Türkiye ve Futbol… Kendimi bildim bileli “Futbol Hastalığı” denen tabiri duyarım. Genel kanı da Türkiye’nin her zaman futbol ile yatıp futbol ile kalkan bir ülke olduğu yönündedir. Bu “Futbol Hastalığı” hemen hemen her küçük çocukta en “saf” haliyle açığa çıkarken ne oluyor da yetişkinlik noktasında sapmaya uğruyor… İşin sosyolojik boyutu elbette çok farklı noktalarla açıklanabilir, ancak bu yazı rakamları ortaya koyacak ve şu soruyu soracak;
GERÇEKTEN FUTBOLU SEVEN BİR ÜLKE MİYİZ?
Daha çok taze olarak çok önemli bir organizasyon olan 2013 U-20 Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptık. Ancak oynanan karşılaşmalardaki dikkat çeken boş tribünler bize bu turnuvaya ne kadar az ilgi olduğunu gösteriyordu. Sonuç olarak 5.230 ortalama seyirci sayısı ile U-20 Şampiyonalar tarihinin en düşük seyirci ortalamasına sahip olan organizasyonunu gerçekleştirdik.
Ülkemizde bu durum yaşanırken Avrupa’nın en büyük 4 ligi olan Bundesliga, Premier Lig, La Liga ve Seri A’da 2012/13 sezonunda neler yaşanmış bir göz atalım;
Öncelikle Avrupa’da en çok futbol seyircisine sahip ülke Almanya. Seyircilerin takımlarına müthiş bir bağlılıkları var. Tüm sezon maçlarındaki seyirci ortalaması 42.561 iken, %92 lik bir doluluk oranına ulaşılmış. Bu rakamlar gerçekten gıpta edilecek boyutlarda. Şampiyonluğa oynayan iki takım Bayern Munich ve Borussia Dortmund %99.8 (!) lik bir doluluk oranı yakalarken (71.000 ve 80.000 kişilik stadlar göz önüne özellikle alınmalı!) düşme hattında olan kulüplerin bile %90 lar seviyelerinde 30-40 bin ortalamalara oynadığını görüyoruz. Burada konu gerçekten sadece ve sadece FUTBOL!
Diğer büyük bir lig, hatta gelirler anlamında en yüksek lig olan İngiltere Premier Lig’e baktığımızda da durum çok farklı değil. Bundesliga ile en büyük fark ortalama stadyum kapasiteleri; nispeten daha küçük stadlarda oynuyorlar ki bu durum onlara %95 lik bir doluluk oranı sağlayarak Bundesliga’nın üzerinde yer almalarını sağlıyor. Ortalama seyirci sayıları ise 35.817.
Dünya’nın gözünün üzerinde olduğu bir başka ülkede tabiki İspanya. Ancak sanırım rakamların hayal kırıklığı olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Son senelerde sadece iki takımın, Barcelona ve Real Madrid’in şampiyonluk yarışı yapmasının etkisi olabilir belki ancak La Liga ortalama seyirci sayısı 26.700, %73’lük bir doluluk oranı yakalayabiliyorlar. Barcelona ve Real Madrid bile sezon ortalamalarında %79.9 ve %81.5 ortalama ile oynadılar.
İnceleyeceğim son ülke İtalya. Serie A, rakamlar anlamında belki de bize en yakın ülke olduğunu söyleyebiliriz. Ortalama seyirci sayıları 23.286 ve %56’lık bir doluluk oranı yakaladılar. Bu oranı yukarı çeken tek takım ise şampiyon Juventus; sezonu %93.8’lik doluluk oranı ile oynadılar. Diğer büyük kulüpler Inter Milan ve AC Milan ise ortalama olarak stadlarını ancak neredeyse yarı yarıya doldurabildiler.
Bu kadar büyük ülke liglerinden sonra bir de ülkemizdeki duruma bakalım. Yazımın başında U-20 için verdiğim rakamlara ilave olarak geçtiğimiz sezon Süper Lig’te durum aşağıdaki gibi;
Ortalama stad kapasitemiz 25.377 iken ortalama doluluk oranımız malesef 11 binlerde seyrederek ancak %45 doluluk oranı yakalandı. Fenerbahçe %83.7 doluluk oranı ile en yüksek oranı yakalayan kulüp.
Bu rakamlara baktığımızda; Bundesliga’da küme düşmeye oynayan takımların bile futbol sevgisinden başka birşey ile açıklayamayacağım %90 lardaki doluluk oranına karşılık “Süper” Lig’imizde şampiyonluğa oynayan takımların bile Fenerbahçe hariç %80 doluluğu bile yakalayamamış olması gerçekten düşündürücü. Görünen o ki sadece başarıya endeksli bir taraftarlık söz konusu.
Bundesliga ve Premier Lig haricindeki incelediğimiz üç ligin de Akdeniz ülkesi olması, ekonomik veya farklı sosyolojik etkenler ile birlikte aşırı sıcakkanlılık, fanatizm gibi ortak etkenleri de akıllara getiriyor sanki.
Umudum en kısa sürede Türkiye’de futbolun başındaki yetkili kişilerin de bu spora hizmet edecek, insanlara daha çok sevdirecek hal ve tutumda olmaları ve fanatizmin olmadığı, “gerçek” futbol sevgisinin, kültürünün oluştuğu bir ülkede olmamız.
KAYNAK: World Soccer Dergisi, Transfermarkt.com