Almanya’da lig şampiyonu Bayern Münih ile takipçisi Borussia Dortmund kozlarını DFB Pokal, Almanya Kupası finalinde paylaştı. Olağanüstü bir mücadeleye sahne olan karşılaşmada gol sesi çıkmamasına rağmen takımların maç öncesi hazırlıklarına nasıl sadık kaldığını izledik.
Pep Guardiola’nın, Manchester City ile önümüzdeki sezon için söz kesmesinin üzerinden çok geçmedi ve oyunu değiştiren insanlardan biri olan deneyimli filozof/teknik direktör Bayern Münih başında son maçına çıktı. Buna karşın karşısında Mainz ile harikalar yaratıp, ne olursa olsun oyunu top ayağında oynatmaya çalışan ve Borussia Dortmund ile yeni dönem muhtemel efsanelerinden biri olan Thomas Tuchel vardı. Elbette tüm sezonu birbirine rakip olarak geçirmiş mantıklı insanlar olarak birbirlerine saygı duyduklarını tahmin edebiliyorduk. Ancak bu düşüncelerini hiç tahmin etmediğimiz cümlelerle kendi ağızlarından, Alman Futbol Federasyonuna verdikleri röportajda okumak güzel bir sürpriz oldu.
Pep Guardiola :
“Thomas futbolu yaşıyor. O her şeyi öğrenmek için gerekli hırs ve tutkuya sahip ve düzenli olarak gelişiyor. Takımı, rakibi ve futbol hakkında 24 saat düşünen biri. Bu yüzden onu çok değerli görüyorum.”
“Buraya gelmeden önce, son 3 yılın aksine dikkatlice Bundesliga’yı araştırmamış, çalışmamıştım. Elbette, ‘küçük’ takım Mainz’ın başardıklarını görünce hayret etmiştim. Ve bunların, bu iyi işlerin arkasında Thomas Tuchel’in olduğunu fark edince hepsi daha kolay anlaşılır olmuştu.”
Guardiola : “Hem evet, hem hayır. Hayır, çünkü Thomas’ın ne kadar muhteşem bir teknik adam olduğunu biliyorum. Evet, çünkü Borussia Dortmund’un oyununa çok çabuk tesir etti. Dortmund muhteşem bir sezon geçirdi.” dedi son olarak Klopp döneminin ardından Tuchel’in Dortmund’u sorunsuz bir şekilde tekrar tepeye çıkarmasının şaşırıp şaşırmadığı sorulduğunda.
DFB Pokal Final maç öncesi basın toplantısında ise Guardiola, Tuchel’i özleyeceğini ve Manchester City başındaki ikinci hazırlık maçının Borussia Dortmund ile ayarlanmasını istediğini belirtti.
Thomas Tuchel :
“Bana oyun hakkında farklı bir görüş kazandırdı” diyor Guardiola’nın Barcelona günleri Alman Futbol Federasyonu röportajında sorulduğunda. “Bütün halinde pozisyon merkezli oyun, ritmik paslar, top alışverişi ve ileri uçtaki yıldız futbolcuların cesur ve akıcı defansif katkıları; bunlar notlarıma kattıklarımdı. Futbol hakkında her şeyi onun takımlarını izleyerek öğrenebiliyorsunuz.”
“Barcelona’yı her zaman takip ettim ve Johan Cruyff zamanlarından beri hayranlarıyım. Onların da yaptığı gibi, Pep oyunun güzel başarılı bir şekilde oynanabileceğinin, hatta oynanması gerektiğinin kanıtı oldu.”
Maç öncesi basın toplantısında ise “Kendinizi en iyiye karşı test etmek her zaman çok özeldir ve Pep en iyisidir.” diyordu Thomas Tuchel.
Borussia Dortmund harika bir sezon geçirdi. Bu harika sezonda eski formlarını da yeni bir teknik direktör ile yakaladılar ki Guardiola’nın da belirttiği gibi bu iş olağanüstü idi. Bayern Münih ise Guardiola ile geçen yıllar içindeki en olgun futbolunu oynadığı sezonu geride bıraktı.
İki takımın aslında birbirine ne kadar benzediğini ve önlerindeki maçın sonucunun sadece bir iki küçük detay ile belirlenecek olduğunun kanıtı olan istatistiklere bakalım:
Sezon boyunca Bundesliga’da 79 gol kaydeden Borussia Dortmund’a karşı Bayern 80 kez rakip fileleri havalandırdı. Bayern Münih’in 15 gollük duran top becerisine karşın Borussia Dortmund 14 gol kaydetti. Borussia Dortmund’un maç boyu isabetli şut yüzdesi %51 iken, Bayern Münih %52’lik şut yüzdesi ile oynuyordu. Ortalama pas istatistiklerinde Bavyera ekibi %88, Ruhr ekibi %84 yüzdelerine sahipti. Bayern Münih’in maç başı çektiği 18,4 şuttan 7,7’si kaleyi bulurken, Borussia Dortmund’un 15,6 şutundan 6,3’ü kaleyi buluyordu.
Dortmund’un yeni teknik direktörüne sahip olduğunu ve Bayern seviyesine çıkması için önünde birkaç senesi olabileceğini düşündüğümüzde gelişmesi gereken tek veri yenilen gol sayısı olsa da verilerin defansif kısmında Dortmund öne geçmeyi başarıyordu. Borussia Dortmund sezon boyu 33 gol yemişken, Bayern Münih kalesinde 17 gol gördü. Bayern’in maç başı yaptığı 14,3 top kapma ve 13,5 pas arasına karşılık, Dortmund maç başı 16,6 top kapma ve 17,4 pas arası istatistikleri ile sezonu tamamladı.
Elbette başarılı gözüken noktanın aslında topun sizde ne kadar kaldığı ile alakalı olduğunun farkındayız.
FC Ingolstad 04, maç başı kendi yarısahasında rakip takıma en az pas yüzdesi veren takım olurken ikinci Bayern Münih, üçüncü ise Borussia Dortmund oldu.
Açık set hücumlarından gollerinin %78’ini kaydeden Bayern Münih’e karşılık Borussia Dortmund %68 ile sezonu tamamladı. Ancak gollerinin %12’sini hızlı hücumlardan bulan Borussia Dortmund’un karşısında Bayern Münih %1’lik hızlı hücumdan gol bulma verisine sahip kaldı.
Maç öncesi veriler sonucunda iki takımın da duran topları etkili kullanabileceğini, set hücumlarından santraforlarına pozisyonlar sağlayabileceğini, Borussia Dortmund’un güvendiği savunma ayaklarının rakip set hücumlarında çok daha dikkatli gözükmelerini ve Bayern Münih’de Neuer’in rakip hızlı hücumlara önlem için her zamankinden daha fazla ceza sahası dışında yer tutmasını beklememiz oldukça normal olacaktı.
1 – Pep Guardiola özelinde set hücumlarını ve hücum çıkışlarını önce formasyon, antreman ve maç içi uygulamaları ile;
Guardiola’s 4v4+3 drill from paper, to training & the match. Without context, it’s just a drill. #MicrotoMacro pic.twitter.com/yB7zybtQDR
— Kieran Smith (@KieranSmith1) May 13, 2016
*Formasyonu hazırlanan pas istasyonunun antremanda nasıl çalışıldığı ve 2014/15 sezonunda Borussia Dortmund karşısında nasıl işlediği görülüyor.
2 – Sonra da uygulamalarının ve fikirlerinin Alman futbolunun derinlerine kadar nasıl işlediğini görelim;
* UEFA 17 Yaş Altı Avrupa Şampiyosı’nda Ukrayna U17 karşılaşan Almanya U17 takımının set hücumunun, Pep Guardiola yönetimindeki Bayern Münih set hücumlarına benzerliği dikkat çekiyor.
Maç Analizi
Pep Guardiola beklenen bir diziliş ile yer alırken, sakatlıklar ile geçen sezonun devamında Ribery, Coman’ın yerine sahadaydı.
Thomas Tuchel’in en büyük sürprizi ise takımını sahaya üçlü defans hattı ile çıkarması oldu. Bu şekilde hem Bayern’in set hücumlarında daha az boşluk vermeyi hedeflemiş oldu, hem de hızlı hücumlar için forvetlerine daha özgür bir alan bıraktı.
Maçın ilk düdüğü ile birlikte her iki takımda risksiz oyunu tercih edeceğini gösterdi. Bayern Münih ataklarında topu kovalamayı bırakıp pozisyon almayı tercih eden Dortmund için işler istendiği gibi gidiyordu.
İlk tehlikeli atak iki takımında sezonda oldukça işine yarayan duran top organizasyonundan, Bayern adına gelişti.
Bayern Münih’in rakip kaleci çevresinde bekleyen bir futbolcu bırakmasına ve ceza sahası dışı yakınlarına konumlanan 4 kişilik oyuncu grubundan önce birinin yakın direğe yapacağı koşu arkasına gelen ikinci futbolcuyu topla buluşturması ile sonuçlanan köşe vuruşlarına oldukça alışığız. Bu pozisyonda taktikleri işe yaramış olsa da topla buluşan Müller’in kafa vuruşu dışarı gitti.
Bir diğer düşünceleri ise Douglas Costa’nın tüm sezon harikalar yarattığı kanatta topla buluşması sonrası ceza sahasına giren Bayern Münih’li hücumcular hem kalecinin açısını kapatır, hem de sekmesi muhtemel topları tamamlamak için pozisyon almış olurlar ;
Bu pozisyanda Burki topu sektirmesi sonrası Lewandowksi yerde kaldı ancak Sokratis’in müdahelesinin nizami olduğu belirtildi.
İlk yarıda hücum hattında etkili olamayan Borussia Dortmund’un toplam 2 şutundan 1 tanesi kaleyi bulurken, Bayern’in ise 6 toplam şutundan yalnız 2 tanesi kaleyi buldu.
İkinci yarıya yine hızlı başlayan taraf Bayern Münih oldu. Özellikle Douglas Costa ile hareketlenen Bavyera ekibi, ikinci yarıdaki ilk tehlikeli atağını da Brezilyalının yarattığı pozisyon ile gerçekleştirdi.
Costa’nın sağ taraftan ceza sahasına ortaladığı top sekip Frank Ribery’nin önünde kaldı. Ribery’nin şutunda, Sokratis’i aşmaya çalışan Lewandowski topu ağlara gönderemedi.
Bir sonraki atak tekrar Douglas Costa ile gelişti. Costa’nın dip çizgiye kadar inip içeri ortaladığı topta Sokratis tekrar Bayern Münih hücum hattına izin vermedi.
Borussia Dortmund’un ilk tehlikeli atağı 57’de olgunlaşırken, hızlı hücumda art arda üç Bayern’li futbolcudan sıyrılan Marco Reus topu Aubameyang ile buluşturdu. Aubameyang topu tekrar Reus ile buluşturabilecek yada gol yapabilecekken yavaş kaldı. Açısı daralan Aubameyang kaleye vurdu ancak top dışarı çıktı.
Stoper üçlüsünün üstün formu ile maça tutunan Borussia Dortmund, rakibine ilk kez hızlı hücum imkanını 64. dakikada verdi. Müller’in ortasahadan alıp taşıdığı top Lewandowski’nin önünde kaldı. Tıpkı Aubameyang gibi vuruşa biraz geciken Lewandowski topu dışarı gönderdi.
Maç içinde tüm pozisyonlarda adı hep Bayern Münih ataklarını engellerken duyulan Sokratis, kendi sahasında kaptığı topu, bir rakibini eksilttikten sonra Henrik Mkhitaryan’a aktardı. Mkhitaryan ise ceza sahasına koşu yapan Aubameyang ile topu buluşturduğunda herkes gol diye ayaklanmıştı ancak sezonu 25 gol ile tamamlayan golcü topu ağlarla buluşturamadı.
Uzatmalarda da benzer bir oyun olması ile birlikte maç hak edildiği üzere uzatmalara gitti. Bayern Münih penaltı vuruşları sonunda maçtan 4-3 ile galip ayrıldı. Bayern Münih ile son maçına çıkan Pep Guardiola kupa ile veda ederken, Bayern Munich’e transfer olacağı açıklanan ve kalan Borussia Dortmund kaptanı Mats Hummels son fırsatı değerlendirememiş oldu.
Genel Değerlendirme
Heyecan ve coşku beklenen bu önemli maçtan futbolseverler penaltılar dışında pek keyif almamış olabilir. İki takımın risksiz oyun tercihi ve kalelerini gole kapatma istekleri, takımlarını böylesine güzel futbol oynayarak kazanma felsefeli iki teknik adamdan beklenmeyeni izletti diyebiliriz. 5 kişilik duvarın ardında pozisyon vermesine rağmen gole bir şekilde engel olan Dortmund savunması, özellikle Sokratis maçın dikkat çeken ismi oldu. Girdiği ikili mücadelelerin %59’unu kazanan, 6 pas arası ve 6 ceza sahasından top uzaklaştırma ile oynayan Sokratis aynı zamanda en çok top kapma müdahalesi yapan futbolcu oldu. Maçın yıldızı olması ise sadece son dakikalarda yarattığı pozisyonun gol olması ve/veya penaltı vuruşlarında kaçırdığı penaltı kadar uzaktaydı.
Joshua Kimmich ve Jerome Boateng ilk kez birlikte bir mücadelede sahada yer almasına rağmen oldukça iyi anlaştılar. Birbirinin açıklarını iyi kapatan stoperlerden Kimmich maçı %79’luk ikili mücadele kazanma ile bitirirken, Boateng %100 ile dikkat çekti. Arturo Vidal ise takımının en fazla top kapan ismi olurken özellikle Phillip Lahm’ın her ileri çıkışında bir şekilde yerini kapatmış olması gözlerden kaçmadı.
İki takım da her ne kadar hücuma niyetli, pas organizasyonlu ve bol gollü kulüp felsefelerine sahip olsa ve teknik direktörleri hücum yaratma üzerine örnek alınan insanlar olsa da maçta Almanya Kupası Finali’nde ortaya koydukları futbol tek bir şeyi akla getiriyor; hücum size maç kazandırır, defans ise kupalar.