Ligin finansal karnesine genel bir bakış
İngiltere, İspanya, Almanya, Fransa ve İtalya’dan sonra finansal gelir açısından Avrupa’nın en fazla gelir elde eden ligi, Spor Toto Süper Lig. Global pazardaki yaklaşık 700 milyon Euro’luk payı ile Avrupa’nın 6. büyük ligi olan Spor Toto Süper Lig, finansal anlamda son 14 yılda gelirlerini 3,5 katına çıkarmıştır. Yayın gelirleri başta olmak üzere reklam ve sponsorluk gelirlerini kapsayan ticari gelirlerdeki artış ligimizin finansal kazanımlarındaki en büyük paya sahip diyebiliriz. Fakat, gelirler artsa bile tablonun pek de içler açısı olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa liglerinde finsansal yönetim ve sportif başarı konusunda iki temel noktada farkımız söz konusu.
Birincisi, finansal gelirler konusundaki başarıyı uluslararası platformlarda sportif başarıya çeviremiyoruz. Bu yüzden uluslararası alandaki sportif performansımız Türk futbolunun markalaşması önündeki en büyük engel belki de.
FIFA’nın en son yayınladığı rapora göre ülkeler sıralamasında geçen yıla göre 3 puan yükselerek 21’den 18’e terfi ettik. Bu arada FIFA’nın ilk günden bugüne kadar yapmış olduğu sıralamaya göre, Türkiye’nin başarı ortalaması 29.
Ülke olarak, UEFA sıralamasında da son 9 yıldır ortalama 11’lerdeyiz. Galatarasaray’ın 1999-2000 sezonunda kazandığı UEFA Kupası ve ardından Real Madrid’i 2-1 mağlup ederek kazandığı Süper Kupa sayesinde 7. ve 8. sıraya kadar yükselmişiz zamanında. Zaten bundan daha iyi bir puanımız da yok.
2000-2016 yılları arasında Türkiye’nin FIFA ve UEFA sıralaması
UEFA’nın kulüpler bazındaki en son sıralamasına gelirsek, Türk takımları arasında en üst sırada Galatasaray yer alıyor. 32. sıradaki sarı kırmızılıları 52’de Fenerbahçe, 59’da Trabzonspor takip ederken, lig şampiyonu Beşiktaş 62. sırada bulunuyor. Süper Lig’in en büyük 4 kulübü, “Dört Büyükler” Avrupa’da “İlk 30 Büyük” içinde maalesef yok.
Başarıda alt sıralarda olsak da bilet ve kombine fiyatlandırmalarında en önlerdeyiz. Ülke içindeki mevcut ekonomik şartları da göz önüne alırsak Avrupa’nın seyir zevki en pahalı liglerinden biriyiz. 2014/2015 sezonunda Avrupa’nın en büyük 5 ligi ile kıyaslandığında ortalama 115 TL’lik bilet fiyatıyla en pahalı 3.ligi Spor Toto Süper Lig idi. 2015/2016 sezonunda da bilet fiyatlarında Bundesliga’yı, Serie A’yı, Ligue 1’i geride bıraktığımızı söyleyebiliriz. Hal böyle olunca ortalama seyirci sayısında 8.400’lerde olmamız çok da ilginç gelmiyor insana.
Sportif başarının ve futbola olan ilgilinin düşüklüğü futbolun marka değerini de doğrudan etkiliyor. Brand Finance’in en son yaptığı marka araştırmasına göre Türkiye sadece %2’lik bir marka değeri payına sahip gözükmekte. 2015 yılında dünyanın en değerli 50 futbol markası arasında sadece iki Türk takımı vardı; Galatasaray ve Fenerbahçe.
Diğer bir sorunumuz da gelir/gider dengesini kuramadığımız için daha fazla kazanıp, daha çok borçlanmamız. Bugün 4 büyüklerin toplam borcu 4 milyar TL. Yani gelirlerinin 2 katı oranında uzun ve kısa vadeli borçları var. Türk Lirası’nın değer kaybı ile birlikte hızla artan borçlar kulüplerin borsadaki değerlerini de düşürmekte. Borsada işlem gören 4 büyük kulübün piyasa değerleri son 5 yılda %70 oranında düşüş yaşamış.
Borç yükümlülüğü açısından bakıldığında, en fazla borcu olan kulüp Galataray. Geçtiğimiz yıl mayıs ayında kulübün banka borcu tarihindeki en yüksek seviyeye ulaşmıştı. O gün şampiyonluğun getirdiği coşkulu havasıyla 676 milyon TL’lik borç kimsenin gündemine dahil olmamıştı. Bugün gelinen noktada ise kulübün, 1.5 milyar TL borç yükümlülüğü bulunmakta. Son 3 yılda, ticari gelirlerindeki istikrara ve bu sezon sonunda Vodafone Arena’nın açılışıyla yarattığı gelirlere rağmen Beşiktaş’ın Mayıs ayında, şampiyonluk öncesinde beyan ettiği toplam borç tutarı 1.3 milyar TL. Fenerbahçe’nin 1.1 milyar TL, Trabzonspor’un ise 82.8 milyon TL borcu bulunmakta. Ligin 4 büyük takımından bir tanesi finansal fair play yüzünden Avrupa’dan men cezası aldı, iki tanesine de transfer kısıtlması ve para cezası geldi. Gerisini siz düşünün…
PWC ve Arel araştırma şirketlerinin en son raporundan da bahsetmekte yarar var. Süper Lig’in 18 takımından 16’sı geçtiğimiz sezon zarar etmiş. Zarar eden kulüp sayısına bakıldığında 10 ülke içerisinde Türkiye birinci sırada.[1] Ligin toplam gelirlerinin %87’si de personel maaşlarına gitmiş. Bu kulvarda da rekor bizde.
Sonuç olarak her ne kadar ismine Süper desek de ligin finansal gelir/gider tablosu ortada. Karnemiz maalesef zayıf.
Ligi domine eden kulüplerin büyük kısmının formalarına sponsor bulmakta dahi zorlandığını, Anadolu takımlarının 2-5 TL maç bileti fiyatına rağmen stadyumlarını dolduramadığını biliyoruz. Hal böyle olunca büyük ya da küçük bütün spor kulüpleri finansal anlamda alarm moduna geçerken, gün geçtikçe artan kalite farkı da ligin seyir zevkini azaltıp, taraftarın ilgisizliğine sebep oluyor.