1930’lu yıllarda ilk maçını oynamış ve bu tarihten itibaren hiçbir şampiyonaya katılamamış bu 330 bin nüfusluk ülke nasıl oldu da Euro 2016 şampiyonasına katıldı?
Altyapıya önem
Daha 2000’li yılların başında İzlanda futbol federasyonu önemli bir karar alıp futbolda reform sürecini başlattı. Reformun hedefi aslında genç futbolculara daha iyi bir gelecek sunabilmekti. İzlanda ikliminin futbola inanılmaz büyük bir etkisi var. Çok az güneş gören bu ülkede futbol oynamak yılda sadece 4 ay mümkün. Bu durumu göz önünde bulundurarak, federasyon dünyada gitgide daha popüler olmaya başlamış kapalı futbol sahalarına ve sentetik çime yöneldi.
Ege bölgesinden biraz daha büyük olan İzlanda’da şu anda her havada kullanıma hazır 30 adet tam boyut saha bulunuyor. Bunların sekizi üstü kapalı kalanı ise sentetik çim. Aynı şekilde 135 adet halı saha büyüklüğünde küçük sentetik saha bulunuyor. Okul bahçelerinde kurulan bu sahaları eğer o saatlerde öğrenciler veya bir kulüp kullanmıyorsa isteyen herkes kullanabiliyor. Yaklaşık 15 sene önce yapılan bu yatırım, İzlanda’ya büyük bir adım attırdı. Şu anda ülke dışında oynayan futbolcu sayısı 100’den fazla, ama en ilginci bu ülkede kayıtlı futbolcu sayısının 21 bini bulması. Toplam nüfusa vurulduğunda, futbolu ile ünlenmiş Hollanda’ya benzer bir sayı ortaya çıkıyor.
Futbol artık çok popüler
Önceden belirtilen reform sürecinin diğer bir hedefi de İzlanda’da futbolun popülaritesini geliştirmekti. 1997 yılında yenilenen Laugardalsvöllur stadyumunda 9800 koltuk bulunuyor. Yavaş yavaş çoğalan sahalarla ve gençlerin bu spora daha fazla odaklanması ile beraber reform süreci yavaş yavaş meyvelerini vermeye daha 2004 senesinde başladı. İtalya milli takımı ile oynanan özel maçta tam 20204 kişi (Ülkenin 6%’sı) Laugardalsvöllur stadına geldi ve İzlanda bütün dünyayı şoke ederek maçı 2-0 kazandı.
Burada önemli bir istatistik daha var. İzlanda’da UEFA B lisansı olan tam 639 teknik direktör var. Her şehrin ve köyün en az bir futbol takımının olması, teknik direktörlere ödenen maaşların yüksek olmasına neden oldu ve bu nedenle futbola yönelen vatandaş sayısı çoğaldı. Aileler çocuklarının disiplini ve iş ahlakını öğrenmesini, sağlıklı büyümelerini istedikleri için basketbol, dans ve benzeri sporlar yerine futbolu tercih ediyor.
Lars var, problem yok
2011 senesinde İzlanda milli takımının başına Lars Lagerback geçti. 1990’da İsveç U-21 milli takımıyla başlayarak farklı seviyelerdeki İsveç milli takımlarını çalıştırmış bu teknik adam, İzlanda milli takımının başına geçtiğinde bu ülke FİFA sıralamasında Surinam’dan aşağıda, 106. sırada bulunuyordu. İzlanda bugün aynı sıralamada 35. sırada.
Lagerback’ın yanına 2013 yılında İzlanda altyapısından çıkmış bir antrenör olan Heimir Hallgrimsson geldi ve takımı şu anda bu ikili yönetiyor. Bu süre boyunca İzlanda daha önce tarihinde rastlanmamış bir istatistik çizdi, 34 maçta tam 15 galibiyet ve 6 beraberlik aldı. 2014 Dünya kupası elemelerinde gruptan ikinci olarak çıktı ve play-off oynamayı garantiledi, ancak iki maçlı bu eşleşmede Hırvatistan’a toplam skorla 2-0 kaybederek elendi. Tam ülkenin hevesi kursağında kaldı denilirken, İzlanda içinde Türkiye, Hollanda ve Çek Cumhuriyeti olan ve ölüm grubu olarak adlandırılan gruptan ikinci olarak çıktı ve tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonasına katılmayı hak etti.
Reformun çocukları
Yaklaşık 15 sene önce yapılan bu reform İzlanda milli takımının Euro 2016’ya katılmasında büyük rol oynuyor. Milli takımın en önemli oyuncuları, altyapı desteği sonucu yetişmiş oyunculardan kurulu. Şu anda milli takımda bulunan oyunculardan Hallfreðsson, kapalı stadlardan ve sentetik çimlerden çıkan ilk futbolculardan biri olarak göze çarpıyor. 2004 senesine kadar (20 yaşına kadar) İzlanda’nın FH kulübünde oynayan Hallfreðsson milli takımda birçok maçta gerek orta saha gerek ise kanat bölgesini koruyor.
Defansın vazgeçilmezi olan Ragnar Sigurðsson bir başka altyapı ürünü, 2006 senesine kadar(20 yaşına kadar) Fylkir takımında oynamış bu futbolcu, kulüp sezonunda ise Rusya Premier liginde Krasnodar takımının vazgeçilmezi olmuştur.
Daha önce Galatasaray ile anılmış Alfreð Finnbogason, neredeyse her maçta oynamış Kolbeinn Sigthorsson, milli takıma 37 yaşında dönmüş Eidur Gudjohnsen derken şu anda milli takımın en önemli futbolcusu olan 26 yaşındaki Gylfi Sigurðsson İzlanda’da hem çocuklara, hem geleceğini futbola adamış gençlere örnek olmaya devam ediyor. Şu anda Premier League’de Swansea takımı ile başarılı bir form çizen Sigurðsson daha şimdiden Borussia Dortmund gibi üst düzey bir takımla anılmaya başlandı.
İzlanda bu süreçte gerek iklim zorluklarının, gerek ise ülke küçüklüğünün başarının önüne geçemeyeceğini cesur bir şekilde gösterdi. 2000’li yıllarda başlayan altyapı reformları güncel krizleri kısa yollu çözümlerle aşmak yerine, tamamen geleceğe dönük bir bakış açısıyla ve biraz sabır ile başarıyla tamamlandı. Şu anda İzlanda futbolu, izlemeye değer kalitede bir anlayışla yönetiliyor ve geleceği çok parlak gözüküyor.
Yazan: Sercan Saylık