3-4-3’ün Evrimi

3-4-3 formasyonu, kalecinin önünde bulunan üç savunmacı, elmas şeklinde ya da çizgi halinde dizilen dört orta saha oyuncusu ve önde farklı kombinasyonarla konuşlanan üç forvet oyuncusuyla kurulan bir formasyondur. Bu diziliş önde üç hücumcunun bulunmasından dolayı genelde hücum odaklı bir sistem olarak görülür fakat en geride üç savunmacının olması orta saha oyuncularının hem savunmaya hem hücuma destek olması gerektiğini gösterir.

Üçüncü Savunmacı

3-4-3 düzeni görece yeni bir formasyon olarak düşünülebilir fakat bu sistemin öncüsü ilk olarak 1920’lerde Arsenal menajeri Herbert Chapman tarafından kullanılan “WM” formasyonudur. Daha sonra pek çok İngiliz takımı da bu sistemi benimsemiştir.

“WM formasyonu”, 1925-26 sezonunda ofsayt kuralındaki değişimle ortaya çıkan 3-2-2-3 formasyonunun bir sonucu olarak o şekilde adlandırıldı. 1925’ten önce ofsayt durumu oluşmaması için bir forvet oyuncusuyla kale arasında en az üç rakip oyuncusu bulunması gerekiyordu. 1925 yılında gelen yeni kural ile birlikte bu sayı ikiye indirildi ki bu da bir forvet oyuncusunun ofsayt pozisyonuna düşmemesi için kale ile arasında en az 2 oyuncu bulunması anlamına geliyordu. Bu değişiklik kaydedilen gollerin artmasına yol açtı.

1925’ten önceki dönemde çoğu takım 2-3-5 formasyonunu kullanıyordu ve “Üçüncü Savunmacı” kavramı WM formasyonunu oluşturmak üzere Herbert Chapman tarafından literatüre eklendi. Bu sistem, 1953 yılında Macaristan karşısında alınan 6-3’lük yenilginin sistemin teknik ve taktik anlamda eksikliklerini ortaya çıkarışına kadar İngiliz Milli Takımı tarafından da benimsenmişti.

Geri Üçlü Dönüyor

Jonathan Wilson’ın “Futbol Taktikleri Tarihi” kitabında da belirttiği gibi futbolda taktiksel değişimler defans bölgesine eklenen oyuncularla gerçekleşti. Geri üçlü geri dörtlüye evrildi ve daha sonra da dörtlü savunmanın arkasına yerleşen libero ile birlikte oluşturulan bir sisteme dönüştü.

Bir geri üçlü dönemin Arjantin Milli Takım menajeri Carlos Bilardo tarafından başarılı bir şekilde yeniden kullanılmaya başladı. 3-5-2 oynayarak takımını 1986 Dünya Kupası’na taşıdı ve formasyonu takımın oyun kurucusu olan Diego Maradona’yı daha defans odaklı bir sistemde kullanmak üzere tasarladı. Bilardo üçlü sistemi benimsedi çünkü dönemin oyun sistemlerinde hücumdan ziyade orta sahanın kenarlarında görev yapan kanat oyuncularının tam olarak amacına uygun olmadığını düşünüyordu. Beklerini kenar orta sahalar olarak değiştirdi ve bu da Maradona’nın rahatça oynayabileceği ön alanda destek sağladı.

Van Gaal

Van Gaal, sisteme bir oyun kurucu monte etme konseptini Ajax takımının formasyonunu 4-3-3’ten 3-4-3’e dönüştürerek geliştirdi. Van Gaal’in sisteminde geri üçlü alan savunması yapıyordu. Orta saha dörtlüsü elmas şeklinde konuşlanıyordu ve genişlik de santrforun sağında ve solunda yer alan oyuncular tarafından sağlanıyordu.

Hollandalı menajer, Ajax’ın dörtlü savunmasını merkez iki savunmacıdan birini oyunu geriden kurmak amacıyla savunmanın önünde pozisyonlandırarak üçlüye döndürmüş oldu. Savunmanın hemen önünde rol alan bu oyuncu Van Gaal’in sisteminde çok önemli bir yere sahipti çünkü Hollandalı menajer 10 numara pozisyonunda oynayan oyuncusunun rakipler tarafından çok fazla baskı yediğini fark etmişti. 1995 Şampiyonlar Ligi Finali’nde, Frank Rijkaard savunmanın önünde bu rolü üstlendi ve Ajax’ın Milan’ı 1-0 mağlup ettiği maçta Patrick Kluivert’ın golünde asisti yapan isim oldu.

Günümüzde 3-4-3

3-4-3 formasyonu son dönemde hem uluslararası alanda hem de yerel liglerde pek çok teknik adam tarafından yeniden kullanıldı.

Marcelo Bielsa

Dünya çapında oldukça saygı duyulan Arjantinli menajer Marcelo Bielsa bu formasyonu 1990’lı yılların başında Newell’s Old Boys takımında kullandı. Takımını Arjantin Ligi Şampiyonluğuna ve 1992’de Brezilya ekibi Sao Paulo’ya penaltılarda kaybettikleri Copa Libertadores Finali’ne taşımayı başardı.


link İLGİLİ YAZI   Marcelo Bielsa: Dünyanın en etkileyici teknik direktörü


Özenli çalışmaları ve neredeyse takıntılı bir şekilde oyun analizleri sonucunda Bielsa, “ El Loco” (Çılgın) şeklinde anılmaya başladı. Felsefesini uluslararası seviyede Şili Milli Takımı’nda uygulayarak Şili’ye Jorge Sampaoli tarafından da korunan ve bugün devam eden bir stil, kimlik ve felsefe kazandırdı.

Bielsa, felsefesini dört devre şeklinde tarif eder : daimi odaklanma, hareketlilik, rotasyon ve “repeitizacion” (bir bölümü daha önce prova yapmadan çalmayı tarif eden müzikal bir terim). Bu oyuncuları taktiksel olarak esnek olmaya ve oyun esnasında formasyon değişikliklerine cesaretlendiren oyun anlayışıyla oluşan 3-4-3’ü Bielsa Athletic Bilbao’da da kullandı.

Bu da , örnek vermek gerekirse , Bielsa’nın ekibinin 2012 Uefa Avrupa Ligi son 16 turunda iki maç sonucunda Manchester United’a karşı 5-3’lük bir üstünlük kurmasını sağladı. Sahanın her yerinde pres uyguladılar ve Premier Lig’in devlerinden olan United’a karşı takım olarak hücum etmeyi başardılar.

Jorge Sampaoli

Takımlarını 3-4-3 formasyonuyla sahaya sürmeyi sevdiği için ve topu geri kazanıp her şansta hücum edebilmek için pres oyunu oynatan Sampaoli bir “Bielsista” olarak tarif edilir. Sampaoli’nin yaklaşımı Marcelo Bielsa tarafından ortaya konan prensiplerle aynı doğrultuda.

Sampaoli’nin Universidad de Chile takımında yaptığı işler oldukça dikkat çekiyordu ve sonunda Bielsa tarafından oluşturulan prensipler doğrultusunda yola devam etmek isteyen Şili Milli Takımı 2012 yılında Sampaoli’yi göreve getirdi.

İyi sonuçlar alınmaya başladı ve takım 2014 Dünya Kupası’na oldukça özgüvenli bir şekilde katılmayı başardı. Şili, gruplarda son Dünya Şampiyonu İspanya ile karşılaştı ve 3-4-3 İspanya’yı domine ederken ilk yarının son düdüğü çaldığında Şili 2-0 öndeydi. Son Dünya Şampiyonu’nu turnuvanın dışına ittiler.

Sampaoli ve Bielsa’nın yaklaşımları ve metodları Şili Milli Takımı 2015’te Arjantin’i mağlup ederek tarihinde ilk kez Copa America’ya uzanırken doğrulanmış oldu.

Pep Guardiola

En başarılı “Bielsista” antrenörlerden biri de Pep Guardiola. Guardiola, teknik direktörlüğe başlamadan önce Bielsa’dan tavsiye ve ilham almak üzere Arjantin’in Rosario kentine uçtu. Bu futbol yolculuğu, iki antrenörün on bir saatten fazla taktikler, felsefeler üzerine konuştuğu ve karşılıklı saygı ve beğeniyle karşıladığı formasyon ile sonuçlandı.

Şimdilerle İngiltere’de Manchester City ile muazzam işlere imza atan Pep Guardiola oyunun en önemli düşünürlerinden biri olarak ün kazanmıştır. Zaman zaman oyuna taktiksel akıcılık, öngörülmezlik eklemek veya rakibin zaaflarından faydalanmak adına oyun esnasında formasyon değişikliklerine gider. Aynı zamanda Pep’in özellikle çift forvet kullanan rakiplere karşı defansif bölgede 3’e 2 gibi sayıca üstünlük kurmak ve topa sahip olmak için 3-4-3 sistemini tercih ettiği söylenir. Bu da Barcelona’nın başındayken Valencia’ya karşı elde ettikleri 5-0’lık galibiyette oldukça net bir şekilde görülüyor.

Ancak 2015 Şampiyonlar Ligi yarı final ilk maçında 4-3-3 oynayan eski takımı Barcelona’ya karşı 3-4-3 ile çıkarak tüm sahada adam adama savunmayı tercih etmişti. Tüm goller son 15 dakika içinde gelse de sonuç 3-0 Barcelona lehine olmuştu. Fakat yine de Guardiola’nın bu yaklaşımı belki de tarihin gördüğü en iyi hücum hattı olan Messi – Suarez – Neymar üçlüsüne sahip olan Barcelona takımını durdurmak için ürettiği inovatif düşünceyi gösteriyor.


link İLGİLİ YAZI   EURO 2016 TAKTİKLERİ: İtalya ve 3-4-3


3-4-3’ün Bazı Avantajları ve Sınırlamaları

Avantajları

– Öndeki üç hücum oyuncusu takımın topu öne oynaması veya rakip savunmanın arkasına oynaması için opsiyon sağlar.

– 3 hücum oyuncusu beklerin ve stoperlerin öne çıkması için veya hücuma yönelik orta saha oyuncularının hücuma katılabilmesi için rakip savunmayı oyalar.

– Çizgi halinde dizilen orta saha düzeninde kenar orta saha oyuncuları, elmas şeklinde dizilen orta saha düzeninde de merkez forvetin sağ ve solundaki kenar hücumcuları tarafından oyuna genişlik kazandırılır.

– Toplu oyunda rakip sahada boşluk yaratmak ve kullanmak için saha içinde oyuncular arasında rotasyonu, yani görev dağılımlarında değişimi destekler. Topun kaybedilmesi durumunda defansif güven sağlar.

– Özellikle merkezden yapılacak hücumlara karşı güçlü savunma vadeder.

Sınırlamaları

– Geri üçlü rakibin kanat hücumlarına veya hücum yönünün sıkça değiştirilmesine karşı zayıf kalabilir.

– Hücumda üç oyuncuyla oynayan rakiplere karşı defansif destek veya kademe sağlayacak boşta bir oyuncu bulunmaması sebebiyle sıkıntılar yaşanabilir.

– İki merkez orta saha oyuncusunun da hücum bölgesinde bulunması durumunda kontrataklara karşı elverişli duruma gelinebilir.

– Kenarlarda oynayan oyuncuların (hücumcular ya da orta saha oyuncuları) savunmaya gelmemesi ve yardım etmemesi durumunda kanatlarda büyük boşluklar verilebilir.

Kaynak : The Coaching Manual