Analiz | Alanyaspor’a İtalyan dokunuşu

Bu yazıda Alanyaspor’un 2020-21 sezonunda yeni futbol anlayışıyla lige nasıl damga vurduğunu ve bunun arkasındaki gizli kahramanı size tanıtmaya çalışacağım. Bu sezon alan yaratma, pres gücü ve geriden oyun kurmak gibi temel prensipleri ligin çok daha üst seviyesinde gerçekleştiren Akdeniz temsilcisinde, tarz olarak geçen sene De Zebri’nin Sassuolo’suna olan benzerlik gözlerden kaçmadı. Bunun nedenini iki takımında oyun aklını oluşturan görünmez kahraman Francesco Farioli’yi inceleyerek bulabiliriz.

1989 doğumlu genç isim Nagelsmann gibi futbolcu olmak isterken kendini teknik ekipte bulanlardan. Tek farkları Farioli bu değişimi sakatlık nedeni ile zorunlu yapmadı. Tamamen bilinçli ve çoğunluğun hayali olan futbolcu olmaktan vaz geçmeyi göze alabilen bir seçim. İlk olarak kendisini 19 yaşında geleceğin önemli teknik adamlarından olabileceğini düşünen Paolo Galardi keşfediyor. Ancak profesyonelliğe geçişi ve tam olarak kaleci antrenörlüğüne kesin kararı 21 yaşında yapıyor. Bunu verdiği bir röportajda “21 yaşında aldığım ilk resmi tekliften sonra yeni bir adım atmam gerektiğini biliyordum. Bu benim için çok zor bir karardı. Ya antrenörlüğü bırakıp futbol oynamaya devam edecektim, ya da futbol oynamayı bırakıp antrenörlüğe devam edecektim. Şu an baktığımda doğru kararı verdiğimi görebiliyorum.” şeklinde açıkladı. Bu tekliften sonra alt yapı kuruluşu olan Toskana’daki  Margine Coperta’da kaleci antrenörü olarak göreve başladı. Henüz çok genç olmasına rağmen buradayken bile bir gün Serie A’da yarışan bir takımda olmayı hayal ediyordu. Ama bunun için çok çalışması gerektiğini ve yolunun uzun olduğunun farkındaydı. Sonraki yıllarda Serie D’de mücadele eden Fortis Juventus ve Lucchese ekiplerinde çalıştı. 2015 yazında ise yine kariyerinde cesur bir karar daha vermek zorunda kalacakdı.

Katar’ın futbol projesi Aspire Academy dönemi

Aslen Amerikan olan bu yatırım uygulama olarak tamamen yerel. 2004 yılında kurulan bu yapı genç yetenekleri eğitip spora kazandırmayı hedefleyen bir sistem. Eski Real Madrid Strateji Direktörü Ivan Bravo akademinin başında bulunmakta ve uluslararası projelerde ise eski Almanya Olimpiyat Merkezi müdürlerinden Andreas Bleicher görev alıyor. Moussa Wague, Mouhamed Mbaye ve Henry Onyekuru gibi isimler bu akademiden yetişmiş isimler. Genelde bu tarz yıldız adayları Belçika’nın Aspire vakfına ait olan Eupen takımına transfer edilip oradan Avrupa’nın büyük kulüplerine yönlendiriliyor. Kuruluş bu sezon ligimize Alex Segovia Vilchez gibi isimleri de ihraç etti. Bu yapı ile ilgili detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Akademiye küçük bir giriş yaptıktan sonra konumuza geri dönmemiz gerekirse 2015 yazında Farioli, Aspire Academy’den gelen teklif için şunları söylüyor: “Bazen hayatta zor kararlar vermeniz gerekir. Bu da onlardan biriydi. 25 yaşındaydım ve Katardan aldığım bu teklif benim için dönüm noktasıydı. Orada 2 muhteşem yıl geçirdim ve futbol hakkında çok donanımlı insanlarla çalışma şansı buldum.”. Burada Ivan Bravo, Robert Olabe ve Valter Di Salvo gibi isimlerle çalışma fırsatı buldu. Katar 17 yaş altı takımında idari sorumluluk ve aynı zamanda akademide kaleci antrenörü olarak çalıştı. Onun adına gelişimi ve sektördeki bağlantıları için çok faydalı bir dönem oldu.

De Zerbi ile Serie A yolculuğu

2017 Ekim’inde ise İtalyadan bir telefon geldi. Roberto De Zerbi o sırada Benevento’yu çalıştırmaktaydı ve Farioli’yi ekibinde görmek istiyordu. Bu işe başladığında hayali Serie A’da çalışmak olan Francesco’nun bu teklifi reddetme lüksü olamazdı. Pozisyon oyunuyla ilgili takıntılı prensipleri olan bu teknik adamla birlikte çok şey öğrenen Farioli bir sene sonra ise De Zerbi ile birlikte Sassuolo’ya geçti. Röportajın bir kısmında “Roberto De Zerbi’den çok şey öğrendim ve öğreniyorum. Çok yetenekli ve işine aşık birisi. Onunla çalıştığım için çok şanslıyım çünkü sürekli oyunu geliştirmek istiyor ve bana geriden oyun kurmak ve pres konusunda sorumluluklar veriyor.” diyor. Özellikle son cümle çok önemli. Geriden oyun kurmak ve pres konusunda yazının ilerleyen kısımlarında daha derin konuşacağız.

“Modern kaleciler günümüz futbolunda iyi el ve ayak becerilerine, güçlü bir mantaliteye, oyun görüşüne, fiziksel kaliteye ve karar verme yetisine sahip olmalı.”. Bu tespiti yapan genç çalıştırıcı kalecilerin modern futbolda ne denli önemli olduğunun farkında. Bunu Sassuolo kalecisi Consigli’nin geçen sene maç başına 16,6 kısa pas başarısı sağlamasından da anlayabiliriz. Çalıştırdığı işim ligde de bu alanda 3. sırada. Bu alanda sadece kendi ekibini eğitmekte kalmayan genç isim Barselona alt yapısı olan La Masia’da da dersler ve seminerler verdi. Yine PSG kaleci antrenörü olan Gianluca Spinelli gibi isimlerle de ortak bilgi alışverişi ve özel çalışmalarda bulundu.

Alanyaspor macerası

Bu sezon başında Çağdaş Atan, Alanyaspor’un başına geçtiğinde yakından takip ettiği Francesco Farioli’yi yardımcı antrenör olarak yanında görmek istedi. Artık yardımcı antrenör olarak çalışacak olan Francesco yeni bir maceraya daha atılmış oldu. Sassoulo’daki oyun anlayışını Çağdaş Atan ile birlikte çok doğru bir şekilde oturtan genç İtalyan, Alanyaspor ile lige çok konuşulan bir giriş yaptı. Türk futbolu ve kendi futbolları ile ilgili İtalya’ya verdiği bir röportajda “Doksan dakika içinde istediklerimizin fazlasını yapabiliyoruz. Özellikle deplasmanda, ilk dakikadan itibaren oyun hızını kontrol edebiliyoruz. Ayrıca oyunu yönetmeyi, oyunda hakimiyet kurmayı, pozisyonları iyi değerlendirmeyi biliyoruz. Doğru verilerle ilerliyoruz. Şutlarımızı kolayca rakip kaleye yollayabiliyoruz. Ceza sahası dışından da iyi şutlar çekebiliyoruz. Bu da topa sahip olmanın bir sonucu. Bu sebeple beklentimiz ligden çok daha fazlası. Çok pas yapıyoruz ve az top kaybı yapıyoruz, oyunu ileriye yönlendirmek için zorlamıyoruz. Bu yüzden rakibi daha fazla hataya zorluyoruz çünkü ön alan presini iyi uyguluyoruz. Türkiye’de oyuncular harika ancak fikir ve taktiksel organizasyon yok. Yetenekleri Avrupa’da yarışmaya hazır. Fiziksel ve teknik becerileri var. Türk futbolunda bir paradigma değişimi için çalışıyoruz. Bir çok takım topu bir an öne rakip sahaya yıkmak için çalışmalar yapıyor ve bunun için kanatları tercih ediyor. Burada ustalık, akıl yürütme ve sabır gerekiyor. Türk futbolu savunma ve hücumdan oluşuyor, hızlı geçişler var. Fırsat bana bir anda geldi (Alanyaspor) ancak bu kolay bir seçim değildi. Sassuolo gibi bir kulüpten, İtalyan liginden, üç yılımı paylaştığım kulüpten ayrılmak… ama profesyonel bir seçim yaptım. Artık hedefi olan bir kulübe gitmek istiyordum. Sorumlu olmak, zorluklarla ve kişisel problemlerle yüzleşmek. çözüm üretecek bir yerde olmak istiyordum. Burada, önümüzdeki yıllarda istediklerime daha kolay kavuşacağım. Tabi ki gitmeme izin veren Sassuolo’ya da çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Saha içi oyun anlayışı

Yazımın ilk kısmında da belirttiğimiz gibi Francesco Farioli’nin röportajında belirttiği “Pres ve geriden oyun kurmak konusunda De Zerbi bana insiyatif veriyor.” sözünü çok net bir şekilde iki takımında oyun kurgusunda görebiliyoruz. İki takımında aynı formasyon kullanması da bunu daha kolaylaştırıyor. Hem Sassuolo, hem de Alanyaspor, Mikel Arteta’nın Arsenal’i gibi takımını geride sabırla pas yapıp rakibi doğru anda eksiltip hızlı şekilde rakip ceza sahasına girmeyi başarabiliyor. Şimdi bunu görsellerle birlikte beraber inceleyelim.

Pres ve rakibi karşılama

 

Pres konusunda iki takımada adam odaklı bir şekilde etkili ön alan presi uygulatan Francesco bu şekilde savunmasını da daha kolay yapıyor. Geriden oyun kurmakta takımlarımızın çok da üst düzey olmadığını düşünürsek bu tercih mantıksız görünmüyor. Ancak zaman zaman konsantrasyon bozukluklarında ve geç kalmalarda rakibi engelleyemediklerinde geride etkili alanlar bırakıyorlar. Şu ana kadar ligde birisi penaltıdan olmak üzere 2 gol yediler, bunların da akan oyunda olanı Rizespor maçındaki geçiş hücumu ile gelmişti. Kalelerinde gördükleri çoğu tehdit de bu şekilde gerçekleşiyor. Ancak bu oyun anlayışı olarak alınan bir risk. Açıkçası ligin yapısına bakılınca da göze alınabilecek bir risk. Bu durum, Alanyaspor’un dominant bir oyun oynamasını da kolaylaştıran bir etken.

Rakibi karşılamada da iki takım özellikle orta blokta 4-4-2 şeklinde kompakt durarak ve alanları kapatarak yapıyorlar. Bu şekilde savundukları anlarda rakiplerine fazla şans vermediler. Serie A ‘da da, Süper Lig’de de genel olarak atakları bireysel hata ve top kayıplarında ya da geçiş hücumlarında gördüler.

 

Geriden oyun kurma ve atak olgunlaşması

 

Önceki kaleci antrenörlüğü yıllarında da sadece kaleci odaklı olmayan Francesco; pozisyon oyunu, topa hakimiyet, geriden oyun kurma gibi konularda çok sayıda çalışmalarda da bulundu. Kendi Youtube kanalında yayınladığı bazı videolarda da bunları incelemek mümkün. Özellikle Pep Guardiola’ya olan hayranlığını ve oyun görüşü benzerliğini bu videolardan görebiliriz.  2016 yılındaki Guardiola’nın City’si ile ilgili bu çalışması 1.5 milyon izlenmiş. Buda onun vizyonunu ve oyun görüşünü açıklayan şeylerden birisi. Oyunun akışına kafa yorması ve pozisyon oyununa olan inancı.

Bu oyun anlayışı ile iki takımda da yukarıda görüldüğü gibi aynı sistemde geriden oyun kuruyor. İki stoper kaleci ile yakın durarak 3’lü bir hat oluştururken iki pivot da ceza sahası önüne gelerek rakibi ön alana doğru yığılmak zorunda bırakıyor. Bekler ise çizgilere basarak rakibi genişletip pas opsiyonu ve açısı oluşturuyorlar. Burada dikkat edilmesi gerek şey iki görselde de 2-4-4 şeklinde konumlanınca rakibi 4-4-2 şeklinde öndeki 6 oyuncuyu bu alana çekmesi. Kalecinin de pas kombinasyonuna katılması ile burada 7v6 sayısal üstünlük elde ediliyor. Bir önemli nokta ise sahanın görülmeyen kısmında.

Sahanın görülmeyen kısmında rakip kendi sahasında 4v4 eşleşmek zorunda kalıyor. Bu da atılacak uzun toplarda büyük tehlikeler yaratılmasını sağlıyor. Görseldeki Napoli maçında bu uzun pastan sonra 8 saniye içinde Sassuolo VAR’dan iptal edilse de golü atmayı başarıyor. Bir önemli nokta ise bu uzun top tehdidi ile ve rakibi kendi kalelerine çekmeleri ile rakibin boyunu uzatmak ve rahatça boşluk yakalamak.

 

Bu iki sistemde de önemli noktalardan biri sayısal üstünlüğü sağlayan kalecinin pas organizasyonuna katkısı. Daha önceki röportajında da bahsettiğimiz gibi modern futbolda kalecilerin el ve ayak becerilerinin üst düzey olmasını istiyor. Belki de bu yüzden Braga’dan Marafona’yı transfer ettiler. Pas yeteneği zaten iyi olan Portekizli file bekçisi Francesco ile bu yönünü çok keskin şekilde geliştirdi. Yukarıda görüldüğü gibi Süper Lig’de maç başına pas ve başarılı kısa pas sayısında açık ara önde olan isim 5 büyük lig içinde de maç başına pas parametresinde Reynet’ten sonra başarılı kısa pas sayısında ise Leno’dan sonra 2. sırada bulunuyor. Bu şekilde oynan bir oyunu ligimizde görmek ayrı bir keyif oluştururken, doğal olarak da çok üst düzey bir futbolla lige giriş yapmalarına vesile oldu.

Atak gelişimi ve olgunlaşması konusunda yukarıdaki birbirinin kopyası iki pozisyonu inceleyebiliriz. Son yıllarda özellikle artan nitelikli ön alan presine karşı bazı takımlar beklerini daha derinde kullanarak presin açısını arttırıp daha kolay pas kanalı yaratmaya çalışıyorlar. Bunu Arteta’nın Arsenal’inde çok net şekilde görebiliriz. Genel amaç ise herkesin bildiği gibi topu kullanırken rakibi önceden planlanan alanlara doğru kaydırmak, takım boyunu uzatmak, rakibi genişletmek diyebiliriz. Bunu yaparken ise temel prensip presi kırmak için genelde sırtı dönük bir oyuncu ile boş alan yaratılan diğer oyuncuyu yüzü dönük şekilde topla buluşturmak. Bunu yukarıdaki iki görselde de görebiliyoruz. Önce geriden oyun kurarken rakip atak yönüne göre sağ tarafa kaydırılıp sol stopere boş alan yaratılıyor. Devamında ilk sırtı dönük pasla sol stoper topla buluşunca önünde boş bir koridor yakalıyor. Sonrasında Efecan’ın sağ içe koşusu orta yuvarlakta, Bakasetas’ın derine doğru koşusu ise sol iç ileri uçta boş alan yaratıyor. Daha önce defalarca çalışıldığı belli olan pozisyonda Bakasetas sırtı dönük ikinci pas ile yüzü kaleye dönük Salih’i topla buluşturuyor ve yarattığı boş alana koşusunu yapıyor. Diğer maçta da bire bir aynı pozisyon gerçekleşirken bunlarda skor üretilemedi. Ancak önemli olan nokta bu oyun sisteminin ve anlayışının yarattığı etki. Önümüzdeki yıllarda bu akan oyun planlarının daha etkin olacağını görebiliyoruz. Ligimizde de bu çapta güzel organizasyonlar izlemek biz futbolseverleri fazlasıyla mutlu ediyor.

 

Oyunu geriden kurarken pozisyon bazındaki rotasyonlar ile rakip dengesi sürekli bozuluyor. Kurulan dinamik üçgenler ile boş alanlar yaratıp hızlı şekilde rakip sahaya geçişleri izleyebiliyoruz. Görselde Hatay maçındaki 2. golde yine kalecinin katkısı ile 2-4 geri yapıda, arkada yaratılan boş alanı görüyoruz. Devamında ise bu noktaya doğru derine inen Efecan ve onun boşalttığı çizgiye geçen Bakasetas oluyor. Salih ile kurulan bu dinamik üçgende “pas ver- pozisyon al” ile Efecan rakip yarı sahaya çok basit bir şekilde sarkıyor ve geride rakiplerini 3v2 şekilde yakalıyorlar. Pozisyonun devamında ise gol geliyor. Özellikle Hatay maçının ikinci yarısında Pep Guardiola’nın Barselona’sı gibi dominant, rakip sahaya yığılan bir oyun izledik. Her hafta üzerine koyarak devam eden Alanyaspor’da, Francesco’nun hayali eminim bu oyunu her maçta 90 dakikaya yayabilmektir.

Bu oyunu oynarken sürekli ayağa ve sakin şekilde pas yaparak rakip istenilen bölgeye yönlendiriliyor. Çizgiye doğru açılınca en az iki oyuncu bu bölgeye yaklaşarak pas opsiyonu oluşturuyor. Burada pas yapma şansı bulamazlarsa da ters kanatta boşalan bölgeye uzun top atıyorlar. Bu oyun atak olgunlaşıncaya kadar sürekli devam ettiriliyor rakip yarı sahaya geçip boşluk bulamazlarsa tekrar geriye dönüp rakibi kendi alanlarına doğru çekiyorlar. Bu sayede yüksek topa sahip olma gözlenirken rakip yarı sahada az topla oynansa da bu bölgeye başarılı geçişten sonra atak aksiyonu direk ve hızlı bir şekilde gelişiyor. Bu yüzden yukarıda ki bu görsel bizi yanıltmamalı. Kendi alanlarında çok topla oynamaları tamamen strateji gereği. Bu oyun anlayışı ile rakibe de daha az topu kullanma ve doğal olarak daha az hücum aksiyon şansı veriliyor.

Rakibi bu şekilde kendi alanlarına çekmeye ve istediği bölgelere kaydırmaya çalışan oyun kurgusunda kilit noktalardan biride rakibi genişletmek kadar boyunu da uzatmak. Bunu da sürekli hareketli olan hücumcular ile savunma arkalarına yapılan koşular ve bu alana yapılan uzun pas denemeleri ile sağlıyorlar. Rakip mesafeyi kısa tutamıyor çünkü bu durumda arka boşluklara sürekli koşu yapan oyuncular tehdit oluşturuyor. Görselde görüşüldüğü gibi hem Alanyaspor hem Sassuolo’da hücumcuların koşular ile savunmayı derine sürüklediğini ve bu sayede orta blok ile savunma bloğu arasında boşluk yaratıldığını görüyoruz. Bu alanları her iki takımda da çok efektif kullandırtan Francesco ataklarının çoğunu bu boşluklarda, topla buluşturmalar ile gerçekleştirdi.

Genel değerlendirme

Francesco Farioli gibi bir taktik zekanın ligimizi tercih etmesi bizim için büyük bir şans. Açıkçası kendisini önümüzdeki 5 yıl içerisinde Serie A’da teknik direktör olarak görebileceğimizi düşünüyorum. Araştırmacı kişiliği ve sürekli düğer futbol insanları ile kurduğu bilgi alışveriş ağı sayesinde güncel kalıyor. Ülkemizde genel olarak hiç bir spor ekolü oluşturamadığımızda göz önüne aldığımızda, belli bir ekolden yetişmiş böyle spor insanlarını ülkemize getirmek ve onlardan bir şeyler öğrenebilmek çok önemli. Özellikle röportajındaki “Türk futbolunda bir paradigma değişimi için çalışıyoruz.” demeci çok önemli. Umarım bu sayede sürekli kısa vade planları ve kötü gidişlerde teknik adam değişikliği rutinine sıkışmış ligimizde böyle futbol zekaları sayesinde bazı şeyler değişir. Aynı şekilde bizde de bu şekilde akademilerden yetişen futbolcu geçmişi olmasa da başarılı isimler yetişir ve futbola farklı bir bakış açısı katarlar.

Kaynaklar: mackolik.com, matchstudy.com