağından top almanın hiç de kolay olmadığı bir isim. Güney Amerika genlerinden gelen tekniği ve Ajax döneminde ilerlettiği top sürme becerisiyle rakiplerini geçme konusunda da sorun yaşamıyor. Tüm bunların üzerine etkili serbest vuruş da kullanabilen bir futbolcu olduğunu, özellikle Liverpool yıllarında onu takip edenler gayet iyi biliyor. Geraard’ın olduğu takımda frikik atabiliyor olması bile çok şey anlatıyor.

4

Keskin bitiriciliği ise ayrıca incelenmeyi hak ediyor. 35 lig maçında 40 gol attığı geçen sezondan istatistiklerine bir göz attığımızda onun farkı ortaya çıkıyor. Sezon içerisinde %56 şut isabet oranı tutturan Suarez’in çektiği şutlar %32 oranında golle sonuçlanıyor. Bu durumu daha iyi idrak edebilmek açısından dünya üzerinde kendisine rakip olabilecek kalitedeki oyuncularla kıyaslamak yerinde olacak.

Agüero da geçen sezon ligde %56 şut isabet oranı tutturabilmiş, ancak şutlarını gole çevirme oranı %25.8’de kalmıştı. Bir diğer müthiş golcü Lewandowski’nin ligdeki şut isabet oranı %60 olmuş, fakat çektiği şutların %24.2’sini golle sonuçlanmıştı. Zlatan da geçen sezon ligde attığı şutlarının %60’ında kaleyi bulabilmiş olsa da bu şutları gole çevirme oranı %28.4 olmuş. Görüldüğü gibi Suarez’in bitiriciliği, dönemimizin en önemli golcülerinin bile bir adım ötesinde.

Elbette bu istatistiğin oluşumunda Barcelona’nın, oyuncusuna en uygun pozisyonu hazırlayan sabırlı pas oyununun da etkisi olduğu yadsınamaz. Öyle ki Suarez yukarıdaki istatistiği oluşturan 40 golün hiç birini ceza alanı dışından atmak zorunda kalmadı. Doğru pasın hedefi olmak için doğru koşuyu yapıp doğru yerde bulunarak, doğru vuruşlarla gole ulaştı. Lakin zaten bunlar da bir golcüyü değerli kılan meziyetler arasında değil midir? Kaldı ki karşılaştırma yaptığım diğer oyuncular da küçük takımlarda oynamıyorlar. Onlar için de en elverişli pozisyonları hazırlayan çok değerli oyuncular var. Yine de ikna olmadıysanız, aynı sezon Neymar’ın ligde attığı şutların gole dönüşme oranının %22.4 ve Messi’nin de %22.2 olduğunu belirterek bu tartışmayı noktalayalım.

Kağıt üzerinde Suarez’in yetenekleri neredeyse kusursuz görünüyor. Ve sinirlerine hakim olabildiğinde zaten kusursuza oldukça yakın performanslar sergileyebildiğini bir çok kez ispat etti. Öfke kontrolü dışında en büyük eksiği ise kesinlikle ofsayt farkındalığının düşük olması. Sadece yeni sezonun ilk iki lig maçında 8 kez ofsayta yakalanan Suarez, 4 kez ofsayta düşerek bu kategoride kendisine en çok yaklaşan oyuncu Torres’i ikiye katladı.

Güney Amerika kökenlerinden gelen tutkusu Suarez’in ayrılmaz bir parçası. O, 90 dakikanın her anında gol atma hırsını koruyan bir isim. Takımının 3-4 farkla önde olduğu bir lig maçının son dakikalarında dahi, sanki maç berabereymiş ve takımının çaresizce 3 puana ihtiyacı varmış gibi iştahla gol arıyor. Tabii bu hırsını oyun kuralları içerisinde kullandığında faydasını görebiliyor. Aksi halde bu özelliği onun en büyük handikabı olup, rakibini ısırmaya kadar varan kontrolsüz bir agresifliğe dönüşebiliyor.

Son Söz

Luis Suarez, bugün Türkiye saatiyle 21:30’da oynanacak Alaves karşılaşmasıyla Barcelona forması altındaki 100. maçına çıkacak. Geride kalan 99 maça 88 gol, 43 asist, 80 galibiyet ve 8 kupa sığdırdı. “Forvet dediğin ısıracak” jargonundaki eylemi, gerçek anlamıyla yapmadığı takdirde bu forma altında daha nice goller atar.

MSN ortaklığının durdurulması bu sezon da çok çok zor. Hatta sezona harika başlayan milli futbolcumuz Arda ve yeni transfer Paco Alcacer de sık sık bu üçlünün rotasyonuna katılarak üstlerindeki yükü hafifleteceklerdir. İşler Barcelona adına yolunda giderse, Zidane ilk La Liga şampiyonluğu hayallerini ertelemek durumunda kalabilir.

 

Kaynaklar:
http://www.sport-english.com/en/news/barca/barcelonas-msn-trident-just-keep-breaking-records-5151969
http://www.espnfc.com/blog/fifa/243/post/2735338/neymar-and-messi-says-suarez-deserved-ballon-dor-nomination
http://www.espnfc.com/player/125088/luis-suarez
https://www.whoscored.com/Players/22221/Show/Luis-Surez
http://www.transfermarkt.com.tr/luis-suarez/profil/spieler/44352
http://www.squawka.com/players/luis-suarez/stats#total-goals-scored#barcelona-(current)#spanish-la-liga#23#season-2015/2016#176#all-matches#1-38#pitch-view