Hafta içinde Glasgow Rangers’a 2-1 kaybederek Avrupa Ligi gruplarına kalma şansını kaybeden Galatasaray, Süper Lig’in 4. haftasında Kasımpaşa ile karşılaştı. Galatasaray açısından benzer sorunların tekrar göze çarptığı karşılaşmada, ev sahibi Kasımpaşa 3 puanı tek golle almayı başardı.
Kadrolar & ortalama pozisyonlar
Sarı-kırmızılılar sezon başından beri kullandığı 4-3-3 düzeniyle sahadaydı fakat Rangers maçına kıyasla oyuncu tercihlerinde bazı farklılıklar vardı. Saracchi’nin sakatlığında bu maça kadar Linnes’e forma veren Fatih Terim, Arda veya Babel’i de taktik düzen gereği içte konumlandırıyor ve Linnes de sağ ayaklı bir oyuncu olduğu için Galatasaray oyunu bu kenar üzerinden genişletmekte sorun yaşıyordu. Kasımpaşa karşısında sol bekte sol ayaklı bir oyuncuya, Emre Taşdemir’e görev vererek bu sorunu çözmeyi hedefledi.
Orta sahada ise Taylan Antalyalı’nın önünde Belhanda ve Etebo ikilisi maça başladı, sol kenarda Arda Turan tekrar ilk 11’deki yerine dönerken Diagne de Falcao’nun yerine en uçta görev aldı.
Galatasaray’ın ana planı
Fatih Terim, beklenildiği üzere topa sahip olmayı ve rakip yarı sahaya yerleşerek pozisyon üretmeyi hedefledi. Oyun kurulumunda daha önceki maçlarda da olduğu gibi Taylan stoperlerin arasında veya yanında konumlanarak takımının bu bölgede nicelik olarak daha fazla olmasını ve topu daha rahat bir şekilde oyuna sokabilmesini sağladı. Terim’in temel hücum planında ise, iki bekin de ileri çıktığını, dolayısıyla kenar oyuncuları Feghouli ve Arda’nın içte konumlandığını ve bu şekilde beşli bir hücum hattı kurulmak istendiğini gördük.
Galatasaray’ın geçtiğimiz sezon yükselişe geçtiği dönemde Onyekuru ile birlikte aynı diziliş üzerinden benzer bir şablonu uyguladığını görmüştük fakat mevcut kadrodaki kenar oyuncularının ikisinin de birbirine benzer profillerde olması şimdiye kadar pek iyi işlemedi. Onyekuru’lu düzen üzerinden daha detaylı incelemek gerekirse, Feghouli sağ kenarda merkeze daha yakın konumlanarak yaratıcı özelliklerini daha rahat bir şekilde gösterebiliyordu çünkü sol kenardaki Onyekuru tamamen farklı bir profile sahipti ve getirdiği hareketlilik & skor potansiyeliyle takımının hücum varyasyonlarını tek başına artırabiliyordu. Bu sezon ise sol kenarda Arda Turan gibi Feghouli’yle benzer özellikli bir oyuncu tercih ediliyor fakat oyuncu profilleri gereği aynı katkı alınamıyor. Kasımpaşa karşısında iki oyuncu da doğal olarak daha içte konumlandılar fakat o hareketliliği ve skor üretme tehdidini gösterecek tarzda oyuncular olmadıkları için Galatasaray maç boyunca etkili bir şekilde set hücumu kurgulayamadı ve hücumda aşırı statik bir görüntü çizdi.
Kasımpaşa ise muhtemelen Galatasaray’ın temposuz ön alanını durdurabileceğini düşündü ve birçok sekansta rakibi orta veya ön blokta karşılayarak savunmasını yukarıda görüldüğü gibi önde kurdu. Bu durum her ne kadar Galatasaray için büyük bir fırsat gibi görünse de Sarı Kırmızılılar bu durumdan sadece bir kez faydalanabildi ve maçtaki en net pozisyonlarını bu şekilde yakaladı.
Orta alanda topu kapan Taylan, topu görüntüdeki bölgeye taşımış ve iyi bir pasla önde kurulmuş rakip savunma arasından koşu atan Diagne ile buluşturmayı başarmış fakat Senegalli santrfor bu pozisyonu gole çevirememişti.
Ayrıca ev sahibi ekip, Galatasaray’ın savunmadaki zayıf karnı olarak da beklerin arkasındaki boşlukları belirlemiş. Kasımpaşa, kenar oyuncularını sürekli çizgiye yakın konumlandırdı ve bu bölgelere gönderdiği uzun toplarla birçok pozisyon buldu. Attıkları golde de Yusuf Erdoğan’ın bireysel çabası daha çok öne çarpıyor ancak yine de bahsettiğim bu durumu gözlemlemek mümkün.
Savunmadaki zaafiyetler ve zayıf ön alan presi
Yukarıda bahsettiğim üzere, Galatasaray’ın beşli hücum hattı ve bekler üzerinden oyunu genişleten kurgusu mevcut oyuncu grubuyla tehlike üretmekte oldukça zorlandı. Bu durumun da bir sonucu olarak zaman zaman orta saha oyuncularının hücuma destek olmaya çalıştığını gördük ancak bu da Kasımpaşa için daha fazla kontra atak fırsatıyla sonuçlandı. Herhangi bir takımı Liverpool veya Manchester City ile kıyaslamak adil olmaz fakat bu iki takım da yıllardır beşli hücum hattını farklı şekillerde uygulamasına rağmen kağıt üzerindeki dizilimlerde benzer düzene sahip takımlar. Rekorları altüst eden bu iki takım, sete oturduklarında 2-3-5 veya 3-2-5 şeklinde sahaya diziliyorlar ve gerideki savunma & orta saha oyuncularıyla da rakibin geçiş hücumlarını engellemeyi hedefliyorlar. Galatasaray tarafında ise kenar oyuncuları içte konumlanınca herhangi bir tehdit oluşturamadı ve orta saha oyuncuları da hücuma destek olmaya çalıştı. Ortaya çıkan 2-2-6 benzeri düzen, özellikle ikinci yarıda savunma konusunda sarı-kırmızılılara oldukça zor anlar yaşattı.
Örneğin maçın 9. dakikasına ait olan bu görüntüde Kasımpaşa topu Hajradinovic’e göndermişti ve Galatasaray savunmasında sadece Marcao-Luyindama ikilisi vardı. Luyindama da oyuncuyu karşılamaya gidince iki stoper arasında önemli bir boşluk oluşmuş ve Yusuf Erdoğan bu bölgeye hareketlenmişti. Her ne kadar bu pozisyonda Omar rakibine yakın olarak gözükse de Kasımpaşa burada olduğu gibi benzer pozisyonlarda da birçok tehlike üretti maç boyunca. Emre Taşdemir ve orta saha oyuncularından da beklenen yardım gelemeyince bu pozisyonda savunmanın 3’e 3 kaldığını görüyoruz.
Galatasaray’ın temposuz ve yaş ortalaması yüksek hücum hattı, takımın ön alan presini düzenli ve organize bir şekilde uygulamasına da engel oldu. Konuk ekip, ön alanda pres uygulayabildiği anların çoğunda başarıya da ulaşmıştı. Örneğin, bir üstteki görüntüde Kasımpaşalı oyuncu Etebo’nun presi karşısında uzun vurmak zorunda kalmıştı.
Belhanda’ya markaj
Temel plandaki bu tutarsızlıkların yanında, Galatasaray’ın ilk yarıda bu kadar etkisiz olmasının bir nedeni de Mehmet Altıparmak’ın Faslı oyuncuya aldığı önlemdi. Top Galatasaray’dayken Tirpan ile Belhanda’yı markaj altına alan Altıparmak, Galatasaray’ın orta sahasındaki en yaratıcı oyuncusuyla bağlantısını kesmeyi hedefledi ve bunda da başarılı oldu. Bunun bir sonucu olarak bekler ve kenar oyuncularına daha fazla iş düştü ancak Galatasaray’ın elinde artık Mariano’su da olmadığı için Kasımpaşa’nın bu tedbirle istediğini elde ettiğini söylemek mümkün zira Belhanda ilk devrede etkisiz bir performans ortaya koydu ve devre arasında da oyundan alındı.
Etebo faktörü
Nijeryalı orta saha oyuncusu, ilk kez bir Süper Lig karşılaşmasına ilk 11’de başladı ve takımının en etkili ismi olmayı başardı. Defansif olarak ortaya koyduğu mücadeleyle top kazanma konusunda önemli bir katkı verebileceğinin sinyallerini veren Etebo, dripling becerileriyle oyun kurulumunda ve geçiş hücumlarında da takımın önemli bir kozu olmayı başararak Taylan’ın üzerindeki yükü de azalttı.
Santrforlar ve bağlantı oyunu
Galatasaray’ın elindeki iki santrfor da profilleri itibarıyla alametifarikalarını ceza sahası içinde topla buluştuğu anlarda göstermesi beklenen oyuncular ancak kenar oyuncularının da tempo konusunda sıkıntı yaşadıkları dikkate alınınca santrforun bağlantı oyunundaki etkinlikleri daha elzem bir hale geliyor. Bu maçta sahada olduğu süredeki performansı da genel fizik durumu gibi eleştiriye sonuna kadar açık olsa da Falcao’nun bu konuda bir adım daha önde olduğunu düşünüyorum, ki Diagne’nin ilk 45 dakikadaki sönük performansı da bunu destekler nitelikte.
İkinci yarı
30. dakikadan itibaren oyunun kontrolünü yitiren ve soyunma odasına 1-0 yenik giden Galatasaray’da Fatih Terim ikinci yarıya 3 değişiklik birden yaparak başladı. Belhanda, Arda ve Feghouli üçlüsü kenara alınırken Emre Kılınç, Falcao ve Babel oyuna dahil oldu. Bu değişiklikler aynı zamanda dizilişin de 4-4-2, hatta 4-2-4’e evrilmesi anlamına geliyordu. Fatih Terim ikinci devreye sağ kenarda Emre Kılınç, sol kenarda Babel ve ileri uçta ise Diagne-Falcao ikilisiyle başladı.
Bu hamlelerin en büyük sonucu ise takımın orta sahadan eksilmesi ve hücum ederken altılı bir hattın sürekli hale gelmesiydi. Değindiğim üzere, bu düzen ilk yarıda da bazı anlarda ortaya çıkmıştı ve Kasımpaşa için kontra atak fırsatları olarak dönmüştü. İkinci yarıda da özellikle sol kenarda Babel’in kaleye yakın konumlanmasıyla Emre Taşdemir’in kanadını tek başına savunmak zorunda kaldığı anlar da ortaya çıktı.
İkinci devredeki yeni düzenin savunmada açtığı bu tarz sıkıntılara ek olarak, dizilişteki bu değişiklik ve takımın orta sahadan eksilmesiyle alınan riskler, hücum organizasyonlarını da fazlasıyla kısıtladı.
Bu görselde olduğu gibi, Galatasaray kalabalık bir şekilde rakip ceza sahaya yerleşti fakat kenar ortaları haricinde bir tehlike üretmekten aciz bir görüntü çizdi. Fatih Terim, geçtiğimiz sezonlarda da gol gereken maçların son periyotlarında orta sahadan eksilip daha fazla hücumcuyla sahada olmayı tercih etmişti. O maçlarda da bu hamlenin genellikle istenen sonucu vermediği ortadayken Kasımpaşa karşısında henüz ikinci devrenin başında böyle bir değişikliğe gidilmesi de kötü gidişatı durdurmaya yetmedi.
Sonuç
Rangers ve Kasımpaşa maçlarındaki etkisiz oyun, Galatasaray’ın mevcut ana planının özellikle hücum varyasyonları açısından sınıfta kaldığını gösterdi. Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında da benzer bir şekilde temposuz bir hücum hattına sahip olan Terim, son haftalarda Emre Akbaba ve Taylan Antalyalı’yı 10 numara pozisyonunda kullanarak farklı bir düzene geçmiş ve sonuç almayı başarmıştı. Galatasaray kadrosunun mevcut kurguyla özellikle atak organizasyonları kısmında sorun yaşadığı ve yaşayacağı aşikâr ve Fatih Terim’in de benzer bir hamleyle yeni bir düzene geçmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.