Fenerbahçe ligin 3. haftasında Altay’ın konuğuydu. Ligin yeni ekibi Altay, ilk iki maçını kazanmış ve özellikle Alanyaspor karşısında aldıkları galibiyetle dikkatleri üzerlerine çekmişlerdi. Fenerbahçe’de; Pelkas, İrfan, Novak gibi oyuncuların sakatlıkları devam ederken Mesut Özil de maçtan önce kasığında ağrı yaşayınca kadroya alınmadı. Üstelik Mustafa Denizli’nin de Fenerbahçe’ye karşı ufak bir sürprizi vardı. Fenerbahçe özellikle ilk yarıda oldukça zorlansa da ikinci yarının başında gelen gollerle rakibini 2-0 mağlup etmeyi başardı.
Maçı global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğiz.
İlk 11’ler ve bazı veriler
Fenerbahçe’nin kadrosunda çok fazla sürpriz yoktu. Stoper 3’lüsü herkesin tahmin ettiği gibiydi. Merkezde Antalyaspor maçında olduğu gibi Sosa-Gustavo ikilisi vardı. Sakatlanan Mesut Özil’in yerine Muhammed Gümüşkaya’nın ilk 11’e dahil olması da çok büyük bir sürpriz değildi.
Altay kadrosunda ise ilginç bir değişiklik vardı. Bir önceki hafta Alanyaspor’u mağlup eden kadrodan hücum oyuncusu Martín Rodríguez çıkmış, yerine stoper Eric Björkander dahil olmuştu. Bu değişikliğe maç öncesi kimse anlam verememişti ama maç başladığında Mustafa Denizli’nin sürprizini görmüş olduk.
Altay takımı maç boyunca Fenerbahçe’nin sol tarafından atak yapmaya çalıştı. Bunun sebebi muhtemelen Mustafa Denizli’nin, sol kanat beki olarak oynayan Ferdi Kadıoğlu’nun savunma zaaflarını değerlendirmek istemesiydi. Altay ataklarının %52’sini sağ kanattan gerçekleştirdi. Bununla uyumlu olarak Fenerbahçe’nin başarılı top kapmaları da kendi solunda toplandı.
Altay’ın 0.4 gol beklentisi üretebildiğini de hesaba kattığımızda, Mustafa Denizli’nin bu hücum planının çok da etkili olduğunu söyleyemeyiz.
Fenerbahçe’nin önceki maçlarında ön 3’lüdeki Muhammed Gümüşkaya’nın sol koridora, Osayi-Samuel’in ise sağ koridora yakın oynadığını görüyorduk. Bu maçta ise Muhammed Gümüşkaya’nın daha serbest bir rol aldığını gördük. Muhammed’in yatay olarak sağdan sola her yere dağılan topla buluşmaları, dikey olarak ise 2. ve 3. bölgeyi birbirine bağlayan alanda yoğunlaşıyordu. Bu durumun, Pereira’nın Muhammed’in de dahil olduğu özel bir planının neticesi olduğunu söyleyebiliriz.
Diğer bazı veriler:
-Kim Min-Jae 66. dakikada oyundan çıkarken 6 hava topu kazanmıştı ve Antalyaspor maçında olduğu gibi bu maçta da bu alanda liderdi.
-Fenerbahçe maç boyunca 49 kere havadan uzun top oynadı. Bu uzun topların 33’ü ilk yarıda oynandı.
-Maçın yıldızı Ferdi Kadıoğlu aynı zamanda Cebrail Karayel ile birlikte maçın en fazla top kaybı yapan oyuncularından biriydi. (5 top kaybı)
Pereira’nın ana planı ve Mustafa Denizli’nin sürprizi
Vitor Pereira maçın ardından şöyle konuştu:
Belki de ilk yarıdaki oyun tarzımız benim hatamdı. Çünkü rakibin arkada çok fazla boşluk bırakacağını söylemiştim oyuncularıma. Onlar da sürekli uzun top oynadılar. Fakat bizim oyun tarzımız bu değil. Biz topa sahip olan ve çeviren bir takım görüntüsü sergilemek istiyoruz her zaman. İkinci yarıda bunun düzelttik. Oyuncularım da bunu çok iyi bir şekilde uyguladılar. Bu şekilde iki gol bulduk ve daha fazla da bulabilirdik. Planımız tuttu ve iyi gitti. Her zaman böyle olmayabilir.
Fenerbahçe ilk yarıda oldukça etkisiz bir görüntü sergiledi. Bu durumu Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan “Top hakimiyeti kalitesi ve dakika başına maksimum gol ihtimali” grafiğinde de görebiliyoruz. Ayrıca Fenerbahçe’nin attığı ilk şutta 32. dakikada geldi. Fenerbahçe ilk yarıda gol olma şansı %20’ye yaklaşan tek bir pozisyona dahi girememiş. Özellikle ilk yarıda sık sık uzun top deneyen Sarı-Lacivertliler’in bu uzun topları da rakip savunma tarafından süpürüldü. Fenerbahçe’nin neden bu kadar uzun top kullandığını anlamak içinse Altay’ın Alanyaspor maçını incelemek gerekiyordu.
Altay bir önceki hafta Alanyaspor’u 5-2-3 şeklinde karşılamıştı. Son zamanların favori rakip karşılama biçimlerinden biri olan bu dizilişle Mustafa Denizli, öncelikli olarak merkezi kapatıyor ve savunma hattını çok öne kurarak hatlar arasında boşluk vermemeye çalışıyordu. Pereira ana plan olarak bu önde kurulan savunmanın arkasındaki alanları değerlendirmek istiyordu.
Pereira; Gustavo ve Sosa’yı sağ ve sol iç koridora çekip, Altay’ın merkez ikilisinin arasındaki mesafeyi açmak istiyordu. Daha sonra bu açılan alana Muhammed girecek ve rakip stoper Muhammed’i takip etmek için prese çıktığında Osayi-Samuel savunmanın arkasına koşacaktı. Fakat Mustafa Denizli’nin sürprizi tam olarak burada devreye giriyordu.
Mustafa Denizli ön 3’lüden Rodríguez’i çıkarıp yerine stoper Björkander’i koymuştu. Fenerbahçe’nin hücum 5’lisine karşı 6 kişiyle sayısal üstünlük sağlamak isteyen Mustafa Denizli’nin takımı, rakibini 6-2-2 şeklinde karşılıyordu. Böylece savunma hattından bir oyuncu Muhammed’e prese çıksa bile diğer savunmacılar, uzun topları rahatlıkla süpürüyorlardı.
Yukarıdaki videoda hem Fenerbahçe’nin ana planını, hem de Altay’ın önlemini görmek mümkün.
Pereira’nın planında ilk amaç uzun toplardı fakat planda bir ayrıntı daha vardı: Muhammed’e topla buluşabileceği alan açmak. İlk yarıda Fenerbahçe uzun toplardan istediğini bulamayınca ikinci yarı daha kısa pas ağırlıklı bir oyuna geçildi. Böylece Fenerbahçe takımı, Muhammed’e açılan alanları daha iyi değerlendirmeye başladı.
Nitekim Fenerbahçe’nin ikinci golü de Muhammed’e açılan alanla başladı. Gustavo ve Sosa genişleyerek Altay’ın merkez 2’lisinin arasını açtılar. Böylece Muhammed’e topla oynayabileceği bir alan açılmış oldu.
Fenerbahçe’nin ilk golü ise bir maç planından ziyade, Fenerbahçe’nin sezon başından beri var olan taktik kurgusu sayesinde geldi. Fenerbahçe hazırlık maçlarından itibaren kullandığı – Euro 2020’nin de favori taktik konseptlerinden olan – “kutu orta saha” konseptiyle oynuyor. Kabaca dar konumlanan çift 6 numara ve geniş konumlanan çift 10 numaraların bir kutu halini aldığı bu yapıda, 3’lünün hattın kenarlarında oynayan stoperlerin önemi büyük.
Fenerbahçe’nin kenar stoperlerinin sadece topu oyuna sokma konusunda değil, oyun yönünün değişimi konusunda da sorumluluk almaları gerekiyor. Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi Fenerbahçe, dar konumlanan 6 numaraları (Gustavo-Sosa) sayesinde oyunu sol kenara yıkıyor. Böylece Altay savunmasını sol çizgiye çeken Fenerbahçe’de sağ stoper Tisserand boş kalıyor. Burada Tisserand’ın konumu “sadece 3’lünün sağ stoperi” olarak geçiştirilmemeli:
-Tisserand sağ iç koridorda pozisyon alıyor. Eğer koridorda değil de biraz daha geniş bir pozisyon alsaydı; hem oyun yönünü değiştiren oyuncunun daha zor bir pas atması gerekirdi hem de Tisserand’ın bu pası kontrol etmesi zorlaşabilirdi ki bu da zaman ve alan kaybı demek.
-Tisserand, önü boş olmasına rağmen çok ileride de pozisyon almıyor. Çünkü eğer biraz daha ileride pozisyon alsa rakip bek veya stoper oyuncusunun presiyle karşılaşabilirdi. Eğer daha geride pozisyon alsaydı da rakip santrforun presine maruz kalabilirdi.
Tisserand aldığı pozisyon sayesinde hem oyun yönünün değişimi için rahat bir pas alabilecek konumda, hem Tisserand’a pres yapabilecek kimse yok, hem de Nazım’ın rakip sol beki manipüle etmesiyle önünde topu sürebileceği büyük bir alan var.
Fenerbahçe’nin ilk golünde elbette Ferdi Kadıoğlu’nun çok büyük bir emeği var ve elbette golde aslan payı Ferdi’nin. Fakat futbolda topun gol olduğu an kadar, topun rakip yarı alana ve rakip ceza alanına ilerleyişi de oldukça önemli. Golde, oyun yönünün değişimi ve topun ilerleyişi konusunda Tisserand’ın katkısı büyük. Elbette burada Pereira’nın sezon başından beri tercih ettiği taktik konseptin etkisini görüyoruz.
Sonuç
Vitor Pereira’nın Fenerbahçe’si Mustafa Denizli’nin sürprizine, eksiklere ve yorgunluğa rağmen Altay deplasmanında önemli bir galibiyet aldı. Milli takım arasından sonra Fenerbahçe’nin sakatlarının dönüşüyle ve transferlerin tamamlanmasıyla beraber, Fenerbahçe’nin oyunu beklenenin çok ötesine doğru evrilebilir.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.